Erkek İnekler

  •  İleri demokrasi ye geçen Türkiye!

Artık ünümüz tüm dünyayı sarmış tek tip gazete, tek tip görsel medya, tek tip patron, tek tip yazar-çizer, tek tip memur. O kadar ilerlemişiz ki gün geçmiyor ki dünyanın herhangi bir ülkesinde bu konuda yazı-makale çıkmasın. 

  • Morg!

Sene 1977 idi. İleri demokrasiye yeni yeni geçmeye başlayan Vatanımın sokaklarında Ülkücülerin kurşunlandığı ve bizlerin “Morg” önlerinde bekleştiği günlerdi. Fatiha nöbetinde bekleşiyorduk. Şehidimizi alıp yürüyüş kolu ile götürmek istemiştik ki “yürümek yasak” dediler. Sene 2012 İleri demokrasiye geçtik bu sefer askere gönderdiğimiz evlatlarımızın naaşını morg önlerinde kucaklıyoruz Fatihalarımızla. Morg önlerinde Şehit cenazelerini beklemek yine yasak.
Morglara her gün şehitlerimizi gelmesini engellemeyenler, şehitlerimize sahip çıkıp bekleyenlere hakaret ediyor. Birde üstüne üstlük bebek katilleri ile aynı kefeye konulma garabeti alabildiğince serbest.

  • Etrafına etkin olan Türkiye!

Ağrı dağının ötesinden biri bağırıyor, “biz Karabağ’ı aldık, sonraki nesilde Ağrıyı alsın” yetmiyor. Bakıyor ortalık rahat hem tazminat, hem 6 tane şehrimizi istiyor.

  • Vicdanları ayakta olan Türkiye!

Gazze’de öldürülen 120 kişi için sarsıla sarsıla ağlama nöbetleri geçirirken Irakta milyonlarca ölüm, yüz binlerce tecavüzün sorumlusu işgal askerlerine “sağ-salim evlerine dönmeleri için” başarı duası ediyoruz.

  • En büyük Türkiye!

Telafer’de ABD helikopterleri Türkmen kardeşlerimizi bombalayıp katliamın başladığı gün, sorumluluk sahibi yönetici büyüklerimizle milli maça gidip “en büyük Türkiye başka büyük yok!” diye bangır bangır bağırıyoruz.

  • Van Minüt

İran’la “hem dini hem tarihi bağlarımız“ vardı. Şah ile Yavuz’un satranç kapışmasını bile sıradan bir rivayet diye düşünmeye başlamıştık.  Tam bu sırada moderatörün yavşamasına kızıp van minüt postası koyunca, iran da bize güvenip helaliniz var Müslüman adam böyle olur diyecekken fırsat olmadı. İran’la savaş ilan edecek hale gelişimize şaşıramadık bile. Çünkü füze-kalkan sistemini cuk dedik koyduk ülkemize. Hem İsrail’e meydan okuduk hem de ticaretimiz yüzde kırk artmış, şimdilerde ise Aselsan’ın yarısından fazlasını onlara sattığımızı konuşuyoruz.

  • Komşularla sıfır problem!

Yemen’den Libya’ya Mısır’dan Suriye’ye sarmaş dolaş can ciğerdik. Kan davalı olmaya hızlı trenden daha hızlı koşuyoruz.

  • Kırmızı Çizgimiz!

Devlet Büyüğü, görmüş-geçirmiş adamdı yalan söyleyecek değildi ya Barzani’ye postal yalayıcısı derken hem haddini bildiriyor hem de hattımızı çiziyordu. Hani “Dansöz gibi kıvırtan” denilen Barzani-Talabani, terör örgütü ile bizim adımıza görüşme yaptıklarını kasıla kasıla anlatırken artık kırmızı halıda karşılıyoruz.

  • Değerlerine sahip Türkiye!

New York Tımes Mimar Sinan’ın sadece Türkiye’nin değil dünyanın ilk yıldız mimarı olduğunu söylerken, tur rehberlerimiz sayesinde Mimar Sinan’ı İtalyan heykeltıraş Michelangelo ile karşılaştırıyoruz. Yabancı yazar “Türkler Mimar Sinan’a haksızlık ediyor” diye dert yanıyor.

  • Erklerin Ayrılığı!

Özel yetkili mahkemeler MİT’in ifadesini alma derdinde, hükümet erkeksen benim karşıma çık efeliğinde,  medyanın bile kafası karışık, neyi tutacaklar, neye kızacaklar bir türlü karar veremedi. Cumhurbaşkanlığı görev süresini bile bir türlü öğrenemiyoruz.

  • Dokunanı Yakar!

Tutuklu eski Genel Kurmay Başkanı’nın “7 yıl boyunca eğer silahlı terör örgütü kurduğumu devlet fark etmemişse, bu devletin kapatılması lazım" sözüne muhatap bir Akil Adam bulamıyoruz.

  • Ahlaki değerlerine sahip!

Ar damarı çatlamış sapkınların kanal kanal gezip, tüm iğrençliklerini arsızca anlatmalarına, “cesurca çekinmeden konuştu” diyerek çanak tutuyoruz.

  • Büyüyen Türkiye!

İşsizlik oranlarının büyümesini umursamayıp, ekonomik büyümeden bahsederken cebimize para koyuyorlarmışçasına sınırsız haz ve keyif duyuyoruz.

  • Dindarlaşan Türkiye!

 “…dini yaşantının hiç bu kadar yoğun olduğu bir dönem görmedim. Ama yetim hakkının da bu kadar fazla yendiği bir dönem hiç yaşamadım.” derken Diyanet İşleri eski başkanı duyup anlamayalım diye kulağımızın üstüne yatıyoruz.

  • Sosyal Adalet! 

Dolar milyarderlerimiz dokuz kişi iken otuz ikiye çıkarttık diye övünürken kredi kullanarak henüz kazanmadığı parayı harcayan 12.700 bin kişi,  Sosyal Yardımlaşma Kurumunun yardımlarıyla hayatta kalabilen 13 milyon kişiyi umursamıyoruz. Ha orta direk mi, sahi o ne idi!

***

Bu işler böyle olup giderken bizler tozpembe hayaller dünyasının mutlu ve müreffeh insanlarıyken duyduk ki, Tarım Bakanlığının Uruguay’dan Diyarbakır’a getirilen “erkek inekleri” doğum yapınca Ankara ile yazışma başlar. Bakanlık, "Bunlar erkek, doğum yapamaz hemen kesmeniz gerekir" derken doğum yapan ineklerimi yoksa doğan yavrularımı kesilecek tam olarak anlaşılamaz.

Yaşadığımız onca olay, kanıksadığımız onca tezattan sonra “erkek ineklerin” doğurmasına da bakanlığımızın “kesile” demesine de;

Neden şaşırayım ki!

Hatta bakanlık hemen kesile ısrarına, “ama efenim doğurmalarını engelleyemezdik her kürtaj bir Uludere’dir” sözüne de neden şaşırayım ki!


Hiç Şaşırmam!

Şimdi çıksalar deseler bak kardeşim; İneğin erkeği dişisi olmaz. İnek inektir öküzde öküzdür Nerden bileceksin ileri demokrasi ileri gebelik getirir.

Gene de şaşırmam!..

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!