Özel Haber Yayın Dizisi – 2
FATMA ELİF BEYHAN – 15.12.2022 – HİBYA – Sırp Sead Halilagic Dost. Türk seyircisi onu ilk kez 1997 yılında transfer olduğu İstanbulspor’da tanıdı. Uzun saçları, güçlü fiziğiyle tüm futbol severlerin ilgisini ve dikkatini çekti.
İstanbulspor’daki başarılı oyunu, onu 1999 yılında Beşiktaş’a götürdü. 2002 yılına kadar ”Kara Kartal” için ter döken Halilagic’in Türkiye’deki son durağı ise Adanaspor oldu.
Futbolcu ve teknik direktör kimliğinin yanında sanata da yoğun ilgi duyan, şiir kitapları yayımlanan, resim ve müzikle uğraşan, ”Odbrojavanje” adlı filmi yöneterek sinemayla ilgilenen Halilagic Dost’un diğer bir tutkusu da fotoğrafçılık oldu.
Sık sık Türkiye’ye gelen Sead Halilagic Dost, futbolu, yaşanmışlıkları, sanatı ve uğraşlarını HİBYA’ya anlattı.
Halilagic, ”seri” şeklinde okuyucularımıza sunacağımız röportajın ikinci bölümünde Türkiye’de ilk olarak Galatasaray tarafından denendiğini ama olmadığını, bunun nedenlerini söyledi.
Türkiye’ye gelmeden öncesinde Sırbistan’ın Voyvodina Novi Sad takımda oynadığını aktaran Halilagic Dost, bu takımda forma giyerken ambargodan kaynaklı Avrupa maçlarının yasaklandığını, o yüzden de diğer ülkelerde fazla tanımadığından bahsetti.
Halilagic Dost, Galatasaray için denemeye gelme sürecini şöyle anlattı:
”Ligimizde kapalı kalmıştık. Ben de kendimi gösterebilmek için denenmeye geldim. Kendimiz gidiyorduk böyle, ‘ben bir futbolcuyum dener misiniz beni? Beğenirsiniz alırsınız, bir şans verir misiniz? Böylelikle Galatasaray’a geldim. 95 yılının Kasım ayında bir buçuk ay civarı kaldım. Sanki transfer olacaktı ama olmadı. Gerçek sebebi ne bilmiyorum. Galatasaray dışında birkaç kulübe daha gittim deneme için ama olmadı. En son kulüpsüz kaldığımda, şöyle bir şey oldu. Son şansımı deneyeyim dedim, İstanbulspor takımında Saffet Susic hocamız geldi. Ona gidip yine aynı şekilde sorduğumda bu sefer Saffet hocamız beğendi, kaldım, orada antrenmanlar yapmaya başladım, ama transfer gerçekleşmedi.”
Sebeplerinin ilki olarak Sırbistan’da bonservisinin ödenmesi gerektiğini aktaran Halilagic, ikinci neden olarak da, o dönem takımların 3 yabancı hakkının olduğunu, kendisine de Türk vatandaşlığı çıkmadığı için ve İstanbulspor’da da stoper pozisyonunda başka yabancı oyuncu olduğu için Sırbistan’a dönüp beklemesinin söylendiğini dile getirdi.
Halilagic Dost, 6 ay sonra gelmesi için aradındığını, 1997 yılında İstanbulspor’da futbol oynamaya başladığına işaret ederek, ”İstanbulspor’da 2, 2.5 sene civarında oynadım. Güzel bir performans gösterince herkes istemeye başladı tabii. Galatasaray yine gündeme geldi. İlk dönem almadılar diye biraz kızmıştım, gitmek istiyordum ama özel şartlarla gitmek istiyordum. Onların önerdiği şartları beğenmedim ve İstanbulspor’da devam ettim.” bilgisini verdi.
İstanbulspor’da o dönemde takımın kalitesinin biraz düştüğünü anlatan Halilagic, şöyle devam etti:
”Eski oyuncular Oğuz, Aykut, Sergen, Nesim, Emre Aşık çok iyi bir takımımız vardı. Onların yerine vasat bir takıma dönmüştük. Benim de bonservisim baya pahalı olunca başka bir yerde göndermek istediler. En sonunda Beşiktaş oldu. Beşiktaş’a, o sezonun 9. haftasında transfer gerçekleştirildi, yani ilk o transfer döneminde değil. işte bu 2.5 – 3 sene içinde bu olaylar oldu futbol kariyerimde.”
”Herkes en parlak dönemimin İstanbulspor’da olduğunu söylüyor, aslında en parlak dönemim Beşiktaş’taydı” diyen Halilagic, ”Neden İstanbulspor deniyordu? Kimse benim böyle bir performans göstereceğimi beklemiyordu ve denenmeye gittiğimi herkes biliyordu. Yani denenmeye giden bir futbolcuyu 4-5 kulüp almıyorsa, demek ki kalitesi yok diye düşünüyorlardı. Yoksa ben Beşiktaş’ta da çok iyi oynadım.” şeklinde konuştu.
Halilagic, bunları şimdi gülerek anlattığını, ama aslında kendisi için 1996 senesinin çok zor geçtiğini ve olumsuz bir dönem yaşadığını belirterek, şunları kaydetti:
”Bir süre sonra kendimden gurur duymaya başladım. O zaman bu şekle dönmüş, durum değişmiş herkes peşimde. İstanbulspor’da bir sürü güzel anılarım var aslında, ama benim için en önemli olanı da ilk çıktığım Galatasaray maçını 2-1 kazandık. O benim için hafif intikam gibi bir şey olmuştu. Sonra Galatasaray’a karşı bir sürü maç kaybettik, ama o ilk maç bana hatıra kaldı. Çok ilginç bir maçtı. Yağmur falan yağmıştı o zaman, Beşiktaş’ın İnönü Stadı’ydı. İstanbulspor’da böyle farklı anlar var. Benim için Türkiye’nin efsanevi futbolcularının arasında bulunmak ve onlarla beraber oynamak bir zevkti.”