Medicana International İstanbul Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Selman Laçin, “Yapılan araştırmalar ortaya koymaktadır ki gebelikte Kovid-19 hastalığı geçirilirse daha şiddetli seyredebilmekte ve yoğun bakıma gereksinim daha fazla olabilmektedir. Erken doğum ve ölü doğum oranları da normalden daha fazla görülmektedir. Oysa gebelikte yapılan aşıların ise belirgin bir soruna yol açmadığı, hastalıktan ve ağır formundan büyük ölçüde koruduğu bilinmektedir.” ifadeleri kullanıldı.
Hastaneden yapılan açıklamaya göre, Türkiye’de ve dünyada Kovid-19 vaka sayılarında ve ölümlerde artışlar görülmeye devam ediyor. Mutasyona uğrayıp sürekli şekil değiştiren bu virüsün bulaşıcılığı ve ölümcüllüğü şimdilerde Delta varyantı nedeniyle eskisinden daha fazla oluyor. Salgının sona ermesi ise ya toplumun büyük çoğunluğunun bu hastalığı geçirerek sürü bağışıklığının oluşması ya da toplumun yine büyük çoğunluğun aşılanmasına bağlı olduğu görülüyor.
Virüsün mutasyona uğrayarak kendiliğinden ortadan kaybolması ise şu an için makul bir olasılık olarak görünmüyor. Salgının başında kimi ülkelerin sürü bağışıklığı politikasını destekleyerek aşılanmaya sıcak bakmadığı hatta karantina tedbirlerini uygulamada bile çekimser kaldığı biliniyor. Kovid-19’un basit bir gribal enfeksiyon olmadığı ağır bedellerle öğrenildi ve öğrenilmeye devam ediliyor. Birçok ülkede karantina tedbirleri tekrar tekrar gündeme geliyor.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Medicana International İstanbul Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Selman Laçin, gebelik ve çocuk isteme sürecinde Kovid-19 aşısı ile ilgili değerlendirmede bulundu.
Laçin, Ağustos 2021 itibarıyla tüm dünyada 4,5 milyon kişinin Kovid-19 nedeniyle yaşamını yitirdiğini belirterek, “Ülkemizde ise bugüne değin 55 binden fazla insan yaşamını yitirmiştir. Yapılan araştırmalar ortaya koymaktadır ki gebelikte Kovid-19 hastalığı geçirilirse daha şiddetli seyredebilmekte ve yoğun bakıma gereksinim daha fazla olabilmektedir. Bu risk özellikle gebeliğin son üç ayında daha belirgindir. Erken doğum ve ölü doğum oranları da normalden daha fazla görülmektedir.
Oysa gebelikte yapılan aşıların ise belirgin bir soruna yol açmadığı, hastalıktan ve ağır formundan büyük ölçüde koruduğu bilinmektedir. Yine Kovid-19 geçiren erkeklerin iyileşme sonrasında sperm problemleri yaşadıkları da tespit edilmiştir. Dolayısıyla hem doğal gebelik için hem de aşılama ve tüp bebek tedavileri uygulanacaksa bunların şansını azaltacağı açısından Kovid-19 geçirilmesi risk oluşturmaktadır. Buna karşılık aşının erkeklerde kısırlık yaptığı söylentisi ise bilimsel araştırmalarla hiçbir şekilde desteklenmemiştir.”
İnsanların aklını kurcalayan ve aşı karşıtlığına yol açan bir diğer konunun ise yapılan mRNA aşılarının genetiği değiştirerek kısa ve uzun dönemde sağlık sorunlarına yola açabileceği endişesi olduğunu aktaran Laçin, Türkiye’de de uygulanan Pfizer-Biontech aşısının mRNA aşısı olduğunu, bu ve benzeri aşıların DNA’yı değiştirmediğini, çünkü aşının (mRNA) hücrenin çekirdeğine girmediğini ve sadece hücreye virüsün proteinini üretmesi mesajını verdiğini ve bu şekilde antikor oluşumuna yol açtığını bildirdi.
– “Tüp bebek tedavisinden önce aşıların tamamlanması uygun olacaktır”
Prof. Dr. Selman Laçin, tüm bunlar değerlendirildiğinde çocuk sahibi olmayı planlayan veya bu amaçla tüp bebek tedavilerinden yararlanmak isteyen çiftlerin tedavilerine başlamadan önce aşılarını tamamlamalarının uygun olacağını vurgulayarak, “Son aşıdan hemen sonra tedaviye başlanmasında da hiçbir sakınca bulunmamaktadır. Sosyal mesafemizi koruyarak, maske ve hijyen kurallarına uyarak günlük yaşantımızı sürdürmemizin yanında aşı olmaktan da kesinlikle kaçınmamalı ve etrafımızdaki insanları da bu konuda bilinçlendirmeye çalışmalı ve aşı olmaları için teşvik etmeliyiz.” ifadelerini kullandı.