Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 2005 yılında Diyarbakır’da yaptığı konuşmada PKK’nin ileri sürdüğü “Kürt Sorunu” iddiasını kabullenmesinden bu tarafa Türkiye günden güne artan bir hızla sözde Kürt Sorunu’nun çözümü ile meşgul edilmeye başlandı. Hükümetin “Çözüm Süreci” dediği ihanet sürecini uygulamaya koymasından sonra ise her gün sözde Kürt Sorunu’nun çözümü ile ilgili tartışmalarla yatıp kalkmaya başladık. Bu konuda yapılan tartışmaların en önemlilerinden biri “Anadilde Eğitim”. İslamcısı, liberali, solcusu velhasıl PKK’ya yandaşlık yapan bir sürü gazeteci, yazar, akademisyen Kürtlere (Tabii bununla birlikte diğer etnik gruplara) anadilde eğitim hakkı verilmesi gerektiğini koro halinde tekrarlayıp duruyorlar. Hepsinin bu konudaki ortak gerekçesi, anadilde eğitimin temel bir insan hakkı olduğu, bu hakkın engellenemeyeceği, Kürt Sorunu’nun çözümü için bu hakkın mutlaka verilmesi gerektiği vs.
Bir insan dürüst ve samimi ise Türkiye’de yaşayan etnik gruplar için talep ettiği anadilde eğitim hakkını, tüm insanlar için, ama özellikle Dış Türkler için de talep etmelidir. Anadilde eğitim diye yaygara koparan zevatın bu konuda nasıl davrandığını yazının sonunda açıklayacağım. Önce, Dış Türklerin anadilde eğitim hakkı ile ilgili gerçekleri inceleyelim.
Dış Türkler’den kastım yabancı ülkelerde yaşayan ve eskiden beri o ülkelerin vatandaşı olan soydaşlarımızdır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup da yabancı ülkelerde yaşayan Türkler konumuzun dışındadır. Onların anadilde eğitimle ilgili sorunlarını başka bir yazıda incelemek gerekir.
Yazımızda Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Kosova, Makedonya, Irak, İran ve Suriye’de yaşayan Türklerin anadilde eğitim hakkını kullanıp kullanamadıklarını ve yaşadıkları sıkıntıları açıklamaya çalışacağız.
A) Yunanistan Türklerinin Anadilde Eğitim Hakkı
1923 yılında Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan Nüfus Mübadelesi Anlaşması gereğince Türkiye’de İstanbul ile Gökçeada ve Bozcaada’da yaşayan Rumlar ve Yunanistan’da Batı Trakya’da yaşayan Türkler mübadele dışında bırakılmıştı. Böylece İstanbul Rumları ile Gökçeada ve Bozcaada’da yaşayan Rumlar Türkiye’de azınlık, Batı Trakya Türkleri ise Yunanistan’da azınlık statüsü kazanmışlardı. Lozan Andlaşması’nın 45. Maddesi ile Türkiye’nin Rum azınlığa tanıdığı haklar (bu kapsamda anadilde eğitim hakkı) Yunanistan’daki Türk azınlığa da tanınmış oldu.
!951 yılında Türkiye ile Yunanistan arasında Kültür Anlaşması imzalandı. Bu anlaşma ile Türkiye’deki Rum azınlık ile Yunanistan’daki Türk azınlığın eğitimi için karşılıklı öğretmen gönderilmesi kabul edildi. Ancak, Yunanistan Türk azınlık okullarında görev yapacak Türk öğretmenler için Yunanca sınavından geçme şartı getirdi.
2000 yılında Türkiye ile Yunanistan arasında yeni bir Kültür Anlaşması imzalandı. Bu anlaşma ile 1951 yılında imzalanan anlaşma yürürlükten kaldırıldı. Yeni anlaşma her iki ülkedeki azınlıkların eğitimi ile ilgili çeşitli hükümler kabul edildi.
