7 Haziran 2015 seçimleri Türk siyaset adamlarına çok önemli bir fırsat verdi.
Vatandaşın kısaca dediği şuydu! ‘Gidişatı beğenmiyorum, hep beraber el ele vererek durumu düzeltin‘
İlk açıklamayı sayın Devlet Bahçeli yaptı.
Kısaca ben bu işte yokum, geride olan siyasî partiler bir araya gelerek bu işi çözsünler dedi.
Sayın Recep Erdoğan da koalisyona taraf olmadığını bir şekilde hissettirdi.
Artık Ahmet Davutoğlu’na nafile görüşmeler yapmak kalıyordu.
İlk defa 7 Haziran seçimlerinden sonra bir siyasî temayüle riayet edilmedi.
O güne kadar yapılan seçimlerde eğer en çok oyu alan parti hükümeti kuramazsa 2.en çok oyu alan partiye hükümeti kurma görevi verilirdi.
Sayın Cumhurbaşkanı bu imkânı 2. partiden esirgedi.
Maksat belliydi.
Süreç bir şekilde çalıştırıldı.
Belli ki sayın Recep Erdoğan’ın iktidarı hiçbir şekilde bırakmaya niyeti yoktu.
Güvenoyu almamış olsa dahi farklı bir kabine süprizi yaşamak istemiyordu.
Sayın Cumhurbaşkanı 1 Kasım 2015 tarihinde Türkiye’yi yeniden seçime götürdü.
Türkiye’de enterasan olaylar yaşandı.
Suruç ve Reyhanlı patlamaları,
Ankara Garı hadisesi sadece bunlardan birkaç tanesidir.
Ekonomi üzerinden Türk insanının baskı altına alındığı yabancı basın tarafından dillendirildi.
Bu arada Türkiye’yi seçime götürecek hükümet AKP+HDP+Tuğrul Türkeş tarafından oluşturuldu.
Tuğrul Türkeş o günden itibaren AKP’de siyasetine devam etmektedir.
İYİ Parti Genel Başkanı sayın Meral Akşener’in bakanlık teklifini reddettiğini hatırlatmak isterim.
Türkiye büyük bir korku ve gürültü yoğunluğu yaşadı.
MHP’sinin aktif bir seçim çalışma yaptığı söylenebilir mi bilmiyorum.
AKP oyunu %43’lardan %49’a çıkardı.
Şimdi net ve açık olarak soruyorum;
Toplumun 7 Haziran seçimlerin de verdiği mesaj doğru okusaydı!
15 Temmuz hain kalkışması olabilir miydi?
Eğer AKP+CHP hükümeti kurulsaydı Türkiye bu kadar kutuplaşır mıydı?
AKP+CHP+MHP’nin o günün şartlarında oluşturduğu iktidar birçok konunun çözüm noktası olmaz mıydı?
Bütün bunlara bakınca Türkiye kaybetti.
Ama birileri kazandı demekten başka bir aklıma gelmiyor.
Kim ne derse desin!
Kim nasıl yorumlarsa yorumlasın!
Mümtazer üzerinden başlayan tartışma,
Bülent Arınç’ın da topa girmesiyle birlikte bir af çalışmasına doğru evrilecek.
Bunun adını siz koyun.
Adil yargı fikrine kesinlikle karşı değilim.
Ama şunu bir kez daha ifade ediyorum.
Cemaatler Türkiye’de menfaat şebekesi gibi çalışmaktadır.
Menfaatlerinin gereği ise suç işlemekten de kaçınmayacaklardır.
Bunu görme fırsatı şimdi Bülent Arınç’ın ve Sayın Recep Erdoğan’ın önündedir.
Af doğru bir fikir değildir.
Adil yargı elzemdir.
Türkiye’de bu problem bir an önce halledilmelidir.
Bu çalışma seçim için de yapılmamalıdır.
Her şeyin bir sonunun olduğu unutulmamalıdır!