Gelişmeler erken bir seçimi her geçen gün daha belirgin hale getiriyor. Zorlama bir düşünceyle “blok oluştu” iddiası peşinen iflas ederken, savrulmaların belirlediği bir siyasi tablo ile yüz yüzeyiz.
İhtimal bir seçimde ancak yüzde 1-2 lik değişiklikler olabileceği, ana tablonun değişmeyeceği düşüncesi ağır basarken belirsizlik üzerine endişeler kuvvetle dillendirilmeye başlandı.
*
Sıkıntılı bir dönem yaşanıyor.
Siyaset sıkıştı.
Çoğu zaman, bu sıkışmaların patlamalar husule getirdiği, eksen travmaları yaşattığı gerçeğinden hareket edersek, köklü değişimlere gebe oluşumlar kuvvetle ihtimaldir.
Seçim sonrası gelişmeler baş döndürücü bir hızla seyrederken, gelinen sosyo-psikolojik zemin toplumda bir öncelik karmaşası oluşturmuş durumda. Bu hal, imkânsız denen girişimler için cesaret verici olacaktır.
*
Görünen odur ki; merkezinde HDP’nin olduğu biri açık, biri dolaylı iki ayrı işbirliği önümüzdeki günlerin konusu olmaya adaydır.
*
HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile birkaç gün önce yaptıkları görüşme oldukça manidar! Görüşme sonrası verilen sıcak mesajların yanında, HDP’lilerin, “HDP ile CHP arasında çözüm sürecini de aşan ve çok kapsamlı işbirliklerini de içeren ortaklıklar” önerisi yaptıkları kulis bilgisi önemlidir.
Bilindiği üzere CHP üst yönetiminin HDP ile görüş ve düşünceleri birbiri ile yakındır. Hatta çoğu konuda örtüşmektedir. En temel konu “çözüm süreci” meselesinde ortak hareket etme niyetindedirler.
Her ikisinin oy yüzdeleri bir araya getirildiğinde yüzde 39’luk bir oran oldukça iştah kabartıcıdır. Eğer ki CHP bir taban problemi yaşamayacağı tespitine ulaşırsa gözünü kırpmadan bu ittifakı gerçekleştirecektir. HDP ise zaten hazır görünmektedir.
Seçim stratejilerini de yine “Tayyip karşıtlığı” yanında, “sözde barış süreci” maskelemesi üzerine kolaylıkla yerleştireceklerinin hesabını yapacaklardır.
*
Bu açık ihtimal, diğer dolaylı işbirliği ihtimalini zorlayacak önemdedir. Buda iktidar ile İmralı arasında gerçekleşecek gizli mutabakatın ürünü olacaktır. AKP’nin her ne olursa olsun iktidarı kaybetmek istemeyeceği, aksi takdirde kaybedilenin sadece iktidar olmayacağı aşikardır.
Seçim öncesi ve sonrasında Erdoğan’la, AKP kadrolarının HDP-Demirtaş’ı sonuna kadar hedef alıp, her türlü hakareti çekinmeden sergilerken, İmralı canisine hiç dokunmamaları son derece dikkat çekicidir. Y. Akdoğan’ın yakın zamanda “Öcalan bunları sopayla kovalar” derken, cani başını ayrı bir yere konumlandırması yine çok önemlidir.
AKP’nin seçim barajını düşürmek için hazırlık yaptığı biliniyor. Bu düzenlemenin rahatlatacağı zeminde İmralı’daki caniye, “senin istediklerini ancak biz verebiliriz” pazarlığının yapılması şaşırtıcı olmayacaktır. Buradan alınacak yüzde 4-5’lik bir aktarım hem Demirtaş faktörünü törpüleyecek, hem AKP yeniden iktidar olmanın hesabını yapabilecektir.
*
Türk Milleti uyanık olmalıdır.
Bu her iki kumpasta bedelleri çok ağır olacak gelişmelerin önünü açacaktır. Geri dönülemez tahribatlar yaşanacaktır.
Milli vicdanın billurlaşacağı kulvar, mutlak ve mutlak belirleyici güçle donatılmalıdır.
Güç merkezinin tecellisini tesis edecek siyasi kabiliyet hayata geçirilmelidir.