Yunanistan’da halen Gümülcine ve İskeçe’de Türkçe eğitim yapan azınlık okulları vardır. Ancak, Yunan Hükümeti, Türk azınlığa karşı diğer konularda olduğu gibi anadilde eğitim konusunda da her türlü zorluğu çıkartmaya devam etmektedir.
B)Bulgaristan Türklerinin Anadilde Eğitim Hakkı
1. Dünya Savaşı’ndan sonra azınlık hakları Milletler Cemiyeti tarafından teminat altına alınmıştı. Bulgaristan, bu çerçevede 1919 yılında Neuilly Barış Andlaşması’nı imzaladı. Bulgaristan, bu anlaşma ile ülkesinde yaşayan azınlıkların anadilde eğitim hakkını kabul ediyordu. Dolayısıyla Türk azınlık da bu haklardan yararlanıyordu. 1925 yılında Türkiye ile Bulgaristan arasında Dostluk Andlaşması imzalandı. Bu anlaşma ile Bulgaristan, ülkesinde yaşayan Türkleri Neuilly Barış Andlaşması’nın azınlıklara tanıdığı haklardan, Türkiye de Ülkesindeki Bulgar azınlığı Lozan Andlaşması’nın azınlıklara tanıdığı haklardan yararlandırmayı kabul ediyordu.
1931-1944 yılları arasında Bulgaristan’da diktatörlük yönetimleri işbaşında idi. Bu dönemde Bulgaristan Türkleri’nin anadilde eğitim hakları kısıtlandı. Türk Okulllarında Türkçe ders saatleri azaltılırken, Bulgarca ders saatleri artırıldı.
1944-1989 yılları arasında Komünist Yönetim işbaşındaydı. Bu dönemde Türk azınlığın anadilde edğitim hakkı üzerindeki baskılar daha da artırılmış, anadilde edğitim daha sonra tamamen kaldırılmıştır. Anadilde eğitim hakkının kaldırılmasından sonra bir süre sadece Türkçe dersinin okutulmasına izin verilirken 1970 yılında bu da yasaklanmıştır. Komünist yönetim zamanında Bulgaristan Türkleri anadilde eğitim hakkını kullanamadıkları gibi zorla isim ve din değiştirme, kabul etmeyenlerin hapse atılması, öldürülmesi, sürgün edilmesi gibi faşizan uygulamalara muhatap olmuşlardır.
1989 yılında Komünist yönetimin yıkılmasıyla birlikte Türkler üzerindeki baskı ve zorlamalar da kalktı. Bulgaristan’da halen Türkçe eğitim yapan okullar mevcut olmamakla birlikte Türklerin yoğun oldukları bölgelerde Türkçe dersleri seçmeli ders olarak okutulmaktadır. Ancak, bu yeterli değildir.
C) Romanya Türklerinin Anadilde Eğitim Hakkı
Romanya, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Berlin Barış Andlaşması ile bağımsızlığını kazandı. Bu andlaşma Romanya’da yaşayan Türklerin haklarını teminat altına alıyordu. İlk başlarda Türkçe eğitim yapan birçok okul mevcut iken 1. Dünya Savaşı’na kadar biri hariç tüm okullar kapatıldı.
1948 yılında yapılan eğitim reformu ile azınlıklara bu arada Türklere de anadilde eğitim veren okullar açılmıştır. Ancak, 1957 yılında anadilde eğitim veren tüm okullar kapatılmıştır. Bu, Komünist Yönetimin son bulduğu 1989 yılına kadar devam etmiştir.
1991 yılında kabul edilen Romanya Anayasası ile azınlıklara anadillerini öğrenmek ve anadilde eğitim görmek hakları tanınmıştır. Bu hak istek halinde ve kanunların belirlediği şartlarda kullanılabilecektir.
Romanya’da halen Atatürk’ün adını taşıyan ilahiyat ve pedagoji koleji dışında Türk okulu yoktur. Devlet okullarında haftada belirli saatlerde Türkçe dersleri verilmektedir. Ancak, bu dersleri okutacak yeterli sayıda öğretmen olmadığı gibi, mevcut öğretmenler devletten maaş alamamakta, gönüllü çalışmak durumunda kalmaktadırlar.
