Harem

Tarih 06 Şubat 2012, Başbakan haykırıyor;  “Köşelerinde yazanlara sesleniyorum; bu gençliğin tinerci olmasını mı istiyorsunuz? Siz bu gençliğin büyüklerine isyankâr bir nesil mi olmasını istiyorsunuz? Siz, bu gençliğin milli, manevi değerlerinden kopuk, hiçbir istikameti, meselesi olmayan bir nesil mi olmasını istiyorsunuz? Biz, sizlerle burada anlaşamayız ama ’çağdaş bir nesil’ derken, dindar bir nesil çağdaş olamıyor mu? Hem çağdaş hem dindar olunamıyor mu?
Beyler, önce başınızı öne eğin de hem çağdaş hem dindar bir nesil nasıl yetiştirilirmiş onu bir düşünün. Dindar bir nesil özgürlüklere saygılıdır; dindar bir nesil, farklı düşüncelere, farklı inanç gruplarına da saygılıdır. O terbiyeyi alarak yetişmiş bir nesiliz biz.”

İmralı + Kandil + Bürüksel=BDP + AKP + MİT… Ve sonuç “AKİL ADAMLAR”la Türk Milletinin algısına yönelik tecavüz!

İktidarın başlattığı ihanet politikası dur-durak dinlemiyor.

Habur Vakası ve kurulan seyyar mahkemeler henüz bu milletin aklından silinmedi.

Oslo’da nikâh kıyan zamanın mit müsteşar yardımcısının; “Sizinle savaşan ordu şimdi içerde” cümlesi gözetimci İngilizlerin arşivlerine çoktan girdi.

Tuz kokmuştu ama dedim ya, hırs ve ihanetin ardı arkası kesilmiyor, ortalık yatışıp yangın biraz küllenince daha sonraki hamleler için fırsat kollayan iktidar, dışarıdan aldıkları talimatı yerine getirmek için, farklı senaryolarla tekrar tekrar sahnede arz-ı endam ediyordu.

Yazılan son senaryo (şimdilik) “Barış Süreci” adı altında sahneleniyor. Yazan aynı, oyuncular değişti sadece. ÇÖZÜM AKTİVİSTLERİ

(AKTİVİST; Resmi veya gayrı resmi, hukuki veya hukuki olmayan, onaylanabilir ya da onaylanamayan aynı düşünce ya da hayat görüşüne sahip kişi veya kişilerin bu düşünce ya da hayat görüşlerini legal (yasal) veya illegal (yasal olmayan) yollar ile eyleme dönüştürmesine katılan bireylere verilen tanım addıraktivist)

Peki, aktivizm nedir?

Genel anlamda aktivizm, toplumsal değişme ya da politik değişiklik meydana getirmek için kasıtlı bir biçimde yapılan eylem olarak tanımlanır.

Kim bu aktivstler; Türk Milleti’nce bilinen Kürtçüler, Bölücüler,  Şeriatçılar, Manda Sevdalılarından seçilmiş “Akil Adamlar, Seçkinler” olarak akıl hocalarının telkinleriyle iktidar tarafından görevlendirilmiş bir avuç âdem...

Bu seçkinler içinde;

Türk Milleti’nin yıllarca filmlerini büyük bir zevkle izlediği, takdir ettiği, bilimsel çalışmalarını, yazdıklarını dikkatle takip ettiği gerçekten “seçkin” birkaç özel isim  /ki neden bu grubun içinde yer aldıklarını anlamamakla birlikte, iyi niyet olduğundan hiç kuşku duymuyorum/ dışında kalanların neden özenle seçildiği konusunda, aklımıza gelen birçok ihtimal arasında akla en yakın olanı birçoğunun, Başbakan Erdoğan’ın elinde çeşitli dosyalarının olmasıdır herhalde.

Öcalan, Gülen ve Tayyip Bey’le yaptığı anlaşma sonucunda mutlaka siyasi bir rant kazanacağını biliyor ve oyununu ona göre oynuyor. Aslında çok bilinmeyenli bir denklem değil, “Al gülüm ver gülüm.” oyunun adı.

Beni asıl düşündüren ve zaman zaman da gülümseten bu aktivistlerin Öcalan hakkında ne anlatacaklarıdır.

Zira Başbakan’ın 2012 yılında “Milli, manevi değerlerinden kopuk, hiçbir istikameti, meselesi olmayan bir nesil mi  istiyorsunuz” diye haykırmasının üzerinden sadece bir yıl geçti.

Bu bir yıl içinde tecavüzcü ve cani Öcalan’ı aklamak, dindar göstermek, barış elçisi olarak sunmak adına atılmadık takla kalmadı.

PKK’nin eski iki numarası Şemdin Sakık’ın, BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın da kardeşi olduğu herkesçe malumdur.

Şemdin Sakık 15 yıl önce örgütten ayrılmış, Ergenekon Davası’nın gizli tanığı. Bu tanıklığa ve davaya girmeyeceğim. Söylemek istediğim, Şemdin Sakık’ın Abdullah Öcalan ile ilgili yazdığı kitaplar ve içeriği.

Hatırlıyorsunuz değil mi? Bu kitaplardan biri İMRALI’DA BİR TİRAN-ABDULLAH ÖCALAN” idi.

