Fidan: HTŞ, El Kaide gibi radikallerden uzaklaşmak için büyük adımlar atıyor

featured

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Şam’ı ele geçirip 61 yıllık Baas Partisi iktidarına son veren cihatçı HTŞ’nin yönetimini devraldığı Suriye’ye ilişkin değerlendirmeler yaptı.

Katar merkezli Al Jazeera televizyonuna konuşan Fidan, “Suriye’yi yönetecek gücün Türkiye’yle olduğunu söylemek doğru olmaz mı?” sorusuna, “Biz asla böyle bir şey istemeyiz. Bölgemizde yaşananlardan hepimizin büyük dersler çıkardığına inanıyorum” diyerek, tahakküm kültürünün bölgeyi mahvettiğini söyledi.

“Dolayısıyla ne Türk tahakkümü, ne Fars tahakkümü, ne de Arap tahakkümü olmalı. Hep birlikte işbirliğini esas almalıyız” diyen Fidan, Suriye halkının yanında olunması gerektiğini ve bunun tahakküm gibi görülmemesi gerektiğini vurguladı.

ABD başkanı seçilen Donald Trump’ın Suriye’deki iktidar değişikliğinde Türkiye’nin rolüne ilişkin iddialarına yönelik “Bu ele geçirme olarak tanımlanamaz. Suriye’de yaşanan hadiseyi bu şekilde tanımlamak ciddi bir hata olur. Suriye halkı açısından bu bir ele geçirme değil. Yaşanan şey, Suriye halkının iradesinin yönetimi ele alması, orada kontrolü ele almış olmasıdır” ifadesini kullanan Fidan’In açıklamalarından satır başları şöyle:

YPG, KENDİNİ IŞİD’LE MÜCADELE EDEN GRUP OLARAK GÖSTERMEYE ÇALIŞIYOR: PKK terör örgütünün Suriye’deki uzantısı YPG Türkiye için önemli bir tehdit oluşturuyor. YPG işgal ettiği yerlerdeki varlığını ve hakimiyetini sürdürmeye çalışıyor.

YPG kendisini Batı’ya DEAŞ’la mücadelede eden bir grup olarak göstermeye çalışıyor. Bu, onların gerçek kimliğini doğru yansıtan bir tanımlama değil. Zira onlar orada esasen bir terör örgütü olarak bulunuyorlar. DEAŞ ile mücadele, tek başına bir iyilik göstergesi olamaz. Zira orada farklı devletler ve farklı gruplar da oldu, farklı nedenlerde bunların her biri DEAŞ ile mücadele etti. YPG, esas itibarıyla PKK’nın uzantısıdır. (YPG/PKK) Saflarını Türkiye, İran, Irak ve Avrupa ülkelerinde gelen uluslararası yabancı terörist savaşçılarla doldurmuş bir örgüttür.

BÖLGEDEKİ DENGELER BOZULSUN İSTEMİYORUZ: Ama Batılı dostlarımız, YPG’nin esasen PKK’nın uzantısı olduğu gerçeğini ne yazık ki görmezden geliyorlar. Bölgedeki dengeler bozulsun istemiyoruz. Ancak ulusal çıkarlarımızı gözetmek ve korumak zorundayız. ABD ile bu konudaki görüşmelerimiz sürüyor.

TÜRKİYE’NİN MÜDAHALESİNE GEREK KALMAYACAK: (Türkiye’nin Suriye’de askeri operasyon yapacağı iddialarına ilişkin) Şam’da yeni yönetim dönemi başladı. Bu konu öncelikle yeni yönetimin meselesi. Ve bunun çözülmesi durumunda Türkiye’nin müdahalesine gerek kalmayacak.

HERKES ASLİ YERLERİNDE YAŞAMALI: (“Türkiye açısından bakıldığında, Suriye’de bir özerk Kürt bölgesi veya Kürt oluşumu söz konusu olabilir mi? Yoksa Türkiye bu bir tehdit olarak mı algılar?” sorusu üzerine) Benim Suriye halkı adına konuşmam doğru olmaz. Sorduğunuz husus, Suriye halkının bileceği bir iştir. Bu onların vereceği bir karar. Ama ben hem bir temenni, hem Türkiye’nin politikası olarak şunu söyleyebilirim. Suriye’de Kürt, Arap, Türkmen, herkesin, tüm sivillerin asli yerlerinde yaşamalarını istiyoruz.

Hiç kimse rahatsız edilmemeli, şehirlerini, köylerini terk etmek zorunda bırakılmamalı. Başka yere göçe zorlanmış olanlar, tekrar memleketlerine dönebilmeli. Sözün özü, başta siviller olmak üzere Kürtler de asli memleketlerinde yaşamalı.

