Devlet Dize Geldi!

“Bayrağımızı en az sizin kadar seviyoruz. Ama çoluk çocuğumuz var. Evimizi mi taşlattıralım?” Bu söz, Taksim’de Türk Bayrağı gönderden indirilip yerine paçavralar sallandırılınca, tepki olsun diye balkonlarımıza bayrak asmayı teklif ettiğim bir Hanım’ın sözleridir.
Bir Türk anası, çocuğunun örtüsünü cephaneye örtü yapan, cephede Mehmet’inin yanında dimdik duran, Kara atmalar, Şerife Çavuşlar yetiştiren bir Türk anası, kendi ülkesinde evine milletinin istiklalini simgeleyen bayrağı asmaktan korkar hale gelmiş. Ne acı. Nasıl oldu da analarımız, çocuklarını düşündükleri için balkonlarına canlarını verecekleri bayraklarını asmaktan korkar oldular.
Sene 2006. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan’ı, “Bu devlet Türkiye devletidir. Türk devleti değildir. Türklük alt kimliktir. Türk olmaktan gocunmayanlar ‘Ben Türk’üm’ der” buyurdular. Aynı günlerde o başbakanın dış ilişkilerden sorumlu danışmanı ABD yetkililerine “Bu başbakan size çok lazım. Onu süpürmeyin” diye adeta yalvararak hem devletimizi, hem de başbakanı tezyif etti. Yine aynı günlerde TBMM çatısı altında bir Rum milletvekili, ordumuza ve milletimize Dışişleri Bakanımızın nezaretinde hakaretler yağdırıyor; Lagendjik adında bir adam mahkememize müdahale mahiyetinde mahkemenin önünde bütün değerlerimize sövüp saydıktan sonra rahatlıkla ülkesine dönüyordu. Aynı günlerde Sayın Başbakan, “Kürt sorunu vardır, hepimizin sorunudur, birlikte çözeceğiz” diyordu.
Milli ve manevi değerlerimiz hiçe sayılarak 2010 yılına geldiğimizde, bir Büyükşehir Belediye Başkanı, devlete “H…tir” çekiyor, hiçbir soruşturmaya muhatap olmuyordu. O günlerde bir BDP’li vekil, “Bu devlet önümüzde diz çökecek” diyor; bir başka vekil, başka bir şekilde devleti tahdit ediyordu.
“Açılım” adı altında CIA tarafından dayatılan ve milletimize hala ne olduğu anlatılamamış olan “Yıkım Projesi” ile dağdaki eşkıyadan bir kısmı, Habur’dan törenlerle –ki bu törenlere devlet yetkilileri de iştirak etmiştir- yurda geldiler. Pişman olmadıklarını, önderlerinin emriyle geldiklerini iftiharla söylüyor, uydurma mahkemelerde serbest bırakılıyor ve bölge illerinde kahramanlar gibi mitingler yapıp nutuklar irat ediyorlardı. Bu arada devlet, İmralı’da yatan Cani ile pazarlığa oturdu. O, arada sırada tehditler savurarak pazarlıkta elini güçlendirdi. İktidar bu pazarlıkta neler verdi, neler aldı bilmiyoruz. Zira Başbakan, “Pazarlık yaptı diyen şerefsizdir” demiş ve inkar etmişti. Birkaç gün önce şov yaptığı AP toplantısına kadar da inkara devam etti. Orada her zaman yaptığını yaparak kendini nakzetti ve pazarlık yaptıklarını kabul etti.
PKK’nın devlet provası KCK ortaya çıkarıldığı ve mensupları yargı huzuruna çıkarıldığı zaman, terörün siyasi uzantısı kıyamet kopardı. Devlet tehdit edildi. İsyan provaları yapıldı. Polisler yaralandı, şehit oldu.
Hakkâri’de bir polisimiz linç edildi. Diğerleri müdahale edemediler. Müdahale ettikleri takdirde soruşturmaya muhatap olacaklarını biliyorlardı.
Seçim atmosferi ülkeye hakim oldu bu arada. Başbakan yinre kendini nakzederek "Kürt sorunu yoktur" dedi. Sabıkalı –ki terör ve devlete isyan suçlarından sabıkalı- kişiler terör örgütü adına bağımsız aday oldular. YSK Anayasa ve kanunlar çerçevesinde seçilme kabiliyetinden mahrum olduklarını ilan etti. Türkiye’de yer yerinden oynadı. Demokrasi, ileri demokrasi, insan haklar vs. vs. bir sürü sebep ileri sürülerek isyan provaları yapıldı. Kamu binaları yakıldı, kamu araçları tahrip edildi. İnsanlar işyerlerinde yakılmaya kalkışıldı. Bayrağımız gönderden indirilip yerlere atıldı. Atatürk büstüne Cani’nin posteri yüz yapıldı.
Bütün bunlar olurken tek bir kişi bile soruşturmaya muhatap olmadı. Ve devlet dize geldi. YSK, “eksik evrak var, tamamlayın” dedi. Mahkemeler hemen kararlar çıkardı. Birinin 1 yıl 6 aylık cezası 6 aya indirilip ertelendi. YSK, “evraklar tamam, aday olabilirler” dedi. Terör örgütü yandaşları zafer naraları atarak bayram yaptı. Çünkü Bengi Yıldız’ın bir yıl önce söylediği olmuş, devlet dize gelmişti.
Bu kadar tahribatı yapanlar soruşturma geçirmezken soruyorum. Yarın Ankara Caddesi üzerindeki bankanın camına bir taş atsam halim nice olur?
İşte analarımızın bayrak asmaktan korkar hale gelmelerinin sebebi. Evimizi taşlayanlar masum çocuklar, ama taş atanlardan birini tokatlayan canavar! Türkiye’mizin 9 senede geldiği nokta…
Sorumlusu kim?
Vesselam.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!