PKK’nın ve Öcalan’ın iç yüzünü anlattığı kitap…

Yalan, entrika, cinayet ve tecavüzlere bizzat şahit olmuş biri tarafından yazılan kitap. Togan Yayımcılık’tan çıkmıştı.

PKK’nın üst düzey yöneticilerinden Aysel Çürükkaya’ın, 2004 yılında Doz Yayınları tarafından basılan PKK’DA KADIN OLMAK” kitabında ise; Öcalan tarafından taciz ve tecavüze uğramış 10 kadının anlatıları var.

PKK’dan kaçarak Irak’a sığınan DİLARAM’ın “ÖZGÜRLÜĞE KAÇIŞ” kitabını da unutmadım.

Öcalan’ın tecavüzleri zaman zaman gerek tecavüze uğrayanlar gerekse bizzat şahit olanlar tarafından bölük-pörçük de olsa medyada yerini almıştı. Bu anlatı ve hikâyeler Ağrı’da doktorluk yapan Cemil Aslan tarafından toparlanarak  “ARARAT’TA 320 GÜN” adı altında Kutup Yıldızı Yayınları tarafından yayımlandı.

Şemdin Sakık’ın İMRALI’DA BİR TİRAN-ABDULLAH ÖCALAN”  Aysel Çürükkaya’nın “PKK’DA KADIN OLMAK” ve Dr. Cemil Aslan’ın “ ARARAT’TA 320 GÜN “ kitaplarını okumayanlar birkaç özel bilgi aktaralım.

“ Yanındaki tüm kadınlar Öcalan’ın her isteğini yerine getirmek zorundaydılar. Öcalan, kadın militanlarla isterse tek tek, isterse grup olarak sevişebiliyordu.” diyor Şemdin Sakık kitabında.

Kadın militanlardan Evin; başından geçenleri ve tecavüzü arkadaşlarına anlatır ama sonu idamla noktalanır, sebep “önderi yıpratmak.”

Apo, Apo’nun karısı Kesire ve Zehra arasındaki tehdit, tecavüz ve Apo’ya sahip olma mücadelesi ise mutlaka filme alınması gereken tam bir senaryo. Zehra şimdi hala Almanya’da hapiste mi acaba?

Roza, Lübnan Kürtlerinden,  Lazkiye’de girer Apo’nun haremine. Tecavüzden sonra kaçar ama onun da sonu ajan olduğu için ölüm olur.

Nafiye’ye; “feodal kafa”nın değişmesi gerektiği söylenerek zorla tecavüz edilir Öcalan tarafından. Nafiye, aslında evlidir ve çocuğu vardır.

Bir de Canda’ya Apo tarafından söylenenleri yazıp bu pis hikâyeyi burada bitireyim. Canda Suriye Kürtleri’ndendir. Dayısının oğlu ile nişanlı olan genç kız “devrim için gelir Apo’nun yanına. Ancak bütün çırpınmalarına rağmen Apo’nun tecavüzünden kurtulamaz. Hakaret eder Apo’ya ve evine dönmek istediğini söyler. Apo’nun cevabı ilginçtir;

“Kürdistan’ın çağ dışı toplum etkilerini yaşıyorsun, düşmanın toplumumuza dayattığı karanlık toplumsal özellikleri değer yargısı olarak anlıyorsun.”

Canda’ın daha sonra arkadaşlarıyla birlikte PKK’dan kaçtığı söyleniyor.

AYSEL, GÜLBAHAR, HELIN, HEVI, ARYEN, BATUFA, İPEK, ZOZAN, PELİN, ADİFE, ZELAL ve daha niceleri.

Şimdi; bu tecavüzcü, din ve ahlak yoksunu Allah’sız adam Türk Milletinin önüne milli ve manevi değerlere önem verdiğini söyleyen, dindar gençlik yetiştirmekten söz eden, dindar ! bir iktidar tarafından barış elçisi olarak konuyor ve pazarlıklar yapılıyor.

Bu pazarlıklarda da “Akil Adamlar”diye adlandırılan altmış üç kişi “toplumsal değişme ya da politik değişiklik meydana getirmek” için piyon olarak kullanılıyor.

Başbakan’ın “algı değiştirme”  toplantısına katılan Akil Adamlara toplantı sonrası iki poşet hediye edilmiş.

Poşetlerin birinin içinde; kadınlara eşarp, erkeklere gravat olduğu söyleniyor diğer poşette ise “cd” ler varmış. Sanırım bu cd’lerle önce bu seçilmiş aktivistlerin algıları üzerinde oynanacak.

Ama keşke diğer poşete;  İMRALI’DA BİR TİRAN”, ’PKK’DA KADIN OLMAK” ve “ARARAT’TA 320 GÜN” kitaplarından da birer adet koysaydınız!

Akil Adamlar bizim buralara gelirlerse hepsine birer adet hediye edeceğim. Özellikle de kadınlara.

Teşbihte hata olmaz diyerek, minicik bir fıkrayla selamlayayım sizleri;

Ecdadının ve kendinin zamparalığıyla övünen Roma İmparatoru Srenismus, imparatorluk ülkelerini dolaşırken, bir gün kalabalıkta, kendisine son derece benzeyen bir köylü görür.

Adamı yanına çağırıp sorar : -Annen sarayda hiç çalıştı mı?

Köylü cevaplar : –Hayır Haşmetmeap, babam çalıştı.

********************

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

Kaynak:http://aktivist.nedir.com

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!