"Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan;
Hey sıkılmaz ağlamazsan, bari gülmekten utan!"(M. Akif Ersoy)
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçelinin, akıllara durgunluk veren gelişmelerle ilgili konuşmasının, şiirle noktaladığı bir bölümü şöyle;
“Şu çürümüşlüğe bakınız ki, peşmerge başı cumartesi PKK’lılarla, pazar da AKP’lilerle yanak yanağa, diz dize oturmuştur. Bu da yetmezmiş gibi, kürsüye davet edilirken, salon hep bir ağızdan Türkiye seninle gurur duyuyor diyerek sevgi gösterisinde bulunmuştur. Barzani’yi bağrına basanlara merhum vatan şairimiz Mehmet Akif’in şu dizeleriyle cevap vermek istiyorum:”
"Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan;
Hey sıkılmaz ağlamazsan, bari gülmekten utan!"
***
— Okunanın; okuyanın hususiyetleri yönüyle hatırlattıkları vardır!
Vatan şairimiz rahmetli Mehmet Akif Ersoy’un bu dizeleri anlam derinliği olarak zamanımızın dahi ruhuna nüfuz ederken, Türk Milliyetçiliği hareketi Lideri Saygıdeğer Bahçeli’nin sesinden okunuşu, ayrı bir anlam ifade etmektedir.
Okunan şiir okuyana yakıştığı haliyle önem taşır. Okuyan, o şiiri yazdıran uhrevi iklimin her dem savunucusu, yaşayanı, sahibi olduğunda hakkaniyetten söz edilebilir. Şiirdeki dertlerle dertlenen olunduğunda asıl maksat hâsıl olabilecektir.
Bu milli eserlerimiz, farklı niyet ve icraatta bulunarak çürümeye sebep olanların uhdesinde görülürse süratle çıkarılmalıdır. Asli kimliğine büründürecek bünyelerin, sesi, soluğu, nişanesi kılmak temel sorumluluğumuz olarak idrak olunmalıdır.
Bu hal üzere ortaya konan irade çok önemlidir.
Rahmetli Akif’in şiirlerindeki milletimizi ifade eden manevi merkezli çarpıcı mesajların yüceliği iri ve diri, uyanık ve berrak zihinli olmamızı husule getirecek niyet ve vasıfta iken, bazen bu yüceliğin arkasına sığınılarak maskeleme, perdeleme ve uyutma hedefli olarak kullanılmasına da maalesef şahit olmaktayız.
Bu kutlu şiirleri son zamanlarda sık, sık müracaat kapısı görenlerin aynı zamanda tahribat üzerine de oldukça mahir olmaları son derece düşündürücüdür.
Merhum Vatan şairimizin bir ömür boyu uğrunda mücadele ettiği değerleri hiçe sayanların ağızlarında okunan şiirleri, ancak çürümenin perdelenmesi, sürdürülmesi anlamını taşıyabilmektedir.
Sayın Bahçeli; bahse konu durum üzere, bu kutlu eserlere yapılmakta olan zulüm benzeri muameleyi milletimizin farkındalığına imkân yönüyle de, gönlümüzde haklı yerini almaktadır.
Nitekim Rahmetli Ersoy günümüz gelişmelerinde yaşıyor olsaydı, ne için dertleneceği, ne için mücadele edeceği, dizelerini neler için hayata geçireceğini tahmin etmek zor olmasa gerektir.
—Komşumuz Irakta katledilen, tecavüz edilen, parçalanan, milyonlarca Müslüman’ın acısını taşımayanlara ne derdi? Bu zulmün sahibi haçlı güruha başarı duası edenlere karşı neler hissederdi? Bu vahşeti yapan merkezle eş başkanlıkla övünenlere karşı nasıl duygular beslerdi?
—Türk Milletinin yüceliği ve birliği, dirliği üzerine ömrünü verirken, 36 etnik ne idüğü belirsizlerden bahsedilmesine nasıl tepki gösterirdi?
