“Gül’e yapılan davet ile MHP’ye kumpas hazırlığı, aynı telaşın aynı çaresizliğin ürünü!..”
***
Siyasetin, zamanın ruhuna nüfuz eden bir duayenle birlikteyiz, Türkiye ve seçimleri konuşuyoruz. “MHP’de sembol olmuş, etkin isimler üzerine merdiven altı kumpas hazırlığındalar” diyor. Kurgu kahpeliğini anlatıp devam ediyor; “Telaşları büyük, tükendiklerinin farkındalar, çok tedirginler, gücü kaybettiklerinde başlarına gelecekleri çok iyi biliyorlar. Önceki seçimlerde de olduğu gibi, denemeyecekleri yol, yapmayacakları çirkinlik, atmayacakları iftira yok ve çok daha ileri gidecekler.”
Dünü bilen, bugünü anlayan, yarını gören bir derya ile, bu her dakikası önemli ufuk turu sohbetin bitiminde düşünüyorum… Kendilerini siyasetin kurdu sanan kumpas çakalları, üst akıldan aldıkları talimatla rollerini oynarken farkında değiller ki, Milliyetçi Hareket bütün hamlelerinizi biliyor bütün oyunlarınızı görüyor, bozuyor, bozacak!..
………………..
Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yapılan aday ol çağrısı gündeme bomba gibi düştüğünde, “MHP’ye kumpas hazırlığı” ve “iktidardakiler çok tedirginler” sözünü hatırlamamak mümkün değildi. Bu iki konu, açık ve net bir durum ifade ediyordu.
Gül’e yapılan davet ile MHP’ye kumpas hazırlığı, aynı telaşın aynı çaresizliğin ürünü!..
*
Gül’ü her anlamda dışlayıp etkisizleştirmek için yapmadık şey bırakmayanların, değersiz kılmak için olmadık yolları deneyenlerin, Huber Köşkünden atmak için yandaşı bile kullanmaktan çekinmeyenlerin, bu ani ve keskin dönüşü hem şaşırtıcı hem de her şeyi açıkça ortaya koymaktadır.
Şaşırtan davet bir kesimde şaşkın yorumlar doğururken, malum bir kısım ise bildikleri acı gerçeği itiraf edemedikleri için zorlama tespitler peşinde ahkâm keser oldular. Değerlendirmeler ağırlıkla iktidar içindeki güç merkezleri, kim veya kimlerin belirleyici olacağı, dengelerin nasıl kurulacağı üzerine şekillendirilirken, Gül’ün bir koz, bir sopa gösterme olarak öteki veya ötekilere karşı sahaya sürüldüğü üzerine hesaplar yapılır oldu.
Hâlbuki; Abdullah Gül AKP bünyesinde, bir koz olarak birilerine karşı kullanılabilecek bir araçtan öte başlı başına bir güç merkezi oluşu ile önemlidir. Bunu da en iyi davet sahipleri bilmektedir. Başkanlık rüyasıyla yatıp kalkan ve ülkenin tüm değerlerini kendi başkanlığı için seferber etmekten çekinmeyen kişinin, başkanlığa karşı olduğu beyanını henüz vermiş birini öne çıkarışı bir denge atağı olarak görülemez. Yine rüştünü ispat derdinde olan, gücü her gün test edilmekte iken, ikide bir sıfırlamalara maruz kalan birisinin de, Gül’ü bir koz olarak görebilme imkânı yoktur. Görünen odur ki tüm bu değerlendirmeler mantıksız ve mesnetsizdir. Hal böyle iken!
Gül; ancak ve ancak büyük bir muhtaçlığın sonucu olarak gündeme getirilmiştir. Gücü topyekûn elden kaçırmanın korkusu, zoraki paylaşımı mecbur kılmıştır. Yok, oluşlarını geciktirmek, tepetaklak düşüşlerini durdurmak, çöküşlerini gizlemek, kepazelikleri örtmek telaşındadırlar. Çaresizdirler ve her ne pahasına olursa olsun iktidar olmak zorundadırlar…
Bölücü terör örgütü karşısındaki acizlik bundandır. İç Güvenlik Paketi dedikleri korku düzeneği baskı aracına sarılışları bundandır. Tek tip medya zorlaması bundandır. Yargıdan ellerini çekmeden kanun tanımazlıklar bundandır. Merkez Bankası ve ilgili Bakanlığa akıl dışı saldırılar bundandır.
Tüm bunların yanında, CHP’yi salvolarla sallamaya çalışırken, ana hedefin MHP olduğu gerçeği gözlerden kaçmamaktadır.
Milliyetçi Hareket; son kale olma özelliği yanında Türk Milletinin tüm değerlerinin membaı oluşu, içinde bulunduğumuz çöküş ve çözülme sürecini sonlandıracak yegâne kudret oluşu yönüyle son çaredir. Mutlaka ve mutlaka önümüzdeki seçimlerin belirleyenidir. AKP’ye bir şekilde destek verip, sonrasında ülkeye reva gördüğü çürümüşlüklerden kurtuluşu arayan büyük kitlelerin müracaat yeri ancak ve ancak bu kapıdır. Bu sebeple yapılan kumpas hazırlığı şaşırtıcı olmamıştır. Her türlü oyun ve saldırının deneneceği bilinen konudur. Bir müddettir özel terbiyeye tabi tutulmuş karanlık kişilikler üzerinden, ilinti merkezli ön hazırlıklar zaten ortadadır.
*
Korkunun ecele faydası yok, çırpınmalar beyhude, mızrak çuvala sığmamaktadır…
Kurtarıcı olarak davet edilenler, 7 Haziran sonrası ancak enkazın bir parçası olabileceklerdir. Kumpaslar, baskılar, rüşvetler, tavizler ancak kendi çukurlarını büyütmeye yarayabilecektir.
Türk Milletinin yürüyüşü önlenemeyecektir!..