Kırk yıllık bir gecikmeyle de olsa Diyanet İşleri Başkanlığı, Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından ‘Kendi Dilinden FETÖ – Örgütlü Bir Din İstismarı’ başlığı altında, Fetullah Gülen’in 40 yıldır İslam’a yaptığı kötülüklerle ilgili çalışmayı tamamlayarak yayınladı.
Raporda FETÖ’yle İlgili tespitler!
–FETÖ’nün yayın organı Sızıntı dergisi sadece bir derginin değil bir hareketin ve bir metodun adıdır.
–Bu hareket sadece devlete değil inançlara düşüncelere değerlere de sızma hareketidir. FETÖ;
-Birden fazla anlama gelen ifadeler kullanarak karmakarışık bir teolojinin ortaya çıkmasını sağlamış.
-Kendini kast ettiği halde üçüncü şahıslar üzerinden konuşmuş.
-Kibrini tevazu gibi göstermiş.
-Gösteriyi anlamın önüne koymuştur.
Eyvallah… Tespitler doğrudur.
Allah’la ve Kur’an’la aldatmış!
Raporda FETÖ hareketinin İslam ve Kuran’ı istismar hareketi olduğu da aşağıdaki tespitlerle ortaya konulmuştur.
-Menfaati söz konusu olduğunda bütün yöntemleri ustaca kullanmış.
-.Bir taraftan peygamberi ayağına getirirken meleklerle görüştüğünü söylemiş.
-Haktan kendisine nida geldiğini söylemekten kaçınmamış.
-Kuran’ın ayetlerini de kendine yontmaktan geri durmuyor.
-Bir ayeti bağlamından kopararak herhangi bir ilke gözetmeden kendi örgütüne yükseltmek ve yüceltmek için kullanmış.
-Her insanın dublesi var peygamberin de dublesi var vallahi o kişi şu an aranızda demekten çekinmemiş!
İşin özeti FETÖ sadece Allah ile değil Kuran’la da aldatmış. Müslümanlar Allah ve Kur’an üzerinden yıllarca istismar edilirken Diyanet dahil herkes seyretmiş.
Samimi itiraf
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun raporundan önce aklını yitirmemiş olan her mümin bu raporda yazılı olan hususları biliyordu.
Bu raporu önemli kılan raporu açıklayan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in itirafıdır. O şöyle diyor: “FETÖ elebaşını daha önceden neden ifşa etmediğimiz sorgulanmak istenmektedir, sorgulanmalıdır. Bu konuda maalesef geç kaldık.’’
Görmez, sözlerinin devamında ise gecikenin yalnız kendileri olmadığına vurgu yapmaktadır.
El hak burası da doğrudur.
Ancak:
Diyanet yetkililerine basit birkaç soru!
Aklını ve inancını tatile çıkarmış bir Fetöcü akademisyen, “Mahşer günü yaradanın sorgusuz sualsiz cennete koyacağı tek cemaat Gülen cemaatidir” diyor. Ondan önce bu iddiada bulunan başkaları da olmuştur. Diyanet, onca olan bitenden sonra bu tür saçmalıklar konusunda kamuoyunu hala neden aydınlatmaz?
-FETÖ yıllardır her adımına, hareketine ya da örgütlenmesine İslam Dinini alet ettiğine göre FETÖ herkesten çok diyanetin sorunu değil midir?
-Fetullah Gülen, Vatikan’ı ziyaret ettiğinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sessizliğe gömülmesinin nedeni neydi?
-”Dinler arası diyalog” adı altında emperyalizmin enstrümanı haline getirilmiş bir İslam anlayışının alabildiğine propagandası yapılırken Diyanet olanı biteni görmezlikten gelmesi nasıl bir görev anlayışıdır?
FETÖ ve birçok örgüt yüce İslam Dini’ni siyasete, ticarete ve çıkara alet ederken Diyanet ne yapar?
Güncel istismarlardan birkaç örnek!
Referandum sürecinde caminin içinde vücuduyla “Evet” yazanlar, “Evet”lerin galip geleceği konusunda Hadis olduğunu iddia eden adamlar oldu.
Diyanetten ses-seda çıkmadı.
Bir adam çıktı bir faniye “sana dokunmak ibadettir” dedi.
Diyanet ölüm sessizliğine büründü.
Bir diğeri daha da ileri giderek bir fanide ‘bütün Tanrısal vasıfların toplandığını’ söyledi.
Diyanet tepkisiz kaldı.
Bir Strateji dergisinde “One Minute” dendi, Afrika’daki yüzyıllık kuru kuyular ağzına kadar suyla doldu” diye yazdı.
Sıradan bir yağcı vatandaş “onu gösteren televizyonları yere koymak caiz değildir” diye fetva verdi.
Bütün bunlara karşın Diyanet sessizliğini korudu.
Demem o ki, 15 Temmuz gibi hain FETÖ girişimi sonrası bu örgütün Allah’ı ve Kur’an’ı nasıl istismar ettiğini ortaya koyarak Diyanet görevini yapmış sayılmaz.