Halk TV yazarı Fikret Bila, iktidarın şatafatlı yaşam tarzı ve kontrolsüz kamu harcamalarının neden olduğu enflasyonun faturasının vatandaşa kesildiğini söyledi. Gelir dağılımındaki adaletsizlikler ve yükselen gıda fiyatları ile Türkiye’de düşük ve sabit gelirli halkın yaşam koşullarının giderek zorlaştığını belirtti.
Bila, Türkiye’de vatandaşların en büyük sorununun hayat pahalılığı olduğunu söyledi. Yüksek enflasyon nedeniyle alım gücünün her geçen gün azaldığını belirtti ve açıklanan resmî enflasyon oranları ile halkın hissettiği pahalılık arasında büyük farklar olduğunu aktardı.
TÜİK’in yıllık enflasyonu yüzde 47 olarak açıkladığını, ancak ENAG’a göre bu oranın yüzde 86 olduğunu ifade etti. Asgari ücret ve diğer maaşlara yapılacak zamların yüzde 22-25 aralığında beklendiğini, fakat yüzde 30-35 oranlarının da konuşulduğunu belirtti. Son kararın AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından verileceğini hatırlattı.
Ücretlere yüzde 35 zam yapılsa bile düşük ve sabit gelirlilerin geçinmesinin mümkün olmadığını vurguladı. Gıda ürünlerindeki yıllık fiyat artışlarının geçinmeyi ne kadar zorlaştırdığını örneklerle anlattı. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’nun araştırmasına göre, gıda fiyatlarındaki artışın yıllık yüzde 82’ye ulaştığını aktardı.
Ekmek, un, bulgur, makarna fiyatlarında yüzde 50,8, et ve balıkta yüzde 72,7, süt ve yumurtada yüzde 49,5 oranında artış olduğunu belirtti. Meyve fiyatlarının yüzde 111,3, sebze fiyatlarının ise yüzde 210,2 arttığını ifade etti.
Yoksul kesimin gelirinin büyük bir kısmını gıdaya ayırmak zorunda kaldığını, bu nedenle enflasyonun en çok sabit gelirli ve yoksul vatandaşları etkilediğini söyledi. Asgari ücretin artırılması halinde bile borçlanmadan geçinmenin mümkün olmadığını dile getirdi.
İktidarın enflasyonla mücadele yönteminin vatandaşın alım gücünü düşürmeye yönelmek olduğunu, bunun da geçim sorununu daha da büyüttüğünü belirtti. Enflasyonla mücadelede ilk adımın kamu harcamalarının kısılması olması gerektiğini savundu. İktidar mensuplarının şatafatlı yaşamlarını kamu kaynaklarıyla sürdürdüğünü ve müsrifliğin bedelini vatandaşın ödediğini ifade etti.
