Her Eve Bir Silah Kampanyası!

6-7 Ekim, Kobani eylemleri ısrarla perdelenen “çözüm sürecinin” ne olup ne olmadığı konusunu çok ağır bir bedelle gözler önüne serdi. Cumhuriyet tarihimizin en önemli olaylarından biri olan bu kalkışmanın gelinen durum, gidilen sonuç yönüyle özellikle irdelenmesi elzemdir.

*

“PKK silah bırakacak” diyerek başlatılan çözüm süreci bugün; bölücü terör örgütünün her anlamda alan hâkimiyeti kurup, devlete meydan okumayı iç savaş çıkartma tehdidine ulaştırma aşamasına geçişini ilan ettiği bir zemin oluşturdu.

Devlet otorite ve gücünün, karakol duvarları içerisine hapsedilmesi basiretsizliği, iki gün içinde saldırıya uğrayan, 212 okul binası, 67 emniyet binası 25 kaymakamlık binası 29 parti binası çocuk yuvaları Kızılay kan merkezleri belediye binalarının aralarında olduğu 780 bina, toplam olarak da 1113 binanın yakılıp, tahrip edilmesi sonucunu doğurmuştur. Yine özel araçlar belediye araçları ambulanslar yakılmış ve toplamda 1177 araç kullanılamaz hale getirilmiştir. Uygulanamayan sokağa çıkma yasağının bizzat vali tarafından açıklanışı tarihimizde ilktir…

Değişik illerde iç çatışma senaryoları denenmek istenmiş, 40 tan fazla insanımız hayatını kaybetmiştir.

Son yıllarda gittikçe derinleşen; terör örgütüne vergi adı altında alınan haraçlar, teröristlerin oluşturdukları kontrol noktaları, kesilen yollar,  kurulan mahkemeler, vahşi infazlar, sistemli şekilde yakılan okullar,  pervasızca kaçırılan çocuklar, olaylar sonrası, artık gizlenemez olup, bizzat devlet yönetiminin en üst noktalarında seslendirilmiştir.

Kamu düzeninin PKK bölücü terör örgütünün hâkimiyeti altına geçtiği itiraf edilmiştir!

*

Hemen ardından yaşanılan gelişmeler ise planlı bir diz çöktürme girişiminin sonuç aldığı gerçeğini yüzümüze vurdu.

Bölücü terör örgütünün, siyasi uzantılarından İmralı’daki caniye, Kandil’deki elebaşlarından, türedi medya silahşorlarına kadar tüm kademeleri, azgın, şımarık bir tehdit dili sergilerken, devlet yönetiminin çaresiz, şaşkın, yalvarır, tereddüt merkezli tutumu öne çıktı. 

Nihayetinde yeni pazarlıklar yapılıp, yeni tavizler verilip, kamu düzeni yeniden, çok daha vahim gelişmelere gebe bir şekilde terör örgütüne bırakıldı. Güneydoğumuzda devletin gücünü tesis edecek hiçbir girişim ve tedbir gündeme getirilmezken, bölücülere rica anlamı taşıyan birkaç sözden öte geçilemedi.

Bir kez daha Kürt kökenli insanlarımız bölücü terör örgütünün himayesine terk edilip, bebek katilinin halk lideri, PKK terör örgütünün Kürt halkının temsilcisi olması alçaklığına yol açıldı.

PKK terör örgütü, daha kalın çizgilerle halk hareketi konumuna taşındı.

*

Yeni çöküş durumunun anlatılış şekli ne acıdır ki yine çözüm sürecinin başlangıcındaki sahte umutla maskeleniyor.

“Yakın zamanda İmralı’dan silahsızlanma çağrısı yapılacak.” deniyor…

Aynı oyun tekraren sahne alıyor.

*

Gelişmelerin vahametini görmek için Kobani kalkışması sonrası açıklanmak zorunda kalınan silahlanma konusundaki gerçekleri gözden kaçırmak intihar anlamı taşımaktadır.

Bu açıklamalarda, Çözüm süreci ile birlikte, Kandilden güneydoğumuzdaki terör yapılanmalarına binlerce değişik özeliklerde silah aktarıldığı, büyük şehirlerimizin patlayıcı depolarına dönüştürüldüğü ifade edilmiştir. En önemlisi de bu dönemde “PKK’nın her eve bir silah kampanyası” düzenlediği, itiraf edilmiştir.

Artık gizlenemez olan acı gerçek bölücü terörün bir halk kalkışması hazırlığında,  iç savaş tehdidini her fırsatta kullanabilir hale gelişidir. Nitekim elebaşlarının tüm açıklamaları bu vahim durumu işaret etmektedir.

İşte; çözüm sürecini “her eve bir silah kampanyası” olarak değerlendiren PKK’nın belirleyici konum kazandığı dönemde, ilgili Başbakan Yardımcısının açıklaması ise insanın kanını dondurur vahamette…

“Çözüm süreci tam yol ileri!..” 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!