“Ayla”, “Müslüm” ve “Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu” adlı filmlere imza atan Mustafa Uslu’nun yapımcılığını üstlendiği “Garip Bülbül, Neşet Ertaş” filminin galası, 2 bin 500 kişilik saz sanatçısının katılımıyla 25 Eylül 2022’de Kırşehir’de gerçekleştirilecek.
Prof. Dr. Erol Parlak’ın can dostu, büyük usta Neşet Ertaş ile röportajı, görüşmeleri ve sadece Ertaş’ın değil, Abdal kültür ve geleneğinin de aktarıldığı “Garip Bülbül, Neşet Ertaş” adlı 2 ciltlik kitabından sinemaya uyarlanan yapımın yönetmenliğini “Vizontele”, “Gora” ve “Aşk Tesadüfleri Sever” filmlerini de çeken Ömer Faruk Sorak yapacak.
Beykoz Kundura Fabrikası’nda düzenlenen basın toplantısında konuşan Mustafa Uslu, Neşet Ertaş’ın yaşamının filme aktarılmasının önemini anlattı.
Uslu, yollarının uzun, yüklerinin ağır olduğunu kaydederek, “Sadece bir sinema filmi değil, belge, ansiklopedi niteliğinde bir film olacak. Türkülerin ve sözlerinin doğru okunduğu, söylendiği bir sinema eseri olacak inşallah.” dedi.
Bir oyuncuya bozlak söyletme ve çaldırmanın dünyanın en zor şeyi olduğuna dikkati çeken Uslu, şöyle devam etti:
“Biz de Abdal kültürünü temsilen, Neşet Ertaş’ın köylüsü, aynı zamanda da Abdal kardeşimiz Bektaş Dolu ve Ramazan Bağgül ile yola çıkmaya karar verdik. Onlar, çocukluğundan beri Neşet Ertaş’ı kendilerine usta bilmiş. Yaşam şekillerine, Neşet Ertaş gibi dikkat etmişler. Onun gibi mütevazı olmaya, türküleri, bozlakları onun gibi söylemeye çalışmışlar. Ustaya hayatları boyunca hiç saygısızlık yapmamış çocuklar bunlar.”
– “Kimsenin kalbini kırmadan bir film yapmayı arzuluyoruz”
Uslu, eserinin sinemaya uyarlanmasını kabul ederek, her anlamda filme destek veren Prof. Dr. Parlak’a teşekkür etti.
Zeki Müren ve Türkan Şoray’ın, 1966 yapımı “Mühür Gözlüm” filminin hikayesiyle yapımda yer alacağını ifade eden Uslu, “Zor bir proje. Çünkü projede sadece Neşet Ertaş yok. Anadolu’nun Abdal kültürünü anlatan ozanları var. Çekiç Ali, Hacı Taşan, Muharrem Ertaş, Sadık Doğanay ve Aşık Mahzuni Şerif var. Mahzuni’yi torunu Yiğit Mahzuni oynayacak. O da bizim için gurur verici bir şey.” ifadelerini kullandı.
Sanatçı Ertaş’ın ailesiyle filme ilişkin görüşmeye çalıştıklarını kaydeden Uslu, şunları aktardı:
“Fakat ailenin böyle tekliflere kapalı olduğunu gördüğümüzden, daha önceden çıkmış, Neşet Usta’nın kendisinin de katkıda bulunduğu eseri sinemaya uyarlamaya karar verdik. Ben ne ilkim ne de sonum, bir kitabın sinemaya uyarlanmasında. Yüzlerce, binlerce örneği var. İnşallah alnımızın akıyla, kimsenin kalbini kırmadan, ‘Rızasız bahçenin gülü derilmez.’ diyen mütevazı insanın filmini yaparken, herkesin rızasını, gönlünü alarak, gönülden gönüle dokunacak bir film yapmayı arzuluyoruz. Anadolu’nun ozanlarını, Anadolu’daki yoklukları anlatacağız. İnsanların aslında isyanlarını türkülerle dile getirdiğini göreceğiz. Her türkünün bir anlamı olduğunu ve bir acıya yazıldığını göreceğiz birlikte.”
Mustafa Uslu, çekimlerin 2022’nin ocak ayında başlayacağını, gala gösteriminin ise Ertaş’ın vefatının 10. yılı olan 25 Eylül 2022’de Kırşehir Şehir Stadyumu’nda yapılacağını söyledi.
Galaya dünyanın her yerinden 2 bin 500 bağlama ustasının davet edileceğini anlatan Uslu, Erol Parlak yönetiminde, usta sanatçının 3 eserini hep birlikte yorumlayarak rekor denemesi yapacaklarını bildirdi.
