Gazeteci Fatih Altaylı, bugünkü yazısında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sert eleştirilerde bulundu.
Altaylı, kendi sitesinde kaleme aldığı ‘Saksıyı koysanız o yüzde 48’i alırdı’ başlıklı yazıda “Kemal Kılıçdaroğlu, 13. Seçim mağlubiyetine de, topluma ve muhalif seçmene “Başarı” diye yutturmaya çalışıyor. Yanında da “Yalaka” ordusu “Evet başarılıyız, Kemal Bey’i kutluyoruz” diyor. Hayır kardeşim, başarılı falan değilsiniz” ifadelerini kullandı.
“Bakın çok açık yazacağım, kusura bakmayın. Oraya ismini anmak istemediğim ama çalışkanlığı ve Merzifonlusu ünlü bir canlıyı bağlasa idiniz, o da zaten ikinci turda en az yüzde 48 alırdı. Saksıyı aday gösterseydiniz, yüzde 48 alırdı. Siz de benim kadar biliyorsunuz ki, yüzde 48 size verilmedi. O yüzde 48 siz gelin diye verilmedi. O yüzde 48, AK Parti zihniyeti gitsin diye verildi” diyen Altaylı, “Siz iyi birisiniz Kemal Bey, biliyorum. Ama çevrenizde toplananların sizi daha fazla kötü duruma düşürmesine izin vermeyin. Yüzde 48 ile kalmaya çalışan değil, yüzde 48’e rağmen şerefiyle bırakan olun” dedi.
Altaylı’nın yazısından ilgili bölüm şöyle:
“Türkiye açısından en önemli seçim dediğiniz seçimi kaybettiyseniz başarılı olduğunuzu iddia edemezsiniz.
İki kişinin katıldığı seçimde, üstelik de ülke bu haldeyken ikinci olduysanız başarılı falan değilsiniz.
Oylar çalındı, diyemezsiniz…
Çaldırmasaydınız!
Göçmenler oy kullandı diyemezsiniz.
Kullandırmasaydınız!
Göçmen seçmenleri bilmiyorduk diyemezsiniz.
O kadar uyarıldınız, bilseydiniz!
Başarısızsınız!
Hem Genel Başkan hem de parti yönetimi olarak başarısızsınız!
“Yüzde 48 oy aldık” söyleminin arkasına sığınamazsınız.
Bakın çok açık yazacağım, kusura bakmayın.
Oraya ismini anmak istemediğim ama çalışkanlığı ve Merzifonlusu ünlü bir canlıyı bağlasa idiniz, o da zaten ikinci turda en az yüzde 48 alırdı.
Saksıyı aday gösterseydiniz, yüzde 48 alırdı.
Siz de benim kadar biliyorsunuz ki, yüzde 48 size verilmedi.
O yüzde 48 siz gelin diye verilmedi.
O yüzde 48, Ak Parti zihniyeti gitsin diye verildi.
O yüzde 48 Erdoğan’ın ülkeyi yönetme tarzına karşı verildi.
İkinci turda Erdoğan’ın karşısında kim olsaydı zaten en az yüzde 48 alacaktı.
Sizin buna katmanız gereken bir yüzde 2,01 vardı, onu katamadınız…
Çünkü siz doğru aday değildiniz, yönetiminiz ise zaten çalışkan değildi.
Kazanamayacağınızı, size yıllar öncesinden söyledik.
İşin acısı siz de bunu biliyordunuz.
Aday olmanızdan önce, konuştuğumuz tüm belediye başkanlarınız, tüm milletvekilleriniz, “Kemal Bey adaylığı hak ediyor ama kazanması çok zor. Keşke aday olmasa” diyor sonra ekrana çıkıp “Adayımız Kemal Kılıçdaroğlu” diye bağırıyordu.
Siz ise başta Tuncay Özkan olmak üzere yakın çevrenizdeki birkaç kişinin ve hemşeriniz, yakınınız birkaç gazetecinin, medya patronunun dolmuşu ile aday oldunuz.
Altılı Masa Türkiye açısından iyi bir fikirdi belki, uzlaşmayı, demokrasiyi temsil ediyordu bizim için.
Ama belli ki, bizim inandığımız ortak değerler için değil, siz o masayı adaylığınızı dayatmak için kurdunuz. Ya da sonra buna dönüştünüz, dönüştürüldünüz.
Çünkü biliyordunuz ki, o masa olmasa İYİ Partinin çıkarması muhtemel bir aday, ilk turda sizi geçip 2. tura kalırdı.
İmamoğlu’nun veya Yavaş’ın veya Akşener’in de katılacağı bir yarışta 2. tura bile kalamazdınız.
Şimdi anlıyoruz ki, o masayı Erdoğan’ın yenmek için değil, kendi adaylığınız pekiştirmek için kurmuşsunuz.
Kendi küçük hedefinize ulaştınız ama yetmedi Kemal Bey.
Ve emin olun, berbat bir çevreniz, berbat bir takımınız var.
Önce sizi aday olmanız için doldurdular.
Aday olduktan sonra Cumhurbaşkanı seçilince de genel başkanlığı sürdürmeniz gerektiği konusunda doldurdular. Kazansa idiniz söz parlamenter sisteme geçmemeniz için dolduracaklardı. Hiç şüphem yok.
Ve siz onlara uydunuz Kemal Bey.
Sevgili Kemal Kılıçdaroğlu.
Genel Başkan olduğunuz dönemi hatırlayın.
Deniz Baykal’ın mecburi istifasından sonra CHP genel başkan ararken, adınızı ilk söyleyenlerden biriydim.
Israrla.
Çünkü yerel seçimlerde iyi bir rüzgar estirmiş, ekip çalışması yapabilen biri olduğunuzu göstermiştiniz.
Ve katıldığınız ilk Teke Tek’de siz de bunu söylemiştiniz.
Bugün de “Artık yeter” diyorum.
Siz iyi birisiniz Kemal Bey, biliyorum.
Ama çevrenizde toplananların sizi daha fazla kötü duruma düşürmesine izin vermeyin.
Yüzde 48 ile kalmaya çalışan değil, yüzde 48’e rağmen şerefiyle bırakan olun.” (KAYNAK)