Son zamanlarda Diyanet’e yönelik eleştiriler gündemden hiç düşmedi. Eleştiriler; kimi zaman Başkanına, kimi zaman kurum olarak bizzat Diyanet İşleri Başkanlığına yöneldi.
Bütçeden ayrılan payın yüksekliği zaten yıllardır gündemde… Bazı görevlerini yerine getirmekte ağır davrandığı ya da hiç yerine getirmediği söylentileri çıktı.
Elbette Diyanet İşleri Başkanlığı boş durmuyor bir şeyler yapıyordur! Ancak şeffaflık ilkesi anlayışı ülkemizde yerleşmediğinden hangi kurumun ne yaptığını bilmez olduk. TBMM’nin yetkilerinin tıraşlanması ya da iyice işlevsiz duruma getirilmesi işin tuzu biberi oldu. Ve ne yazık ki yine olan bize oluyor…
***
Diyanetin verdiği fetvalar zaman zaman sorun olarak karşımızda durdu.
Başkanları genel anlamda siyasilerle yakın durabilirdi ama iktidarın suyunda/çizgisinde gitmeye mecburmuş gibi tavırlarla yol alması böyle bir kuruma yakışacak davranışlardan değildi.
Diyanet yetkililerinin siyaset arenasında boy göstermeye çalışması hiçbir zaman hoş karşılanmadı.
Zaman zaman hiç de kurumsal kişiliğiyle bağlantılı ve ilgili olmayan konularda görüş bildirmesi ayrı rahatsızlıklara konu oldu.
Arada bir verdiği kararlardan hafif yollu yan kayar gibi oldu. Koronavirüs tehlikesi nedeniyle camilerde toplu namaz ve Cuma namazı kılınmasına geçici de olsa ara verildi. Nitekim bu kararı izleyen ilk Cuma namazı kılınmadı ama daha sonraki Cuma namazları bir camide kılındı.
Çelişkiyi gidermek için dediler ki: “En az bir camide Cuma namazının kılınması İslam’ın gereğidir.”
***
En çok da kurumsal kişiliğiyle bağlantılı ve ilgili olmayan konularda görüş bildirmesi rahatsızlık ve şaşkınlık yaratıyor. Bunlardan birini geçmişte de kalsa hatırlatmak isteriz.
Tarih 2016.
Karar veren: Din İşleri Yüksek Kurulu.
Muhatap: Coca Cola Meşrubat Pazarlama Danışmanlık San. ve Tic. A.Ş.
Konu: Adı anılan firmaya ait LOGO hakkında.
Karar: ?
Karara geçmeden sizlere soralım:
“Coca-Cola ile Diyanet İşleri Başkanlığının ne bağlantısı olabilir ki?”
Malumunuz Coca-Cola bir içeceğe verilen ad. “Acaba bu içeceğin haram olup olmadığı hakkında bir inceleme mi istenmiş?” diye aklınıza gelebilir ama gariptir ki değil.
***
Efendim asıl sorun Coca-Cola yazısının tersten yazılışında gizliymiş!
Ters yazıldığı zaman Arapça “Hz. Muhammed’e (sav) ve Mekke’ye” hakaret içeren bir anlam çıkıyormuş, buna dayanarak Müslümanlara denilmiş ki:
“Bu içeceğin üzerinde KÂFİR ifadesi var, sen hâlâ içiyor musun? Hâlâ alıyor musun?” Bu söylenti bir Koronavirüs gibi çabucak yayılmış ve şirket büyük zarara uğramaya başlamış.
Şirket de bu söylentiye bir son verebilmek için Diyanete başvurup ondan yazılı görüş istemiş!..
***
Aklınız alıyor mu?
Helal haram konusu olsa bir nebze ama değil. Dinle ilgili değil. Arapça yazımla ilgili değil!.. Sadece Arapça yazıma benzetmeyle ilgili!..
Peki neden resmi dili Arapça olan bir devletin Büyükelçiliğine ya da konsolosluğuna başvurmayıp da Diyaneti seçtiler? Yahut dünyada Arapça bilen çok değerli Profesör düzeyinde bilim insanları var. Neden onlar değil de illa ki bizim Diyanet?
***
Sorular çoğaltılabilir. En iyisi biz sonuca bakalım. Şirketin yazısı üzerine Diyanet gerekli incelemeyi başlatmış! Dikkatle yaptığını inceleme sonrasında aldığı karar Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından ilgili şirkete:
“Şirketiniz logosunun tersinden yazılışı dikkatle incelendiği hâlde Arapça yazıyla ilişkilendirilememiştir. Dolayısıyla logonun tersten yazılışı herhangi bir anlam ifade etmemektedir.” şeklinde bildirilmiştir.
Görüyorsunuz değil mi?
Diyanet İşleri Başkanlığımızın ne işlerle uğraştığını!..