Azerbaycan’ın Kelbecer kenti işgal edildiğinde BMGK aldığı 822 nolu kararla “Ermenistan ordusundan işgale son verilmesini” istemişti. Ermenistan işgale son vermek bir yana aynen devam etti. Bunun üzerine BMGK 853 nolu kararı aldı. Ermenistan BM kararını duymazlıktan gelerek istila ve işgaline devam etti. Bunun üzerine BMGK üçüncü olarak 874 Nolu kararı aldı. BM’nin hiçbir kararını dinlemeyen Ermenistan son olarak Zengilan’ı işgal etti. BMGK aldığı 884 Nolu kararla Ermenistan güçlerinin işgal altındaki tüm topraklardan kayıtsız şartsız çekilmesi ve daha önce alınan kararların hayata geçirilmesini Ermenistan’dan istedi.
Ermenistan ne BMGK dinliyor ne de işgal altındaki topraklardan çekilme emaresi gösteriyordu. Aksine her fırsattan yararlanarak işgal altında tuttuğu Azerbaycan topraklarından saldırılarına devam ediyordu. Eş başkanlığını ABD/Rusya/Fransa’nın yaptığı MİNSK Grubu’nun tutumu da başlı başına bir faciaydı. Her Ermeni saldırısı sonrası MİNSK Grubu devreye girerek sorunun ateşkesle ve görüşmeler yoluyla çözülmesi gerektiğine vurgu yapıyordu. Böylece Azerbaycan’ın eli/kolu tutuluyor Ermenistan saldırı ve işgallerine devam etmesi sağlanmış oluyordu.
Dahası Ermenistan’ın Soros kafalı, emperyalist destekli, Türk takıntılı Cumhurbaşkanı Paşinyan, Azerbaycan Cumhurbaşkanına işgal ettikleri Azerbaycan topraklarından çekilmeyeceklerini yüzüne söylemişti. Öyle ki Rus analist Wiladimir Jahin onun için “bir sabah duyabiliriz ki Paşinyan Ağrı Dağı’nı almaya kalkmış” diye yazmıştı. 2019 yılında Ermenistan Savunma Bakanı David Tonayan “Barış için toprak” formülünü reddederken “yeni topraklar için yeni savaşlara hazırlıklı” olacaklarından söz ediyordu.
Yeni toprak için yeni savaş hazırlığından söz eden Ermeni yöneticileri otuz senelik işgali sona erdirmedikleri gibi bir de Azerbaycan’ın Tovuz bölgesine saldırdılar. Ardından da diğer saldırılar geldi ve nihayet Azerbaycan ordusu harekete geçti.
Azerbaycan’ın Tovuz ili, iki ülke arasındaki Karabağ cephe hattının yaklaşık 200 km kuzeydeydi. Tovuz, Azerbaycan ve Türkiye’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği ulaştırma ve enerji hatlarının güzergâhında bulunduğu için stratejik önemi vardı. Bu bölge aynı zamanda Azerbaycan’ın Gürcistan üzerinden Türkiye ve Avrupa’ya bağlantı noktası. Bakü-Tiflis-Kars demiryolu ve Türkiye’ye doğalgaz sağlayan TANAP boru hattıyla Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının geçtiği bir bölgenin seçilmesi rastlantı değildi. Saldırının amacı Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ulaşım/enerji/TANAP Boru Hattı’nın kopartılmasıydı.
Bu saldırı Azerbaycan ile Ermenistan arasında zaten olmayan ilişkileri iyice koparmıştır. Azerbaycan topraklarının yüzde yirmisini işgal etmiş, bir buçuk milyona yakın Azerbaycan Türkünü göçmen durumuna sokmuş, Hocalı katliamını gerçekleştirmiş olan Ermenistan saldırılarına aralıksız devam etti. Azerbaycan’ın yöneticileri ne BMGK ne MİNSK Grubu ne de Rusya’nın oyalama telkinlerinden bir sonuç alınamayacağını anlamıştı. İş başa düşmüştü. Ermenistan’ın son saldırısı üzerine Türkiye’nin de yardımıyla, topraklarından düşmanı çıkarmak, düşman saldırılarından halkını korumak ve göçmen halkının evlerine dönmesini sağlamak için Azerbaycan ordusu harekete geçti.
Ermenistan sırtını dayadığı Rusya, Fransa, ABD, diaspora ve PKK içindeki tecrübeli Ermeni militanlarla Azerbaycan’a diz çöktüreceğini sanıyordu. İşgal ettikleri bir yana savaş yoluyla Azerbaycan’dan daha fazla toprak koparabileceklerini düşünüyordu. Azerbaycan ordusu harekete geçtiğinde yanıldığını çok kısa sürede anladı.
Azerbaycan ordusu işgal altındaki topraklarını kurtarmaya başlayınca başta Minsk gurubu, BMGK, Fransa vb. olmak üzere ateşkesten söz etmeye başladılar. Ancak ok bir kez yaydan çıkmıştır. Azerbaycan topraklarındaki işgal ortadan kaldırmadan silahlar susmayacaktır. Azerbaycan ordusunun önünde tutunamayan Ermenistan kentlere füze atmaya ve sivillerle savaşmaya başlamıştır. Azerbaycan, topraklarını düşmandan temizlemenin bedelini ödemeye hazırdır. Toprağı için bedel ödemeyi göze alan halk millet haline gelir. Allah (C.C) Azerbaycan Türklerinin yardımcısı olsun!