—İcazeti okyanus ötesinde, Batıda arayıp, şahsi ikbal uğruna ülke imkânlarını masaya koyanlara karşı neler hissederdi?
—Dini yaşantının son derece artış gösterdiği gözlendiği iddia edilirken, yetim hakkı yemenin olmadık boyutlara ulaşmasına karşı neler yazardı?
—Ülkemizin toprakları her bölgede, her ülkeden sayılamaz ölçülerde ajanların cirit atar olduğu bir duruma gelmesine ne isyanlar ederdi?
—Çok zor koşullarda ilmek, ilmek dokunan milli servetlerimizin, bir, bir elden çıkarılıp yabancılara satılmasına karşı nasıl mücadele verirdi?
—Şehitlerimizin kemiklerini sızlatan eli kanlı canilere paye verir görüntü ve girişimlere karşı nasıl haykırırdı?
—Bir kimsenin Türk Milliyetçilerine, “eli kanlı katiller” diye hakaretlerinden sonra, itham ettiği bu insanlardan bir şehidin idam öncesi yazılmış mektubundan alıntı yapıp ağlayarak, toplumu yönlendirme çabasına karşı neler ortaya koyardı?
—Bu şiddetle karşı çıkacağı kişilik kırılmalarını taşıyanların kendi şiirlerini malzeme yapmalarına nasıl tepki gösterirdi?
İşte bu hususlar günümüzde yaşadığımız çarpıklıkların şifresini vermekle beraber, değerlerimizin asli sahiplerinin de kimliğini belirler kılmaktadır. Niyetlerin açığa çıkarılmasının yolu da buradadır.
***
—Okunanın; zamanımızın ruhuna nüfuz etmesi yönüyle hatırlattıkları vardır!
Dünyanın yeniden şekillendirildiği, sınırların tekraren çizildiği, toplumların paramparça edilmek istendiği, zulmün tek belirleyici olduğu günümüz gelişmelerinde ülkemiz coğrafyası merkez konumundadır. Bu önemli konum aynı zamanda toplumsal kurguların yoğunluğunu beraberinde getirmektedir. Bu da tek kelime ile çürümek durumunu doğurmuştur.
İlgisizlik, tepkisizlik, teslimiyet, niyet bozulması, bencillik, maddi hırs, haram olana tamah gibi toplumsal hastalıklar bünyemize musallat edilmiş durumdadır.
İşte tüm bu hastalıkların yüzüne vurulan şamar kıymetinde anlam derinliği buradadır!
***
—Okunanın; her dönem benzer bedeller ödendiği gerçeğini hatırlatması yönü ile hatırlattıkları vardır!
Türk Milleti düşmanlarını karşısında gördüğü ve bildiği müddetçe destanlar yazma kudretini göstermiştir. Ne zamanki içten çürütülmeye çalışılmış, kendi değerlerini tüketir hale gelmiş, o zamanlar çöküş sürecine girmiştir.
Bu dizelerin yazıldığı dönem yaşananlara baktığımızda, bugün yaşadıklarımızla aynı kırılma alanları olduğunu görmek zor değildir.
İşte bu yönü ile çıkış reçetesinin de müracaat yerini ifade etmesi konumuyla kıymeti buradadır.
***
—Okunanın; okunduğu bünyenin niteliği, hedef çarpıklığın menşei itibarı ile hatırlattıkları vardır!
Bugün ümitsizliğin ve karamsarlığın, aynı zamanda kuralsızlığın ve dahi sahipsizliğin bertaraf edilmesinin başlıca yolu buradadır.
Değerlerimizin yerli yerinde gerçek sahiplerinin uhdesinde toplanması, mücadelenin besmelesi hadisesidir.
Doğru olan, yanlış ellerde bırakılmayacaktır.
Kutsallarımızın kutlu kılınacağı mücadelelerin nişanesi, yüceliklerin değer ifade eden kimliklerde vücut bulmasından geçmektedir.
İhya ve inşa ancak bu terkipte mümkündür…
Vesselam…!