D) Kosova Türklerinin Anadilde Eğitim Hakkı
Eski Yugoslavya, altı cumhuriyetten oluşuyordu. Yugoslavya’nın dağılmasından sonra bu cumhuriyetlerden Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Hersek ve Makedonya 1991 yılında bağımsızlıklarını ilan ettiler. Sırbistan ve Karadağ ise 1992 yılında Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’ni kurdular. 2003 yılında bu devletin adı Sırbistan-Karadağ Cumhuriyeti olarak değişti. 2006 yılında da Karadağ bağımsızlığını ilan etti.
Kosova, bugünkü Sırbistan Devleti’nin özerk bir bölgesini oluşturmaktadır. 1992 tarihli Yugoslavya Federal Cumhuriyeti Anayasası’na göre azınlıkların anadillerinde eğitim hakları vardır. Gene, Sorbistan Anayasası’na göre de azınlıkların anadillerinde eğitim hakları vardır. Ancak, bu hakkın kullanımı birtakım şartlara bağlanmıştır.
Anayasalarda her ne kadar azınlıklara anadilde eğitim hakkı tanınmış olsa da bu hakkın birtakım şartlara bağlanmış olması sebebiyle Kosova Türkleri anadilde eğitim hakkını kullanmakta önemli sıkıntılar yaşamaktadırlar. Bazı lise ve ortaokullarda Türkçe eğitim yapan az sayıda sınıf bulunmaktadır. Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı her yıl 30 öğrenciyi burslu olarak Türkiye’de okutmaktadır.
E) Makedonya Türklerinin Anadilde Eğitim Hakkı
1991 yılında kabul edilen Makedonya Anayasası’na göre azınlıkların bu arada Türklerin anadilde eğitim hakları vardır. 1995-1996 yılı itibarıyla 54 Türk okulunda Türkçe eğitim yapılmaktadır. Türkiye, bu okullara kitap yardımında bulunmaktadır. Makedonya’dan gelen Türk gençlerine Türkiye’de eğitim imkânı sağlanmaktadır. Ancak, Makedonya Türkleri dağınık olarak yaşadıkları ve bulundukları yerlerde yeterli sayıya ulaşamadıkları için anadilde eğitim hakkından tam olarak yararlanamamaktadırlar. Bu yüzden birçok Türk çocuğu Arnavutça ve Makedonca eğitim almak zorunda kalmaktadır.
F) Irak Türklerinin Anadilde Eğitim Hakkı
Irak, 1920 yılında İngiliz mandası olmuştur. Musul’un durumu Lozan Andlaşması’nda çözüme bağlanamamıştır. !926 yılında Türkiye, Irak, İngiltere arasında imzalanan Türk-Irak Sınırı ve İyi Komşuluk İlişkileri Andlaşması’yla Musul’un Irak’a bağlanması kabul edilmiştir.
1920 yılında kabul edilen Geçici Irak Anayasası ile Türkmenlere anadilde eğitim hakkı tanınmıştır. 1925 yılında kabul edilen ilk Anayasada bu hak teyit edilmiştir. Ancak, daha sonra Türklere verilen anadilde eğitim hakkı ortadan kaldırılmıştır.
1970 yılında Irak Devrim Komuta Konseyi Türkçe eğitim yapacak okullar açılmasına karar vermiş, bu çerçevede 48 adet Türkçe eğitim yapan okul açılmıştır. Bu okullar zaman içinde kapatılmıştır.
1990 yılındaki Körfez Savaşı’ndan sonra Irak Türkmen Cephesi’nin çabalarıyla Türkçe eğitim yapılan okullar yeniden açılmıştır.
2003 yılında Saddam rejiminin yıkılmasında sonra kabul edilen anayasada farklı etnik gruplara anadilde eğitim yapma hakkı tanınmakla birlikte Arapça ve Kürtçe resmi dil olarak kabul edilmesine rağmen Türkçe resmi dil olarak tanınmamıştır.