Uslu, Kovid-19 dolayısıyla insanların çocuklarını okula bile göndermediği bir dönemde, büyük bir film projesine başladığına dikkati çekerek, “Biz eğer işimizi çok düzgün, özenli ve severek yaparsak, önce kendimiz seversek, Türk halkının, buna layık olduğu değeri vereceğini düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
– “Bu dönemde sinema filmi yapmak bence delilik. Ben de o deliyim”
Gişe rakamlarının kendisi için tek başına önemli bir parametre olmadığını, sinemaya aşık olduğunu dile getiren Uslu, şöyle devam etti:
“Naim filmi, Ayla’dan daha az gişe yaptı ama bana göre hayatımın en iyi filmi Naim’di. Zordu ve zor bir hikayeydi. Bu dönemde sinema filmi yapmak bence delilik. Ben de o deliyim. Mesleğimi seviyorum. Hayatımda hiçbir işi para için yapmadım. Para için yapsaydım, Ayla ve Müslüm’den sonra film yapmazdım. Kapatırdım dükkanı.”
Yapımcı Uslu, 6 yıldır üzerinde çalıştığı filmin tahmini bütçesinin 20-21 milyon lira olacağının altını çizerek, “Prof. Erol Parlak Hoca eğer benim yanımda olmasaydı, yapamayabilirdim. Çünkü çok riskli bir proje bu. Her şeyi çok doğru yapmalısınız.” ifadelerine yer verdi.
Uslu, filmde Anadolu’nun güzel gönüllü, yüce yürekli abdallarını anlatmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.
– “Ertaş türkülerinin her biri, filmimizin mihenk taşı”
Yönetmen Ömer Faruk Sorak da Neşet Ertaş’ın yaşamının sinemaya aktarılmasını çok değerli olduğunu söyledi.
Projede yer almanın heyecan verici olduğunu kaydeden Sorak, “Türkülerin içinde, acıyla söylenmiş o kadar anlamlı söz var ki, o sözlerin her biri, bizim filmimizin aslında belli mihenk taşları. Neşet Ertaş, yolculuğuna nerede başlamış ve nereye ulaşmış, (türküler) o kadar iyi anlatıyor ki. Her yaşadığı şeyle ilgili içinden bir şeyler dökülmüş ve onları türküye dönüştürmüş.” diye konuştu.
Elinden gelenin en iyisini yapacağının altını çizen Sorak, filmin yapısı gereği, stüdyo ve plato yerine gerçek mekanlarda çekimler yapmayı tercih edeceklerine vurguladı.
Abdallık geleneğinin genç temsilcilerinden, aynı zamanda filmde Ertaş’ı canlandıracak olan Bektaş Dolu, filmde yer almanın kendisi için gurur ve şeref olduğunu ifade etti.
Dolu, “Benim ilham kaynağım, aşkım, sevgim hep onun gönlünde oldu. İdolüm, bir bütün olarak örnek aldığım insan o oldu.” ifadelerine yer verdi.
Genç sanatçı Ramazan Bağgül de Ertaş’ın vefatının ardından kaleme aldığı bir şiiri okudu.
Neşet Ertaş ustayla dünyaya gelmeden tanıştığını ifade eden Bağgül, şunları kaydetti:
“Çünkü bizim oralarda her evde kendisinin sesi, sazı yankılanır. Yani anne karnından başlıyoruz diyelim. Öyle hissederek dünyaya geliyoruz. Sonra zaten dünyaya gelip de müzikle alakalı bir yeteneğiniz olduğunda direkt onu bulabiliyorsunuz. Zaten müzik evinizin içinde sürekli. Yaş ilerledikçe, o aşk sizde filizleniyor, kurtulamıyorsunuz. Saz merakınız, hevesiniz, engel olamadığınız bir şekilde sizi sazla buluşturuyor.”
Yiğit Mahzuni ise dedesinin hayranı olduğunu dile getirerek, “Benim dedem olmasına rağmen, o kadar büyük bir ideolojinin temsilcisiydi ki, sadece dünyaya değil kendi ailesine de bir fikir öncüsüydü. Dolayısıyla benim için her zaman bir semboldü Mahzuni Şerif. Bu o kadar kıymetli bir proje ki, biri Leyla ile uğraşıp aşkı bize tanımlamış, biri dünyayla uğraşıp, Hakkı tanımlamış. İkisinin ebedi ve ezeli dostluğu ve öğretileri, her birimiz için çok kıymetli. Bunun bana nasip olması gerçekten çok güzel ve özel.” değerlendirmesinde bulundu.
– Filmde Ertaş’ı 2 ozan oynayacak
Senaryosunu Fulya Özcan ve Mert Dikmen’in kaleme aldığı yapımın orijinal müziklerini Yıldıray Gürgen hazırlayacak.
Filmde Ertaş’ı, Abdal geleneğini sürdüren 2 ozan canlandıracak. Bektaş Dolu, usta sanatçının gençlik dönemini, Ramazan Bağgül ise sanatçının Almanya’dan Türkiye’ye kadar olan dönemini oynayacak.