Bölgemiz kan gölü!
Türkiye’nin merkezinde olduğu coğrafya “yenidünyanın” kuruluşuna sahne oluyor.
Bölgesel değişimlerin hız kazandığı dönem kan ile şekillenirken, ülkemiz imkânları alabildiğince kullanılır durumdadır. Nihai hedefin Türk Milleti ve devleti oluşu gerçeği ise, her geçen gün belirginleşmektedir.
Israrla göz ardı edilmek istenen vahim durum ise gelişmelerin, yüzyıllara dayalı “vaat edilmiş topraklardan, mega idealara” kadar projelere zemin oluşturacak, parçalanmış Türk Milleti düşüncesi ile örtüşür oluşudur.
***
Türkiye yapılan operasyonların uç karakolu konumuna taşınırken, gelişmeler gösteriyor ki önce ülkemiz içinde ciddi operasyonlar yapılarak gerekli hazır olma durumu sağlanmıştır.
— Sermaye, medya, düşünce kuruluşları, araştırma ve anket şirketleri tek yönlü olmak mecburiyetine itilmişlerdir.
— Devlet kurumları, sivil toplum kuruluşları, mesleki örgütler yapılandırılma şekilleri itibarı ile tek tip hale getirilmiştir.
— İslamcılık, liberalizm ve solculuk, tavır anlamında ağırlıklı olarak tek düşünce merkezli olarak dizayn edilmiştir.
— Yazarlar, çizerler, aydınlar, artistler, şarkıcılar, türkücüler, sporculardan, aynı ağızdan ilham alanlar, öne çıkarılmış, güç kazandırılmıştır.
Tüm bu dönüşüm aynı etki alanından beslenmiştir.
Diz çökerek güç kazanmak, diz çökerek ayakta kalmak, diz çökerek söz dinletmek kutsanmış, dönemin tek geçerli etkeni olmuştur.
Artık herhangi bir kurum ve katmanın, ne diyeceğini, ne yapacağını dikkate almak ihtiyacı bırakılmamış, çoğulculuk, karşı çıkış, itiraz ediş, bertaraf edilmiştir.
…………………….
— Bugün bölücü terör örgütü ile geleceğin şekillendirilmesini yaşıyor oluşumuz pervasızlığının, izahı burada yatmaktadır.
***
Ne hazindir ki; ülkemizde her alanda “diz çöktüren güç,” bölgesel aktörlerin karşısında “diz çökerek” elde ettikleri güçle, karşı konulamaz olmuştur.
Oyun büyük, operasyon ciddi, durum vahimdir.
Hedef Türk Milletidir!
Çare tektir ve açıktır. Dünden bugüne diz çökmemiş, diz çökmeyecek Türk Milliyetçilerinin inançları kadar güçlü olacağı Türkiye’yi tesis etmektir.
Toplum şuurundaki diz çökmüşlüğün istilasına karşı, “ayağa kalk” nidası ancak bu şekilde hayata geçebilecektir.
Bölgemiz aktörleri olan süper güçler ne kadar etkili ve güçlü olurlarsa olsunlar, “Türk Milletine rağmen yapamazsınız” diyecek şuur güçlü kılınmalıdır.
Tarih bu kutlu duruşun şahitliğini yapmaktadır…
Bu güce ulaşmak hedefinde, “acaba” sorusu bile ihanete hizmet demek olacaktır.
İstikbalde bu iradeye bağlı olarak şekillenecektir!..