G) Suriye Türklerinin Anadilde Eğitim Hakkı
Suriye’de halen ne kadar Türk yaşadığı bilinmemektedir. Bunun sebebi Türklerin sayısını tespite yarayacak nüfus sayımının yapılmamış olmasıdır. Suriye Türkmen Hareketi sözcülerinin verdikleri bilgilere göre Suriye’de halen 3,5 milyon Türk yaşamaktadır. Baas rejiminin uzun süredir sürdürdüğü asimilasyon sebebi ile Türklerin ancak 1,5 milyonu Türkçe’yi bilmekte ve konuşmakta, geri kalan 2 milyonu ise Türk olduğunu bilmekle birlikte Türkçe’yi konuşamamaktadırlar. Baas rejiminin baskıları ve asimilasyon politikaları sebebiyle Suriye Türkleri anadilde eğitim imkanından yoksun durumdadırlar.
H) İran Türklerinin Anadilde Eğitim Hakkı
İran’da 35-40 milyon civarında Türk yaşamaktadır. Bu sayı İran nüfusunun yarısına yakındır. İran’ın resmi dili Farsça’dır. İran Anayasasına göre Farsça’nın yanında diğer etnik gruplara da kendi anadillerinde eğitim ile gazete ve televizyon yayını hakkı tanındığı halde uygulamada bunun tam tersi yapılmaktadır. İran’da sayıları 100 bin civarında olan Ermeni azınlık kendi anadillerinde eğitim yapabiliyorken, nüfusun neredeyse yarısını oluşturan Türkler fiilen bu haktan mahrumdurlar.
Değerlendirme ve Sonuç
Açıklamaya çalıştığımız üzere Ortadoğu ve Balkan coğrafyasında yaşayan soydaşlarımızın bir kısmının vatandaşı oldukları ülke hukukunda anadilde eğitim hakkı söz konusu iken geri kalan kısmının ise böyle bir hakkı yoktur. Vatandaşı oldukları ülke hukukunda anadilde eğitim hakkı mevcut olmasına rağmen soydaşlarımızın çok büyük bir bölümü bu hakkı kullanmakta büyük zorluklar yaşamaktadırlar. Anadilde eğitim hakkının kullanılması Türkçe’nin bu coğrafyada yaşamaya devam etmesi ve Türk Milleti’nin varlığını sürdürmesi demektir. Bu sebeple konu çok önemlidir. Türkiye Cumhuriyeti, mutlaka, ama mutlaka bu coğrafyada yaşayan Türklerin anadilde eğitim hakkına sahip çıkmalı, soydaşlarımızı tüm imkânları kullanmak suretiyle desteklemelidir.
Türkiye’de mevcut tüm etnik gruplara anadilde eğitim hakkı verilsin diye yırtınan, bu hak verilmiyor diye devletimizi her platformda suçlamaktan geri kalmayan sözde demokrat, liberal, insan hakları savunucuları maalesef aynı çabayı Dış Türkler için göstermemektedirler. Muhteremler (!) söz konusu olan Dış Türkler olunca dut yemiş bülbüle dönmektedirler. Bu vesileyle, kendilerini demokrat, liberal olarak tanıtan bu sözde insan hakları savunucularına bir çağrı yapmak istiyorum:
Türkiye’deki tüm etnik gruplar için ısrarla talep ettiğiniz anadilde eğitim hakkını Ortadoğu-Balkan Coğrafyası’nda yaşayan 10 milyonlarca Türk için de talep ediniz. Bunu yaparsanız dürüst ve samimi olduğunuza, yapmadığınız takdirde ise ikiyüzlü ve sahtekar olduğunuza hükmedeceğiz.
Not: Yrd. Doç. Dr. Süleyman S. Terzioğlu’nun Uluslararası Hukukta Azınlıklar ve Anadilde Eğitim Hakkı isimli kitabından yararlanılarak hazırlanmıştır.