Av. Alptürk Kaya yazdı:
Son yılların kendini bilmezlikleri arasında, bir de Türk diline saldırmak “peydah oldu”. Türk kimliğine saldırı artık yaygın bir alışkanlık biçimini aldı.
Bugün yine birkaç cılız ses, Türk diline ve Türk ulusunun egemenlik haklarına saldırma cür’eti buluyor. Ulusal bilinç bu girişim karşısında varlığını bir an önce göstermezse, içlerinde en ürkeği bile kendinde bir güç var sanarak saldırılarını geniş boyutlara ulaştıracaktır.
Anlaşılan, geçmişte Türk ulusundan küçük küçük parçalar koparma çabasında olanlar, artık onu büyük lokmalar biçiminde yutmaya çalışıyor. Dil tartışmaları üzerinden, Türk egemenlik hukukuna açıktan saldırmaları bunun son örneği olmuştur.
Türkiye’de yüksek Türk dili egemendir. Egemenlik hukukunu birçok devletler karşısında tarih boyu korumasını bilen ulus, bir avuç işbirlikçinin saldırılarına da son verecek güçtedir. Şimdi yasaların teyidinden çekinmeyenler bunu geçmişin ve geleceğin tarihinden öğreneceklerdir.
Vagon-Li olayı, Türk belleğinde hâlâ sıcak, hâlâ yenidir.
Cumhuriyet’in 10’uncu yıl dönümünün yaklaştığı günlerde, yataklı vagonlar şirketi Vagon-Li’nin Beyoğlu şube müdürü M. Jannone’nin 11 Şubat 1933’te “Türkçe konuşmasına kızarak” şirket çalışanı Naci Bey’i azarlamasını izleyen olayların anısı hâlâ diridir.
Cumhuriyet Gazetesi’nin 24 Şubat 1933 günlü baskısına “Türkçeyi istemiyenin Türkiye’de yeri yoktur!” başlığıyla taşınan olayın ardından,
Fakülte ve yüksekokul öğrencisi yüzlerce Türk gencinin Vagon-Li şirketi önünde toplanarak eylem yapması, “direktörün hakaretine” şirketinin camlarını kırarak ve oraya yaraştıramadıkları Gazi resmini alarak yanıt vermesi,
Türk diline saldıran bir şirket müdürü bile olsa, eyleminin “millî haysiyete bihakkın tecavüz telakki edileceğinin” somut gerçeği olmuştur.
O gün, Türk benliğini korumasını bilen gençlik, sırası geldiğinde Türk egemenlik hukukunu bir kez daha tahakkuk ettirmesini de bilecektir.