Hedef Türk Birliği

Bu yazıyı okumadan önce önyargılarınızı bir kenara bırakmanızı rica ediyorum.
Saygılarımla…

Siyaset üstü bir konudan bahsedeceğim size, belki de yüzyıllarca sürmesi gereken bir idealden…
Milletler beşeri özellik gösterir. Heyecanlanır, kızar ,sevinir ,üzülür yani insanlar gibi tepkiler verir. Çünkü insan milletin en küçük yapı taşıdır. Dolayısıyla milletlerin tıpkı kişiler gibi peşlerinden koşacağı, uğruna herşeyi göze alacağı bir hedefi olmalıdır. Doğru seçilen bir hedef, milletin kendisine layık olan hayatı yaşatabilmesi için gerekli olan sihirli bir sözcüktür. Milletin istediğini devlet yapmak zorundadır. Dolayısıyla hedef devlet politikası haline gelir.

Bütün devletlerin böyle bir hedefi vardır. Bu hedef genelde ‘tek süper güç olma’ ideali ile vücut bulur . Rusya’yı örnek alırsak tek süper güç olabilmek için önce sıcak denizlere inmeyi hedeflemektedir ve çalışmalarını ve politikalarını bu amaç üzerine kurmuştur. Peki ya Türkiye? Amacımıza ulaşmak için ortaya attığımız öncül hedeflerimiz var mı? Amerika’nın müttefiki olarak mı ulaşacağız bu hedefimize? Böyle bir şey mümkün müdür? Cevap basit; asla… Dünya’nın görüp görebileceği en zeki, en korkusuz, en adaletli insanları, neden dünyayı yönetmek için yardakçılık yapsın? Böyle bir şey kabul edilebilir mi?

Avrupa Birliği’ne bakalım. Tek başlarına ABD, Rusya, Çin gibi ülkelerle baş edemeyeceklerini anlayınca bir Hristiyan Kulübü olan birliklerini kurdular ve güç birliği yaptılar. Dünya arenasında büyük güç olarak bende varım dediler. Biz de adeta o birliğe girebilmek için yalvarıyoruz. Hem de yanı başımızda Türk Cumhuriyetleri varken. Evet Türk Birliği’nden söz ediyorum. Siyasal, sosyal, ekonomik, askeri ve kültürel işbirliği ile dünyanın süper gücü olma hedefinden.

İmkânsız deyip kestirip atmayın. Unutmayın ki kavimler göçünü yaptırmış, çağ açıp çağ kapatmış, dünyaya hükmetmiş Ataların torunlarıyız biz.

Kimileriniz denendi ama başarılamadı artık o ülkelerde böyle bir şey istemiyor, bu bir ütopya diyorsunuz Türk Birliği fikrine. Bende diyorum ki denendi ama sonuna kadar gidilmedi. Birçok aşama kaydedilmesine rağmen 5 yılda bir değişen hükümetler ve hükümetlerle beraber gelen yeni hedefler dolayısıyla bu idealden uzaklaşıldı.
Özbekistan devlet başkanı İslam Kerimov’a kulak verirsek ‘devlet müesseselerimizi Türkiye modeline göre kuracağız, Atatürk’ün yolundan yürüyeceğiz, Latin alfabesine geçeceğiz, laiklikten asla taviz vermeyeceğiz, Türk Birliği’nden yanayız, eğer Türkiye bizi desteklerse bundan sonra Türkistan’ı kimse boyunduruk altına alamaz’ dediğine şahit oluruz.

Kırgızistan eski devlet başkanı Prof. Askar Akayev’in ‘Türkiye Türk dünyasına yol gösteren bir çoban yıldızıdır’ sözlerini anımsarız.

Azerbaycan kurucu Cumhurbaşkanı Ebulfeyz Ali Elçibey’in Anıtkabir özel defterini ‘Atatürk’ün askerleriyiz’ diye imzaladığını görürüz.

Yazamadığım bir çok üst düzey devlet adamlarının ve kanaat önderlerinin düşünceleri de bize Türk Birliği’nin kurulmasının sürpriz olmayacağını ve kurulması durumunda çok sağlam temellere dayanacağını göstermektedir.
Gelelim bu işbirliği ile dünyanın süper gücü olabilmemizi sağlayacak etkenlere;

Azerbaycan, 4.5 milyar ton petrol rezervi, 118.65 milyar m3. doğalgaz rezervi, yıllık yaklaşık 788 bin ton pamuk üretim kapasitesi ve dünya havyar üretiminin %80’ini karşılayan yapısı ile dünyanın stratejik öneme sahip bir bölgesinde yerleşmektedir. Hazar havzasının yaklaşık 200 milyar varil düzeyinde petrol rezervine sahip olduğu tahmin edilmektedir. Bu miktar, dünya potansiyel petrol rezervinin %10’una denk gelmekte, bugünkü fiyatlarla 4 trilyon $’ı aşmaktadır. Bu yönüyle de 21. Yüzyılın en stratejik bölgesi bu bölge olmakta, bölge ülkeleri içinde de daha büyük rezerv barındıran Azerbaycan ve Kazakistan öne geçmektedir.

