G7 ülkelerinin liderleri üç günlük zirveyi, yoksul ülkeleri koronavirüse karşı aşılama sözü, büyük şirketlere vergilerden adil paylarını ödetme sözü ve teknoloji ve para konuları ile iklim değişikliğiyle mücadele planı da dahil olmak üzere çeşitli girişimlerle noktalandı.
G7 (Group of Seven) ülkeleri, yedi ülkenin arasında uluslararası bir birliktir. Grup Almanya, ABD, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya ve Kanada olmak üzere yedi ülkeden oluşmakta olup Avrupa Birliği de G7 içinde temsil edilmektedir. Üye ülkeler net küresel zenginliğin %64’ünü (263 trilyon $) elinde bulundurmaktadır. Pazar gün gerçekleşen toplantı, dünyanın en büyük demokrasilerinin ve en büyük ekonomilerinin Covid-19 salgını başladığından beri ilk defa bir araya gelmesi açısından önemli görülüyor.
İngiltere’nin güneybatısındaki Cornwall kentinde pazar günü yapılan toplantının sonunda yayınlanan ortak bildiride, G7 ülkelerinin liderleri -Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve ABD- salgının yol açtığı karışıklıklar ve eski ABD Başkanı Donald Trump’ın öngörülemezliği sonrasında uluslararası işbirliğinin geri döndüğünü göstermeye çalıştı.
Toplantı sonrası basın toplantısı yapan ABD Başkanı Biden, Biden, Batı demokrasilerinin otokratik hükümetlerle yarış halinde olduğunu ifade ederek, “Biz bir yarış halindeyiz, sadece Çin ile değil… Dünyanın dört bir yanındaki otokratlarla, otokratik hükümetlerle, hızla değişen 21. yüzyılda demokrasilerinin onlarla rekabet edip edemeyeceği konusunda bir yarış” dedi.Çin Devlet Başkanı Şi Jinping ile bir çatışma arayışında olmadığını söyleyen Biden, “G7’nin ihlallerini belirlediği Çin’in insan hakları konusunda daha sorumlu davranması gerek” dedi. Biden, G7 liderlerine ABD’nin üstüne düşeni yapacağını aktardığını söyleyerek “Masaya geri döndük. Amerika geri döndü” diye konuştu.
Çin’in Londra Büyükelçiliği’nden bir sözcü, G7 Zirvesi’nin son gününde sert açıklamalar yaptı. Çinli yetkili, dünyayı ilgilendiren kararların “küçük bir grup tarafından alındığı” zamanların geride kaldığını belirterek “Dünyayı ilgilendiren meseleler tüm ülkelerin dahil olduğu görüşmelerde ele alınmalı” ifadelerini kullandı.
Biden’ın otokratik hükümetler hakkındaki açıklamaları, Çin ve Rusya için bir gözdağı olarak düşünülmektedir. Bu sözlerle özellikle Çin’in Uygur Türklerine yönelik asimilasyon ve soykırımları hedef alınmıştır. Keza Almanya Başbakanı Angela Merkel, zirvenin kapanış bildirgesinde Çin’deki insan hakları ihlâllerinin de gündeme geleceğini açıklamıştı. Ayrıca Biden’ın üzerinde sıklıkla ve ısrarla durduğu “Amerika geri döndü” ifadesi, yaptığı ilk uluslararası konuşma olan Münih Güvenlik Konferansı ile başlamıştı. Biden’ın her yerde üzerine basa basa söylediği “geri dönüşün” ilk unsuru, selefi Başkan Donald Trump’ın izlediği ABD’nin içe kapanma politikasının tersine başta Avrupa olmak üzere, ABD’nin geleneksel müttefikleriyle yakın işbirliğine yeniden başlaması olarak düşünülmektedir. NATO’ya ağırlık vererek Avrupa Birliği ile çalışmalarını ve ilişkilerini iyileştirmesi bu bloğu sağlam tutarak, Rusya ve Çin’e karşı mevzi kazanmaya çalıştığı söylenebilmektedir. Ayrıca bu zirve ile birlikte Çin’in dünyada artan nüfuzuna karşı bir denge kurmak amacıyla yeni bir küresel altyapı inşası oluşturulmak istenmiştir. Kurulması planlanan bu yeni inisiyatif, Çin’in Bir Kuşak Bir Yol projesine alternatif olma amacı güdüyor.
Toplantının bir diğer önemli olayı ABD Başkanı Biden ile İngiltere Başbakanı Boris Johnson’un ilk defa yüz yüze gelmesi oldu. İngiltere hükümeti ile ABD ilişkilerin teyit edildiği bir toplantı olduğu da görülüyor.
Gelişmekte olan ülkelere aşı yardımı ve iklim değişikliği konularının da masaya yatırıldığı toplantı büyük önem arz ediyor. G7 dışındaki ülkeler olan Hindistan, Güney Kore, Güney Afrika ve Avustralya ile yapılması planlanan toplantılar ise etkisi gün geçtikçe artan Çin’e karşı önem arz edecek.
Kaynak: 21YYTE/Büşra Aksu