MÜLTECİLERİN DÖNMEYİ ARZULAMASI MEMNUNİYETLE KARŞILANIR: Avrupa Birliği’nin (AB) eninde sonunda Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldıracağını düşünüyorum. (AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in Ankara’daki temasları) Aldığımız mesaj şu: Şam yönetimi doğru adımlar atarsa, sanırım yaptırımları kaldırmaya hazırlar. Yaptırımlar, kalkınma ve göçmenlerin geri dönüşünün aynı anda olamayacağının farkındalar.

Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin, gönüllü, güvenli bir şekilde geri dönmesini umuyoruz. Dönmeyi arzulamaları tabii ki memnuniyetle karşılanır.

HTŞ, EL KAİDE GİBİ UNSURLARDAN UZAKLAŞIYOR: (Şam’daki yeni yetkililerle doğrudan temasınız var mı? Onlar ve HTŞ hakkındaki düşünceniz nedir? Sayın Dışişleri Bakanı, HTŞ sizce geçmişle bağlantılarını kesti mi?” sorusuna) 13 yıl Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı yaptım. İdlib coğrafi olarak Türkiye’nin yakınında. Doğal olarak teröristleri ve terör bağlantılı faaliyetleri yakından takip ediyoruz. HTŞ’nin El Kaide, DEAŞ ve benzeri radikal unsurlardan uzaklaşmak için büyük adımlar attığını düşünüyorum.

MUHALİFLERİN SALDIRISI: Türkiye, Suriye’deki muhaliflerin büyük bir saldırıya başlayacağından haberdar değildi.

Malumunuz, uzun zamandır özellikle HTŞ’nin böyle bir niyeti olduğundan haberdardık. Ancak bizim tutumumuz ve temel kaygımız temelde iki meseleye odaklanmış durumdaydı: Suriye’deki daha büyük istikrarsızlık neticesinde daha büyük göç akını yaşanması ve terör risklerinin artması. Rejimin, özellikle son iki-üç yıldır iyece zayıfladığını biliyorduk. Muhalif güçlerin kuzeyden yapacakları ani bir askeri harekatın bir şekilde başarılı olacağının farkındaydık.

Ancak İranlıların ve Rusların ağır silahlar kullanıp kullanmayacaklarının tabii ki garantisi yoktu. Özellikle de sivilleri hiçbir ayrım gözetmeksizin bombalamaya başlayabilirler, bu da muhaliflerin kontrolündeki yerlerde büyük bir terör, panik ve şok yaratabilirdi. Bunun garantisi yoktu. Ancak son hadisede Şam’a doğru harekete geçmelerinin ardından, bize düşen durumu kontrol altında tutmak ve işin salimen sonuçlanmasını sağlamaktı. Bu nedenle diplomatik adımların ve çabaların özellikle önemli olduğunu düşündük.

TAHAKKÜM İZLENİMİ İSTEMİYORUZ: Türkiye nüfuzunu Suriye’ye halkına daha fazla yardım ve işbirliği için kullanmak istiyor. Özellikle bölge ülkelerinde Türkiye’nin Suriye’de herhangi bir tahakküm peşinde olduğu tarzında bir izlenim doğmasını istemiyoruz. Biz Suriye’de, diğer kardeş ülkeler ve uluslararası aktörle ile birlikte çalışmak istiyoruz. Bölgedeki bazı ülkelerin geçmişte yaptıkları hatayı tekrarlamak istemiyoruz. Tahakküme kalkışmak, her şeyden önce Suriye halkına karşı saygısızlık olur. İkinci olarak da hiçbir ülke Suriye’nin sorunlarını tek başına çözemez. Bu nedenle hep birlikte çalışmamız gerekiyor.

YENİ YÖNİTEMDEN BEKLENTİLER: Yeni yönetimi başta DEAŞ ve PKK olmak üzere terör gruplarıyla işbirliği içinde görmek istemiyoruz. Komşu ülkelere herhangi bir tehdit oluşturmalarını istemiyoruz. Azınlıklara, Hristiyanlara, Alevilere, Ezidilere, Türkmenlere, Kürtlere kötü davranmalarını istemiyoruz. Kapsayıcı bir hükümet kurmalarını, ülkenin toprak bütünlüğünü, siyasi birliği ve egemenliği sağlamalarını istiyoruz. Bunlar herkesin üzerinde mutabık kaldığı ilkeler. Bence bu ilkeler üzerinde mutabık olan tüm tarafların, Şam hükümetine bu ilkeler doğrultusundaki beklentilerini iletmesi lazım.

(ANADOLU AJANSI)

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!