Bu içeriğimizde bir ülkeyi kuran şehri anlatacağız. Bir milletin kurtuluş mücadelesinin merkezi olan, meclisin açılıp savaşın yönetildiği bu şehir, Türkiye Cumhuriyeti’nin de kalbi oldu.
31 Mart Yerel Seçimleri öncesi Ankara’nın tarihine, yapısına, siyasi ve kültürel bagajlarına odaklanacağız. Bakalım 1919’dan günümüze Ankara için bir koca asır nasıl geçmiş.
Bu şehri kimler yönetmiş? Hangi süreçler yaşanmış?
Mustafa Kemal Paşa, tam yedi ay süren kongre ve örgütlenme takvimini nihayet tamamlamıştı. Amasya’da mücadele yemini etmiş, Erzurum’da manda ve himayeyi reddetmiş, Sivas’ta ise bütün direniş örgütlerini birleştirmişti… Ve şimdi… Birleşen tüm bu direnişçilerin tek bir merkezde toplanması gerekiyordu. O merkezin adresi ise Anadolu’nun ortasında, bir kalenin etrafında kurulmuş, balı ve keçisinden başka bir şeyi olmayan, nüfusu 35 bin civarında seyreden küçük bir Osmanlı şehriydi.
Mustafa Kemal Paşa, öyle bir aidiyet hissediyordu ki buraya, Ekim 1938’de, Dolmabahçe Sarayı’ndaki yatağında Kılıç Ali’ye yürekleri burkan şu sözü söylemişti:
30-40 bin insandan ibaret olan Ankara; yeni Cumhuriyet’in başkenti olmasıyla yıllar boyunca Anadolu taşrasından göç üstüne göç aldı. Her yöne doğru sürekli büyüyen şehir; yeni sakinleriyle doldu taştı. Milli Mücadele’de üstlendiği büyük misyon ve yeni devletin merkezi olmasaydı; hiç kuşkusuz günümüzde Ankara sıradan bir Orta Anadolu şehri olmaktan öteye gidemezdi. Ankara’nın yazgısı, yeni devlet ile değişmişti.
Ankara’nın bugün dahi İstanbul’a nispeten trafik sorununun daha az olması ve şehrin daha biçimli ve geniş yollarla kurulmasında bu dönemde alınan mimari desteğinin payı çok büyüktür. Tüm bunlar bozkırın ortasında yapılan çağdaş bir devrimin ilk adımları oldu.
1994 Seçimleri demek Refah Partisi ve Siyasal İslam’ın kesin zaferi demekti. Merkez Sağ ve Merkez Sol partilerin kendi aralarında kavgaya tutuşmasıyla aradan çıkan Refah Partisi; bu seçimde Ankara ve İstanbul büyükşehir belediyelerini kazanmayı başardı. Böylece Ankara, çeyrek asır boyunca bir arada olacağı bir siyasetçi ile de tanışmış oldu. O siyasetçinin adı Melih Gökçek’ti…
Melih Gökçek’in “yüksek yaratıcılık kabiliyetinin” yalnızca dinazorlarla sınırlı olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Gökçek, pek önemli görmüş olmalı ki, şehrin Güney, Kuzey, Doğu ve Batı girişlerine “şehre girildiğini” sembolize eden büyük kapılar yaptırdı.
Türkiye, 2014 yılında yeni bir siyasetçi ile tanıştı. MHP ve ülkücü kökeniyle bilinen Avukat Mansur Yavaş, CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu. Aslında Yavaş’ın siyaset sahnesine çıkışı çok daha eskiye, 90’lı yıllara dayanıyordu.
2019 Yerel Seçimleri’ni Millet İttifakı adayı Mansur Yavaş, Cumhur İttifakı adayı Mehmet Özhaseki’yi geçerek kazanmayı başardı. 1989’dan tam 30 sene sonra Başkent Ankara’yı yeniden kazanan CHP olmuştu.