Zengin doğal kaynaklara sahip bir başka Türk Cumhuriyeti olan Kazakistan, krom, çinko, kömür bakımından zengin yeraltı kaynakları bulunmaktadır. Verimli ve geniş tarım alanlarına sahiptir. Ülkede 7 bini aşkın akarsu vardır. Ülkenin doğusundaki 28 milyon hektarlık bir orman varlığı kağıt sanayisine katkıda bulunur. Bunun dışında petrolden uranyuma kadar çok geniş maden zenginliklerine sahiptir. Ülkede 16 milyar varilden daha fazla petrol rezervi olduğu kanıtlanmıştır.

Özbekistan ekonomik olarak da önemli imkanlara sahiptir. İpek ve pamuk üretimi, meyvecilik ve hayvancılıkta ileri konumdadır. Ülkenin en büyük bölümünü kaplayan Kızıl Kum Çölü’nün zengin doğal gaz, altın ve uranyum yataklarına sahip olduğu bilinmektedir. Özbekistan’ın sahip olduğu yıllık 100 ton kapasiteli altın madeni, bütün diğer ülkelerin de iştahlarını kabartacak özelliktedir. Çünkü bu miktar dünyadaki en büyük altın ocaklarının üretiminden çok fazladır. Ayrıca Özbekistan’da stratejik bir madde olduğu için miktarı tam belirtilmeyen ve işletilmekte olan Uranyum yatakları da bulunmaktadır.

Kırgızistan’ın hayvancılık ağırlıklı bir ekonomik yapısı vardır. 4000’den fazla bitki çeşidine sahiptir. Çok sayıda hidroelektrik santrali ile yılda 9.3 milyar Kwh. elektrik enerjisi üretilmektedir. Kırgızistan sınırlarındaki Tanrı dağlarında 10 milyon ton rezervli demir filizi bulunmaktadır. Bu dağların güneyinde civa, sürme ve altın yatakları da vardır. Fergana vadisinde petrol ve gaz yatakları mevcuttur. Kırgızistan kömür yatakları bakımından 31 milyon ton rezerv ile Orta Asya’da birinci sırada yer almaktadır.

Türkmenistan ekonomisi köy ekonomisine dayanır. Üretimde pamukçuluk, bağcılık önemli bir yer tutar. Üretilen pamuğun ancak %1’i Türkmenistan’da işlenebilmektedir. Besicilik ve tarımsal ürünler yönünden zengindir. Yarım milyon hektar arazisi sulanabilmektedir. Kükürt, sodyum sülfat, sülfür, iyot, krom gibi maden yataklarına sahiptir. 1990 yılı rakamlarına göre yıllık 88 milyar m3. doğal gaz üretimi vardır. Petrol üretimi de yıllık 5.8 milyon ton gibi azımsanmayacak miktardadır.

Türkiye ile Türk Cumhuriyetlerinin ekonomileri, üretim yapıları, ihracat potansiyelleri ve ithal etmek istedikleri maddeler bakımından kıyaslandığında birbirlerini tamamladıkları görülmektedir. Türk Cumhuriyetleri ve Türkçe konuşan topluluklar düşünüldüğünde, Adriyatik’ten Çin seddine yaklaşık 11 milyon km2.’lik sahada, 250 milyon nüfusu barındıran, 20’ye yakın Türk lehçesinin konuşulduğu, 20’ye yakın Türk boyunun yaşadığı bir coğrafya akla gelir. Sadece bağımsız Türk Cumhuriyetleri yaklaşık 2 milyon km2. toprak ve 90 milyon nüfusa sahiptir. Ayrıca Türkiye, dünyadaki ispatlanmış doğal gaz rezervlerinin yaklaşık %40’ına, petrol rezervlerinin ise %67’sine sahip olan Orta Doğu ve Orta Asya ile bu ürünlerin en büyük talep edicisi batı ülkeleri arasında doğal bir köprü konumundadır.

Ticari ilişkiler yanında ekonomik işbirliği konusunda da Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri arasında büyük bir işbirliği potansiyeli bulunmaktadır. Türkiye ulaştığı sanayileşme seviyesi yanında, sahip olduğu nitelikli insan gücü, teknolojik bilgi birikimi, piyasa ekonomisi ve uluslararası ilişkilerde kazandığı tecrübesiyle, Türk Cumhuriyetlerine çeşitli alanlarda teknik yardımda ve teknoloji ihracında bulunabilecek durumdadır. Türkiye’nin 185 dünya devleti içerisinde nüfus açısından 16’ncı, toprak büyüklüğü bakımından 32’nci, gayri safi milli gelir açısından 20’nci oluşu ile, ihracatının %90’ının sanayi ürünleri oluşturan, dünyanın en hızlı gelişen 10 ülke arasındaki yeri ile bu ülkelere öncülük edebilecek bir konumdadır.

Çoğu ile kan bağı bulunan ve Türkiye’ye karşı büyük bir sevgi besleyen bu ülkelerin ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetler Türkiye tarafından rahatlıkla karşılanabilecek durumda; Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu pek çok ham mal ise bu ülkelerde bolca bulunmaktadır. Türk dünyasını süper güç yapacak formül olan TÜRK BİRLİĞİ projesi kesinlikle ve süratle hayata geçirilmelidir.
 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!