Gara operasyonunun sonucunda 13 asker ve polisimizin PKK terör örgütü tarafından şehit edilmesi neticesinde birçok kesim tarafından “HDP’nin Kapatılması” hususu gündeme getirilmektedir. Ancak bu husus tartışılırken kendini milliyetçi olarak lanse eden bir milletvekili dahi “HDP-PKK arasında %100 bağ varsa kapatılsın. Ama biz parti kapatılmasına karşıyız” diyerek bu konunun hukuki boyutunu irdeleme mecburiyeti doğurmuştur.
HUKUKİ OLARAK HDP’NİN KAPATILMASI İÇİN GEREKLİ TÜM ZEMİN OLUŞMUŞTUR.
-Anayasa’da siyasi partilerle ilgili düzenlemenin bulunduğu 68. Maddesinde Siyasi partilerin tüzükleri ve programları ile eylemlerinin, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, … demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamayacağı hüküm altına alınmıştır.
-Benzer şekilde, Siyasi Partiler Kanunu ile siyasi partilerin Türkiye Devleti’nin Cumhuriyet olan şeklini; Anayasa’nın başlangıç kısmında ve 2 nci maddesinde belirtilen esaslarını; Anayasa’nın 3 üncü maddesinde açıklanan Türk Devleti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, diline, bayrağına, milli marşına ve başkentine dair hükümlerini değiştirmeye teşvik edemeyeceği açıkça belirtilmiştir.
-Hem Anayasa hem de Siyasi Partiler Kanunu uyarınca, partinin yukarıdaki eylemlerin işlendiği bir “odak haline gelmesi” durumunda kapatılacağı da hüküm altına alınmıştır. Bir partinin odak haline geldiğinin tespiti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre veya genel başkan veya merkez karar veya yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği takdirde yapılabilecektir. Önemle belirtmek gerekir ki, burada partinin bu fiillerin işlendiği bir odak haline gelmesi yeterlidir, bahsedildiği gibi %100 ya da kati bir bağın olması mevzuat uyarınca aranmayacaktır.
HDP’nin Türk Devleti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı fiillerin işlendiği bir “odak haline geldiği” aşikardır. Nitekim, kurulduğu günden bu yana, partinin neredeyse tüm teşkilatları nezdinde, bu durumu kanıtlayacak bir çok eylemde bulunulmuştur. Ama ben yine de, yakın tarihte meydana gelmiş 2 olayı delil olarak örnek vermek istiyorum.
- 02.2021 tarihinde İçişleri Bakanlığı tarafından PKK/KCK terör örgütüne yönelik yapılan operasyon neticesinde, 40 ilde aralarında HDP il ve ilçe başkanlarının da olduğu 718 şahsın yakalanarak gözaltına alındığı duyurulmuştur.
- 01.2021 tarihinde, terör örgütü üyesi Ercan OĞUZ’un gözaltına alındığı sırada delilleri yok etme amacıyla HDP Şırnak Milletvekili Nuran İMİR’in gizlice OĞUZ’un arka cebinden telefonunu aldığı görüntüler yayınlanmış, soruşturma kapsamında incelenen bu telefondan ise örgütsel içerikli birçok doküman ele geçirildiği bildirilmiştir.
Bunlar yakın zamanda meydana gelmiş sadece iki örnektir. Partinin kurulduğu günden bu yana kapatılmasına zemin teşkil edecek eylemlerin tümü göz önünde bulundurulduğunda, yukarıda verilen iki örnek bile, parti milletvekilinin ve parti taşra teşkilatı yöneticilerinin Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu hükümlerine aykırı fiiller işlediğine, parti üst düzey organlarının ise bu fiilleri zımnen de olsa benimsediğine delalet etmektedir. Nitekim, HDP tarafından bu fiilleri işleyen şahıslara bir disiplin soruşturması dahi açılmamış olmasının yanı sıra, bir kınama bildirisi dahi yayınlanmamıştır. Bu halde, HDP üst düzey organlarının bu tür eylemleri zımnen benimsediğinin ve partinin Türk Devleti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin kabulü ile siyasi partilerin ve yargı organlarının Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu kapsamında HDP’nin kapatılması için en kısa zamanda gerekli adımları atması gerekmektedir.