1994 yılında yürürlüğe giren 4045 sayılı 4 madde ve 7 geçici maddeden oluşan ve güvenlik soruşturması ile ilgili hükümler içeren kanunun ilk maddesinin 2. Fıkrası ile geçici 1. Maddenin Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmesinden sonra, kamu kurum ve kuruluşlarına personel alımında yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması düzenlemesini içeren kanun teklifi iktidar partisi tarafından meclise sunulmuştur. Herkes tarafından da hatırlanacağı üzere, 7315 sayılı kanun teklifi ilk oylamada reddedilmesine rağmen, usule aykırı bir şekilde ikinci kez oylanarak 7 Nisan 2021 günü mecliste kabul edilmiş, 17 Nisan 2021 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Daha başından usule aykırı olarak kabul edilen bu kanun, hem Anayasa Mahkemesi’nin mülga kanunun maddelerini iptal eden kararlarına hem de bir bütün olarak hukuk sistemine aykırılık teşkil etmektedir. Bu yazıda, resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren bu kanunun hukuk sistemine aykırılıkları ele alınacaktır.
Yeni kabul edilen ve yürürlüğe giren 7315 sayılı kanuna göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması için aşağıdaki hususlar belirlenmiştir:
- Arşiv araştırması, statüsü veya çalıştırılma şekline bağlı olmaksızın ilk defa veya yeniden memuriyete yahut kamu görevine atanacaklar hakkında yapılır.
- Kurum ve kuruluşlarda, yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları halinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, jandarma, emniyet, sahil güvenlik ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ile ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışacak öğretmenler, üst kademe kamu yöneticileri, özel kanunları uyarınca güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına tabi tutulan kişiler ile milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis, hizmetlerde statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın istihdam edilenler hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması birlikte yapılır.
- Arşiv araştırması; kişinin adli sicil kaydının, kişinin kolluk kuvvetleri tarafından halen aranıp aranmadığının, kişi hakkında herhangi bir tahdit olup olmadığının, kişi hakkında kesinleşmiş mahkeme kararları ve Ceza Muhakemeleri Kanunu hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve kamu davasının açılmasının ertelenmesi müesseselerini düzenleyen maddeleri kapsamında alınan kararlar ile kişi hakkında devam eden veya sonuçlanmış olan soruşturma ya da kovuşturmalar kapsamındaki olguların, hakkında kamu görevinden çıkarılma ya da kesinleşmiş memurluktan çıkarma cezası olup olmadığının mevcut kayıtlardan tespit edilmesidir.
- Güvenlik soruşturması, arşiv araştırmasındaki hususlara ilave olarak kişinin; görevin gerektirdiği niteliklerle ilgili kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerindeki olgusal verilerinin, yabancı devlet kurumları ve yabancılarla ilişiğinin, terör örgütleri veya suç işlemek amacıyla kurulan örgütlerle eylem birliği, irtibat ve iltisak içinde olup olmadığının mevcut kayıtlardan ve kişinin görevine yansıyacak hususların denetime elverişli olacak yöntemlerle yerinden araştırılmak suretiyle tespit edilmesidir.
- Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve mahalli mülki idare amirlikleri tarafından yapılacaktır.
- Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında kişinin istihbari faaliyetlere konu olmayan kendisiyle ilgili kişisel verileri hakkında bilgilendirilmesi, bu verilere erişmesi, bunların düzeltilmesi ve silinmesi taleplerine ilişkin tedbirler alınır.
- Kanunda belirtilen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler ilgili değerlendirme komisyonları, veri güvenliğine ilişkin önlemleri alır.
- Kişisel verilerle ilgili suç işlenmesi halinde, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile Türk Ceza Kanunu uyarınca öngörülen cezalar uygulanır.
Kanunun düzenlenme maksadının devletin güvenliğini, ulusun varlığını, bütünlüğünü ve iç-dış menfaatlerin korunması olduğu belirtilse de, Kanun esas itibariyle Anayasa ile öngörülen temel hak ve özgürlükleri ağır derecede kısıtlayıcı niteliktedir. Nitekim güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmaya yetkili kamu birimleri, kamu görevine girmek isteyen kişilere ait kişisel verilen toplanması, kullanılması ve işlenmesi imkânına sahip olmaktadır. Bu imkânla; Anayasa ile öngörülmüş özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağı ilkesi, kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ve her Türk’ün kamu hizmetine girme hakkına müdahale edilmektedir. Bu sayılan ilke ve haklar, kamu yararı gereği kanunla kısıtlanabilmektedir, ancak; yapılacak bu kısıtlamanın, Anayasa’nın ruhuna aykırı olmaması ve ölçülü olması gerekmektedir. Bu nedenle, kamu birimlerine bu haklara müdahale etme yetkisi verilirken, bu yetkinin hangi koşullarla hangi sınırlar içerisinde kullanılacağı ve kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi için nasıl bir denetim yapılacağına dair detaylı bir düzenleme yapılması şarttır. Ancak, 17.04.2021 tarihli, usulsüz bir şekilde kabul edilen kanunla, neredeyse tüm kamu çalışanları için bahse konu hakların kısıtlanması öngörülmüş, bu haklar kısıtlanırken hangi tedbirlerin alınacağı ayrıntılı bir şekilde düzenlenmemiş, bu hakları ihlal edenler bakımından ayrıca hüküm getirilmeden zaten var olan hükümlere atıf yapılmış ve etkili bir denetim yolu öngörülmemiştir. Yürürlükten kaldırılan 4045 sayılı kanun maddelerini iptal eden Anayasa Mahkemesi kararında da benzer gerekçeler öne sürülmüştür ve fakat yeni kanun hazırlanırken Anayasa Mahkemesi’nin ilgili kararında belirtilen Anayasa maddeleri ve ilkeler dikkate alınmaksızın çalışma yürütülmüştür.
Bunların yanı sıra, bir devletin modern devlet olarak nitelendirilebilmesi için insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olması mutlak bir şarttır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ise insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olduğu Anayasa ile belirlenmiş bir husustur. Ancak, Anayasa ile belirlenen temel hak ve özgürlüklere bu derece öngörülemez nitelikte sınırlamalar getirilerek, yürütme organına neredeyse denetimsiz bir şekilde hak ve özgürlüklerin kısıtlanma yetkisi verilerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olma vasfı da zedelenmektedir.
Yukarıda izah etmeye çalışıldığı üzere, 17.04.2021 tarihli kanunun asıl amacının devletin güvenliğinin temin edilmesi olmadığı dikkat çekmektedir. Nitekim neredeyse kamu çalışanı olmak isteyen herkes ile ilgili ve sadece yargı organı olan hâkim ve savcıların soruşturma veya kovuşturma kapsamında inceleyebileceği belgeler, neredeyse hiç denetim olmadan yürütme organı tarafından anayasal ilkelere aykırı şekilde edinilebilmekte, bu bilgiler ve belgeler bir süreliğine saklanabilmektedir. Bu haliyle kanun maalesef ki, yalnızca muhalif olan yahut hükümeti düşünce özgürlüğü çerçevesinde eleştiren kişilere bile hali hazırda yapılmakta olan “fişlemelerin” kanuni dayanağı niteliğindedir. Bu nedenlerle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin modern bir devlet olma vasfı da zarar görmektedir.