İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre, Büyükçekmece, Sazlıdere ve Terkos gölleri kuraklıkla boğuşuyor. Türkiye her ne kadar 2016’da Paris İklim Anlaşması’nı imzalamış ve anlaşmaya göre ormanlık alanların korunacağı ve genişletileceği belirtilmiş olmasına karşın durum pek de öyle olmadı.
AKP iktidarının uygulamaya soktuğu politikalarla tarım arazileri imara açıldı, ormanlar rant uğruna yok edildi. Ormansızlaşma ise beraberinde kuraklık ve susuzluğu getirdi. Uzmanlara göre kuraklığı en hızlı hisseden şehirlerden İstanbul’da susuzluk tehlikesi kapıda. İSKİ’nin açıkladığı rakamlara göre, İstanbul barajlarındaki doluluk oranı yüzde 17.31 olarak açıklandı. Geçen yıl ise bu oran yüzde 42.88 olarak ölçülmüştü. Kimi uzmanlar İstanbul’un sadece birkaç aylık suyu kaldığını söylüyor.
‘BETONLA KUŞATILDI’
Barajlardaki seviyenin azalması gözleri doğal göllere de çevirdi. Büyükçekmece Gölü’ndeki su oranı son bir yıl içerisinde yüzde 41.13’ten 3.97’ye, Sazlıdere Gölü yüzde 40.75’ten 2.77’ye, Terkos Gölü ise yüzde 39.12’den 7.95’e düştü. Kuzey Ormanları Savunması’nın açıklamasında Kuzey Ormanları ve çevresinde yapılan “mega projelere” dikkat çekildi. Açıklamada, “Göller sadece bizim değil sayısız canın da yaşam kaynağı. Kuzey Ormanları yoksa su da yok. Göller sadece kurumakla kalmamış, toprağı çatlamış. Gölün içinde ve çevresindeki sayısız can da birlikte yok oldu. Neden mi? Beton yığınlarıyla kuşatıldığı için” dendi.
‘SU HAVZALARI AZALDI’
Kuraklığın yağmuru beklemekle çözülemeyeceği de uzmanların dile getirdiği bir diğer unsur. Cumhuriyet’e konuşan Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, kuraklığın iki sebebi olduğunu söyledi. Uzun süreli kuraklık konusunda yıllarca uyarılarda bulunduklarına işaret eden Türkeş, “2019’dan beri kış ve sonbahar aylarında gereken yağış yaşanmadı. İstanbul’da kuraklık mevsimsel değil, uzun süreli hale geldi” dedi.
İstanbul’un su havzalarının azaltıldığını vurgulayan Türkeş, “Özellikle Kuzey Ormanları gibi, İstanbul’un kuraklıktan etkilenmemesini sağlayacak geniş su havzaları küçültüldü. Havzaların bulunduğu bölgelere bir tane bile ev yapılmamalı. Yeni yerleşimler oldukça orman ve toprak sayısı azalıyor. Beton da suyu tutmadığı için kuraklığın yanında seller meydana geliyor” diye konuştu.
