Ülkemizde en sık karşılaşılan cilt hastalıklarından biri de mantar hastalığı. Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Ayten Ferahbaş Kesikoğlu, “Mantarlar sıcak ve nemli ortamlarda çoğalıyor. Yüzeysel mantar hastalıkları; deri, saç, tırnak, ağız içi ve genital bölgeyi tutabilen mikroorganizmaların yaptığı bir enfeksiyon hastalığıdır. Saçlı deriden ayak tırnaklarına kadar tüm vücutta en sık görülen ve yerleşim yerine göre isimlendirilen deri hastalıklarından biri olup, yapılan çalışmalara göre ülkemizde her 100 kişiden 18’ini etkiliyor” diyor. Havuz kenarlarında terliksiz ya da kırlarda ‘stres atayım’ diye çıplak ayakla dolaşmanın mantar oluşumuna zemin hazırlayan faktörler arasında yer aldığını, hastalığın vücutta ortaya çıktığı bölgeye göre kendini özellikle kaşıntı, kızarıklık, kepeklenme, yanma hissi, renk değişikliği ve kıl ile tırnak kaybı gibi belirtilerle gösterdiğini belirten Prof. Dr. Ayten Ferahbaş Kesikoğlu, mantar hastalığı hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı, 6 önemli bilgi verdi.
1-MANTARA YOL AÇAN ETKENLERE DİKKAT!
Başka kişilerle ortak kıyafet, terlik ve özel eşyaların paylaşılması, hayvanlarla temas (kedi, köpek, küçükbaş hayvanlar) gibi etkenlerin yanı sıra, dış ortamlardan da (toprak ve çimenlik alanlar, havuz kenarları, hamam, sauna, spor salonu, tuvalet gibi ortak kullanıma açık zeminler) mantar bulaşabiliyor. Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Ayten Ferahbaş Kesikoğlu, “Mantar enfekiyonuna neden olan funguslar, bulaşıcı dermatofitler, mikrosporumlar olabildiği gibi, vücutta bulunan saprofit (zararsız) olarak adlandırdığımız maya türü mantarlar da (kandida pitrosporum gibi) olabilir ve vücut direncinin düştüğü durumlarda fırsatçı enfeksiyonlara yol açarlar” diyor.
2-ÇOK ÇABUK BULAŞIYOR! BULAŞ RİSKİNE KARŞI ETKİLİ ÖNLEMLER!
Hastalığın çok çabuk bulaştığını bu nedenle çok dikkatli olunması gerektiğini belirten Prof. Dr. Ayten Ferahbaş Kesikoğlu, “Örneğin; ayak mantarlarının ülkemizde sık gözlenmesinin en temel nedeni ortak terlik kullanımıdır. Bulaş riskinden korunmak için; kıyafet, terlik, ayakkabı gibi kişisel eşyalarınızı başkalarıyla paylaşmayın, evde bile olsa çıplak ayakla dolaşmayın, hamam, sauna ve tuvalet gibi ortak kullanım alanlarında hijyene ve yere çıplak ayakla basmamaya dikkat edin. Genital bölge (vajinal kandida gibi) ve bacak aralarının mantar enfeksiyonlarında yanma-ağrı hissine yol açabileceği ve partnere bulaşma riski olabileceğinden dolayı tedavi tamamlanana kadar dikkatli olun” diyor.
3-BU BELİRTİLERLE KENDİNİ GÖSTERİYOR!
Mantar hastalığında yoğun kaşıntı en sık şikâyet nedenini oluşturuyor. Vücutta mantarın ortaya çıktığı bölgede geçmeyen, yoğun ve deriyi tahriş edecek şiddette kaşıntı oluyor. Kaşıntının yanı sıra ciltte kızarıklık, kepeklenme, mantarın etkilediği vücut bölgesine göre yanma hissi, renk değişikliği ve tırnak kaybı da ortaya çıkabiliyor. Saç bölgesinde ortaya çıkan mantar saç dökülmesine ve tedavi edilmediğinde kelliğe de neden olabiliyor.
4-TEDAVİDE GECİKİLİRSE!
Mantar tedavisine en kısa zamanda başlanması gerektiğini, aksi halde tedavinin güçleşeceğini ve bakteri enfeksiyonlarının eklenmesine neden olacağını belirten Prof. Dr. Ayten Ferahbaş Kesikoğlu, mantar tedavisine yönelik şu bilgileri veriyor: “Mantar tedavisinde sınırlı, küçük bir alan etkilenmişse lokal krem-losyon tedavilerini düzenli olarak en az 3-4 hafta kullanmak yeterli olur. Ancak geniş vücut yüzeyleri, birden çok bölge tutulumu, saç ve tırnak tutulumunda sistemik (ağız yolu ile alınan tablet-kapsül) tedavi gerekir. Saçlı deri ve gövdede geniş yüzey tutulumunda mantara karşı etkili maddeler içeren saç ve vücut şampuanları da tedaviye eklenir.”
5-TEDAVİ SIRASINDA BU YANILGIYA DÜŞMEYİN!
Mantar tedavisi sırasında hastaların yaptığı başlıca yanlışları; ilaçları düzenli kullanmamak, tedaviyi erken bırakmak ve bulaştırıcı nedenlere devam etmek olarak sıralayan Prof. Dr. Ayten Ferahbaş Kesikoğlu, “Mantar hastalığının yerleşim yeri ve hastalığa neden olan mantarın türüne göre tedavi değişir. Mantar enfeksiyonları tedavi edilmediği sürece artarak devam eder. Hastalık yayılır, tedavi güçleşir ve bakteri enfeksiyonlarının eklenmesine neden olur. Şikayetler azalınca tedavinin erken kesilmesi ise hem tedaviye direnç gelişmesi hem de hastalığın sık tekrarına yol açar. Ayrıca tedavi süreci sadece medikal tedaviyle sınırlı kalmayıp, mantara yol açan etkenlere karşı günlük yaşamda gerekli önlemleri almak gerekmektedir. Örneğin; ayakların nemli kalmaması, her gün aynı ayakkabıyı arka arkaya giymemek, vücudu nemli bırakmamak, pamuklu çorap giymek, çıplak ayakla dolaşmamak gibi önlemlere her gün dikkat etmek gerekir” diyor.
6-BİLGİ KİRLİLİĞİNDEN UZAK DURUN!
Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Ayten Ferahbaş Kesikoğlu, diğer tüm hastalıklarda olduğu gibi mantar hastalığı konusunda da toplumda bilgi kirliliği olduğunu, özellikle tedavi noktasında internetten ya da arkadaş çevresinden edinilen yanlış bilgilerle hastalığın çok daha ilerleyebildiğini vurgulayarak, “Örneğin; internette mantar tedavisi için doğal yöntemler diye birçok bilgi var; karbonatlı suda ayakları bekletmek, sirkeli su ile yıkamak ya da aloe vera bitkisinin içini açıp jelini sürmek bunlardan birkaçı. Ancak olası bir mantar belirtisinde mutlaka hekime başvurulmalı ve tıbbi yöntemlerle hastalık tedavi edilmelidir. Aksi taktirde çok daha ilerleyerek daha karışık, zorlu ve riskli bir sürece girilebilir. Örneğin; aloe vera bitkisini doğrudan sürmek cildi tahriş edebilirken, karbonatlı suda ayakları bekletmek ya da mantarlı bölgeye sirkeli su sürmek de konsantrasyon doğru ayarlanmadığında tahriş ve yanık yapabilir. Bu nedenle gelişigüzel uygulamalardan kaçınılmalıdır” diyor.