Sizlere bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Öncelikle kitabı okumamı sağlayan Şevket Talha Apuhan Abime çok teşekkür ediyorum. Ve kitapla buluşmamı sağlayan Himalaya Yayınlarına da ayriyeten teşekkür ediyorum. Kitabı yazan kaleme, hocam Recep Şükrü Apuhan’a da sonsuz teşekkür ediyorum. Allah bu yolda sizin ve bizlerin yardımcısı olsun. Bir öğretmen olarak her ne kadar atanamamış bir öğretmen olsam da bu kitabı eğitime gönül vermiş herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum.
Mesleki eğitimimiz sırasında formasyon dediğimiz eğitimi hepimiz alıyoruz. Fakat uygulaması dersler kadar kolay olmuyor maalesef. Çünkü hayat o kadar kolay değil. Hele ki insanoğluna bir bilginin aktarılması, bilgiye giden yolun gösterilmesi, onu anlamak, ona güvenmek, ona inanmak hiç de kolay değildir.
“Öğrenciler birer çiçektir.” Bu sözü hepimiz duymuşuzdur. Fakat sözün özünü anlamadığımız kesindir. Evet, birer çiçektir öğrencilerimiz; fakat hepsi farklı bir çiçektir. Onun için onların dilinden iyi anlamamız gerekir. Bunun için de biz öğretmenlere büyük görevler düşmektedir.
“Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana” (Ataol Behramoğlu)
Alanımızda oldukça donanımlı olmamız gerekir. Alanımızı öğrencilere aktarırken de bizleri yetiştiren öğretmenlerimizin yolundan gitmemeliyiz. Yanlış anlaşılmasın, öğretmenlerimize çok şey borçluyuz. Başta kendi öğretmenlerimin ve diğer öğretmenlerin ellerinden öpüyorum. Ama onların da hak vereceğine eminim. Zaman eskisi gibi değil. Günümüz teknoloji devri. Şimdiki çocukların hepsi de teknolojiden fazlasın sıra faydalanmayı biliyorlar. Onun için bu çağa ayak uydurmalıyız. Cezalar, disiplin yöntemleri bu öğrencilere herhangi bir anlam ifade etmiyor. Hele ki şiddet hiç uygun bir davranış değil. Sizlere böyle söylüyorum ama demesi çok kolay gerçekten. Öyle anlar geliyor ki dayanamıyor insan. Ama dayanmalıyız.
2005’ten bu yana değişen eğitim sistemimiz tamamen öğrenciye yöneliktir. Öğretmenler anlatır, öğrenciler dinler ve yazar modelinden tamamen farklı bir modeldir yeni eğitim sistemimiz. Bu modelde de öğretmenlere daha büyük görevler düşmektedir. Öğretmenler yönlendirici, bilgiyi keşfetmeye yönelik araştırma ve inceleme çalışmalarını bizzat öğrencilerden bekleyen bir gözetmen konumundadır. Ödevler, performanslar bile itinayla seçilerek öğrencilere verilmelidir. Bunun için de öğretmenlerin öğrencileri iyi tanıması gerekir. Öğrencilerin okul dışındaki hayatıyla okul içi hayatını bir bütün haline getirmeli ve bunu öğrencilere şevkle yaptırmalıdır. Onun için öğretmenler “sen dili” yerine “ben dilini” kullanmalıdır. Yeri geldiğinde bir arkadaş, bir anne, bir baba olmalıdır. Asla öğretmen olduğunu unutmamalıdır. Öğrencileriyle öyle bir duvar örmelidir ki ne çok uzak ne çok yakın. Saygı boyutunu her zaman korumalıdır. Sevgisini hiçbir zaman eksik etmemelidir.
Tabii bunları gerçekleştirecek öğretmenlerin mesleğini çok sevmesi lazım. Öğretmenlik zor meslektir. Haklısınız her mesleğin zor yanları vardır elbet. Fakat öğretmenlik bambaşkadır. Hayata bir insan kazanmak için öğretmenin öyle etkili, farklı olması gerekir ki öğrenci öğretmenini örnek tip olarak algılasın ve hayatına yön versin. Kitaptan aldığım şu cümleler beni çok etkiledi:
“Etkili öğretmen, öğrencisinin hayatında bir fark yaratabilen öğretmendir. Bu fark onun önemli değişimlerin öncüsü olabileceğine dair yüksek inancından, öğrencilerinin geleceğine ilişkin soylu sorumluluk duygusundan, öğrenmeyi, öğretmeyi, öğrencilerini tutku ile sevmesinden ve örnek hayatından doğar. Farklı olmayanlar fark yaratamazlar.
Öğretmenin coşkusu eğitimin kalbidir.”
Bu mesleği sevmeyenler öğretmenlik yapmasınlar, lütfen. Bu mesleğe gönül vermiş nice gönüller var. Aşkla, sevgiyle öğrencilerine bakan yürekler var. Bu topraklarda, Ay Yıldızın altında nice fidanı yetiştirme umuduyla bekleyen öğretmenler var. Maddiyatla ölçülemeyecek kadar mukaddes bir görevdir bu. Ve öğretmenlerin haklarını yiyenler, sizler de bu yüce gönüllü öğretmenlerimizin haklarını yemekten vazgeçin. Benim öğretmenimin işi okulda bitmiyor…
Saygılar…