Gözümüzün önünde yaşandı her şey…
Gözümüzün önünde yaşanmaya devam ediyor.
***
Hatırlayalım…
Kürt açılımı dediler, tutmadı
Demokratik açılım dediler, olmadı.
En son çözüm süreci adında karar kıldılar.
Millet yıllarca adalet için mahkeme günü beklerken, Habur’da seyyar mahkeme kurup terörist karşıladılar.
Pişman değilim diyen teröristleri pişmanlar diye serbest bıraktılar.
***
Demokrasi dediler…
Şehit ailelerini susturup, Apo’nun heykelini dikmeye kalkanları konuşturdular.
Tsk’yı sanık, teröristleri tanık yapıp, Ülkeye işgal kuvvetleri gelmiş gibi ‘’TC’’ yazılarını, ‘’Ne Mutlu Türk’üm Diyene’’ tabelalarını söktüler.
Sayın öcalan demeyi ve pkk bayrağı açmayı suç olmaktan çıkarmakla övündüler.
Türk bayrağı sallamayı provokatörlük saydılar.
Genelkurmay başkanını terörist ilan edip, terörist başına demokrasiye yaptığı katkılardan dolayı minnet duydular.
***
Açılımı savunmak demokratlıktı, özgürlükçülüktü; eleştirmek ise faşistlik, kandan beslenmek, iki cihanda da lekeli olmaktı.
Medyaya ve internete görülmedik sansür ve baskı uygulandı, İlle de barış, ille de barış diyerek açılım karşıtları susturulmaya çalışıldı.
Şehitlerimiz diyene analar ağlamasın dediler
Devletimiz diyene insan hakları diye yüklendiler.
Kürt’sen Kürt’tün, Laz’san Laz’dın, Çerkez’sen Çerkez’din, Arap’san Arap’tın.
Ama Türk’üm diyorsan ırkçıydın, ayrımcıydın.
***
Çoğu aydın; Bu kepazeliklere, faşistlikle suçlanmamak için sustu, Ergenekon ile intisaplaştırılmamak için görmezlikten geldi, ağzımızın tadı bozulmasın diye yüzünü çevirdi, ‘’bu vatanı biz mi kurtarıcaz azizim’’ diyerek sesini çıkarmadı.
Alt kimlik üst kimlik tartışmaları 793 kahramanımızın bu topraklar Türk toprağı kalsın diye toprağın altına girmesiyle sona erdi.
***
Unutmadık…
Ergenekon, açılım, balyoz, fetö gibi meselelerle uçurumun eşiğinden döndük.
Bugün yine iktidarın yanlış politikaları yüzünden çok tehlikeli bir sorunla karşı karşıyayız.
Geçici sığınmacılar ve kaçaklar…
İktidar ülkenin beka meselesi haline getirdiği bu sorunda da kendinden bekleneni yapıyor, Türk devletini ve milletini büyük bir bela ile baş başa bırakıyor.
***
Türk Milleti; tabiri caizse, her bir memesini bir başka grubun paylaştığı, sütü, artık kanı ile karışıp emilen sağmal ineğin durumundan farksız vaziyette.
Onlarca milyar doları kendisine sorulmadan sığınmacılar için harcanıyor.
Dolmuşta, vapurda, metroda röntgenleniyor.
Doktorları yurtdışına göçerken, yurtdışından gelen kaçkınların yığılmasıyla muayene randevusu bulamıyor.
30 kişilik sınıfta 20 kişi Türkçe bilmediği için evlatları iyi eğitim alamıyor.
Tecavüz ediliyor, öldürülüyor…
Hakkının savunulması bir tarafa hakkını savunanlar bile susturuluyor.
***
Dünyanın her ülkesinde; vergileri çarçur edilen, yaşam alanları istila edilen, evlatları röntgenlenen, öldürülen, sokaklarda rahatça gezemeyen, hastanelerde muayene sırası gelmeyen ve de susturulmaya çalışılanlar, o ülkenin mağdur edilmiş insanlarıdır.
Haklarını savunmak demokratik haktır.
Bu en temel hak ülkemizde faşistlik olarak yaftalanmaya çalışılıyor.
Boşuna uğraşmayın…
Türk milletinin derdiyle dertlenen insanları ırkçı, faşist, diyerek itibarsızlaştıramazsınız.
Türk milletinin gözünde Irkçı ve faşist kelimelerinin itibarını yükseltirsiniz…
***
Anadoludaki Türk hakimiyetini hâlâ içine sindiremeyenler, son 20 yılda ülkenin en kritik meselelerinde bilerek veya bilmeyerek yanlış tercihlerde bulunanlar, vaziyet aldıkları her yanlış seçenekle Türk Milletline ağır bedeller ödetenler, iktidar tarafından beslenenler veya Avrupa tarafından fonlananlar bilsinler ki:
Geçici sığınmacılar ve kaçaklar ülkenin beka meselesidir ve bu arif millet bunun farkındadır.