Meydanlarda halktan, Cumhurbaşkanı Erdoğan dört yüz milletvekili istemişti. Halk dört yüz milletvekili vermek bir yana AKP’ye tek başına iktidarı bile vermemişti. Böylece 7 Haziran seçim sonuçları on üç yıldır tek başına iktidar olan AKP’nin hem kimyasını hem de dengesini bozmuş oldu.
7 Haziran seçimleri AKP’nin kudret elitlerine göre bir kazaydı ve telafisi mümkündü. Seçimin tekrarlanması sonucunda AKP’nin sağlayacağı bir-iki puanlık artış tek başına iktidarı mümkün kılacaktı. Doğrusu 1 Kasım seçimlerine koalisyon kültürüne sahip olmayan AKP’nin yönetimi paylaşmak istememesi neden olmuştur.
Bir Kasım seçimlerine AKP, haklı olarak kendisi bakımından ontolojik (var olma/yok olma) bir anlam yükledi. Bu yüzden de seçim sürecinde halk algısını yönetmek, kararlılığını ortaya koymak ve gücünü göstermek için akla gelen ya da gelmeyen her yola başvurmuştur.
AKP’nin tavrındaki ilk değişiklik "Çözüm Süreci" konusunda olmuştur. Baldıran zehri içmekten, gövdesini sürecin altına koymak iddiasından vaz geçerek süreci buzdolabına koymuştur. Böylece on iki yıldır askerin elini/kolunu tutarak PKK’yla gizli görüşmeler yapıp, mutabakatlara varıp, idareimaslahat ederken 7 Haziran sonucunda tutumunu değiştirmiştir. On iki yıl önce yapması gereken terörle mücadeleyi AKP, 7 Haziran seçimleri sonrası devreye sokmuştur.
AKP’nin panik halinde yaptığı ikinci siyaset değişikliği de medyaya yönelik gerçekleştirdiği baskı olmuştur. Muhalif medya tümüyle baskı altına alınmış, seçime beş gün kala Koza medyaya kayyum atanarak susturulmuştur.
Cumhurbaşkanı bu süreçte bol miktarda muhtarlarla toplantı yapmış, açılışlarda ve teröre lanet mitinglerinde konuşmuş ve muhalefeti eleştirmiştir.
Seçim sürecinde devlet imkânları pervasızca AKP’nin emrine tahsis edilmiştir. Bir yandan havuzla oluşturulmuş yandaş medya diğer yandan TRT’nin yayınları tam anlamıyla AKP lehine algı yönetmekte kullanılmıştır.
TRT son 25 günlük yayınında; Erdoğan: 29 saat, AKP: 30 saat, CHP: 5 saat, MHP: 1 saat 10 dakika, HDP: 18 dakika canlı yayın yapmıştır. Yine TRT’nin 1 Kasım 2015 Milletvekili Genel Seçimleri öncesi son bir aylık sürede sadece AK Partili 37 kişiyi konuk etmiştir. CHP, MHP ve HDP’den ise konuk almamıştır.
1 Kasım seçimlerinde AKP tek başına iktidar olacak 276 milletvekili sayısına ulaşıp ulaşamayacağı, eğer seçim sonuçları bir koalisyonu zorunlu kılmışsa hangi partiler arasında bu koalisyonun mümkün olduğu en çok merak edinilen konuydu. İkinci en çok merak edilen konu da MHP’nin çıkaracağı milletvekili sayısının ya da oy oranının HDP’nin ne kadar üstünde gerçekleşeceği hususuydu. HDP’nin bir önceki seçimlerde aldığı sonuçları bu defa tekrar edip etmeyeceği de ciddi biçimde tartışılmıştı.
Gelen ilk sonuçlar, AKP’nin tek başına iktidar olduğunu göstermektedir. HDP’nin MHP’den daha az oy almasına karşın MHP’den daha çok milletvekili çıkaracağı anlaşılıyor. Sonuçlar muhalefet için tam anlamıyla trajiktir. İş-Kur’a alımlar, yurt dışı oyları, medya baskıları, devlet imkânları derken AKP bu yönü itibarıyla adeta 1 Kasım seçimlerinde tek kale maç yapmıştır. AKP, 1 Kasım seçim sürecinde en uygun stratejiyi uygulamış ve istediği sonucu almıştır.
Siyaset oyununu kurallara göre 1 Kasım seçimlerinde de oynayan parti yine AKP olmuştur. AKP’nin stratejik ve taktik yönden uyguladığı politika sonuç almıştır. MHP ise 7 Haziran sonrası uyguladığı siyaseti halka anlatmakta sıkıntı çekmiştir.
AKP’nin tek başına iktidar olması Türkiye’yi büyük sıkıntıların beklediğini göstermektedir. Önümüzdeki süreçte "Başkanlık Sistemi" ve Anayasa değişikliği gündeme gelecektir. İki partili bir sistem AKP tarafından Türkiye’ye dayatılacaktır. Herkese geçmiş olsun!