Hüseyin Dedekargınoğlu’na yapılan ölçüsüz ve haksız saldırıları kınıyorum.
Nedenlerine gelince;
* Öncelikle yapılan “cem erkânı” değildi. Etkinlik, yeni başlayanlara verilen bir “cem eğitimi” gibi icra edildi. Salonda Sünni kardeşlerimiz çoktu. Keşke imkân olsa bütün Sünni kardeşlerimize cem erkânında ne yaptığımızı gösterebilsek.
* Hüseyin Dedekargınoğlu, toplumsal uzlaşı bakımından önümüze bir yol açmıştır. Bu tür etkinlikler artarak devam etmelidir. Böylece iftiraların ve karalamaların önüne geçebiliriz.
* Bu etkinliğin referandum öncesi yapılmış olması eleştirisine gelince, bu yersiz bir eleştiridir. Çünkü ülkemiz son senelerde her zaman olağanüstü olaylar yaşamaktadır ve “normal” bir zamanımız yok gibidir. Eğer “normal” bir zaman beklersek hiç bir iş yapamayız.
* Başbakan Binali Yıldırım referanduma ilişkin tek cümle kurmadı ve konuşmanın başından sonuna kadar birlik mesajı verdi.
* Beğeniriz beğenmeyiz ama söz konusu siyasi parti seçmenin yarısının oyunu almış bir partidir. Biz bir şekilde hep birlikte yaşamak zorundayız. Hükumete Alevilik konusunda doğruları anlatmak için iletişim bağlarını koparmamak gerekir. Kendimizi anlatmaya ve toplumun diğer kesimlerini anlamaya çalışmak zorundayız. Birbirimizden uzak durmak, kutuplaşmak ve düşman kesilmek bizi uçuruma götürür.
* Etkinliğe bir siyasi parti temsilcilerinin değil, birçok siyasi parti temsilcisinin davet edildiğini biliyorum. Farklı partilere ait birçok kişinin iletişim bilgisini kendim Hüseyin Dedekargınoğlu’na ilettim. Eğer onlar katılmadı ise suç Hüseyin Dedekargınoğlu’nun değildir.
* Aleviler, bir veya birkaç siyasi partide siyaset yapmak zorunda değildir. İsteyen herhangi bir partide siyaset yapabilir ve yapmalıdır. Siyasi partiler, dini kurumlarımız veya düşman kurumlar değildir. Alevilik namına, temel ilkelerimizden ödün vermemek kaydı ile, her legal oluşumda yer ve görev almak her Alevinin hakkıdır.
* Biz yasadışı sol örgütlerin arka bahçesi olmadığımız gibi, haşa Hz. Ali’ye “katil” diyen; Dedeleri, af edersiniz, “Arab’ın piçleri” diyerek yok etmeye çalışan yol yezitlerine itibar edecek de değiliz.
* Bir etkinlik yüzünden Hüseyin Dedekargınoğlu’nu hedefe oturtanlar, mevcut iktidar ile masaya oturan ve özerklik vb pazarlığı yapanlara, geçmişte neden tepki göstermediler! Anlaşılan kötü olan iktidar ile ortak iş yapmak değil, Alevilerin bağımsız hareket etme iradesidir. Buna alışın; çünkü bundan sonra Alevilerin kendi ayakları üzerinde durduğunu ve bağımsız hareket ettiğini daha çok göreceksiniz.
* “Alisiz Alevilik” işinin çığırtkanlığını yapanların Hüseyin Dedekargınoğlu tarafından yapılan etkinliği “Alisiz” diye eleştirmesi ise başka bir ironi olarak karşımıza çıkmaktadır. Hüseyin Dedekargınoğlu’nun şu günlerde “Ali Bizim Şahımız” başlıklı bir kitap hazırladığını ve kendisinin bir İmam Ali aşığı olduğunu şahsen biliyorum. Onu “Alisiz”likle eleştiren kişilerden çok daha fazla Ali aşığıdır.
* “Devlet parası” ile bir etkinlik yapmak suç değildir. Devlet hepimizin devletidir ve biz de vergi veriyoruz. Aksine Alevilere daha çok bütçe ayrılması için çalışmalıyız. Zaten fakir bir toplumuz, dişimizden tırnağımızdan eksilttiklerimizle kendiişlerimizi yürütmeye çalışıyoruz. Bu yeterli olmuyor.
* Alevilik ve Aleviler, kimsenin koçbaşı değildir. Eğer birileri, bir kesim ile hesaplaşmak istiyorsa bu işi kendisi yapmalıdır. Biz anarşinin, kaosun ve cepheleşmenin tarafı olmayacağız. Birliğin, barışın ve gerçek bir demokrasinin tarafı olacağız.
* Kendimize ve inancımıza güvenmek zorundayız. Kendine ve inancına güvenmeyen insanlar hep devşirilme ve satın alınma kaygısı taşırlar. Hüseyin Dedekargınoğlu, ateşin içine girse yine Alevilik aleyhinde iş yapmaz. Bunu böyle bilmek gerekir.
* Hüseyin Dedekargınoğlu, bundan kısa bir süre önce 120 Alevi önderi ve kurumun imzaladığı Laiklik konulu bildiriyi okuyan kişidir.
Sonsöz: Aleviler, Alevi kalarak ve kendi ayakları üzerinde durarak toplumun her kesimine kendini anlatmalı ve bu şekilde önyargıları yıkmalıdır. Birlikte yaşamamızın ve kalıcı bir barışın yolu bundan geçer.