Çanakkale Savaşlar’ında savaşıp, bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali Bridges, yurduna döndükten sonra anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor:
"Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için daima iftihar edebilirsiniz. Hiç unutmam. Savaş sahasında döğüş bitmişti.Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zaliyat vermişlerdi.Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağım. Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeri de kendi gömleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu.Tercüman vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık:
– Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun? Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi:
"Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı. Bir şeyler söyledi, anlamadım ama herhalde annesi olacaktı. Benim ise kimsem yok. İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün". Bu asil ve alicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım. Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtı.O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşlarımı dondurduğunu hissettim.Çünkü, Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutam ot tıkamıştı.Az sonra ikisi de öldüler…"
Tıpkı bu anıda yaşandığı gibi Türk askerinin merhametli, kahraman ve vakur duruşunu gösteren Çanakkale’ye dair birçok hikaye ve şiir biliyoruz; fakat Çanakkale’ye gidip o ruhu bütün benliğinizde hissettiğiniz zaman duygularınızı tarif edecek şiirin henüz yazılmadığını anlıyorsunuz. Benim Çanakkale ile ilk tanışmam çocukken olmuştu. Tabii o yaşlarda Çanakkale ile ilgili bildiğim, kazanılan bir deniz zaferi olduğu ve büyük dedelerimden Hasan Ali’nin Çanakkale’de şehit olmasıydı. Bundan öteye derinlemesine bir bilgim de yoktu aslında. Fakat Gelibolu’da tepenin yamacında yazan ‘’Dur yolcu bilmeden gelip bastığın bu toprak bir devrin battığı yerdir’’ sözünü görünce burada sadece bir savaşın değil, kahramanlık kelimesinin bile anlamını karşılamaya yetemeyecek kadar büyük bir destanın yazıldığını anlamıştım.
Bu destan ceset kokusuna, hastalığa, karnındaki açlığa rağmen, yüreğindeki iman tokluğuyla savaşan kahramanların; kadınlarımızın, gençliğini yaşamadan savaşta ölen çocukların, Seyit Onbaşı’nın ve adı unutulan binlerce kahramanın öyküsüydü. Çelik, tabya, baruta, medeniyet denilen kahpenin yüzsüzlüğüne, dünyanın en güçlü ordularına, iştahla bu toprakları sömürmeye gelen tek dişi kalmış canavara; yüreği vatan sevgisiyle dolu olan Mehmetçiğin tokadıydı. Bu zafer, esir yaşamaktansa ölmeyi yeğlerim diyenlerin, birkaç dakika sonra öleceğini bile bile aşkla, şevkle ölüme koşanların onurlu zaferiydi.
Çanakkale bir inançtır, şehadete özlemdir;’’ garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, benim iman dolu göğsüm var’’ diye haykırmaktır. Mustafa Kemal’in askeri olmak, emperyalizme karşı mazlumun atacağı ilk ve en büyük tokadı atmaktır. Titrek elleriyle Sevr’e imza atanlara, zavallı canları uğruna ata yurdunu emperyalistlere peşkeş çekenlere bu toprakların bir sahibi var demektir. Bu toprakları kanla, nurla sulamaktır.
Bu aynı zamanda ne uğruna savaştığını bilmeyen Anzakların, Hindu’nun, Senegalli’nin de savaşıdır. Dünyanın neresinden gelirse gelsin bu topraklarda can verenler bu toprakların da evlatları olmuştur artık. İşte bundandır ki, Çanakkale sadece Türklerin değil bütün mazlum milletlerin de hikayesi, ezilen ulusların özgürlük aşkıdır.
Bundan 97 yıl önce asil ruhlu kahraman Mehmetçiklerin sayesinde Çanakkale geçilmedi. Ama Çanakkale ne zaman geçilir bilir misiniz? Çanakkale; Sakarya‘da, Maraş ta, Dumlupınar da, Sarıkamış’ta kanla bu toprakların bedelinin ödendiği unutulduğunda geçilir. Hangi görüşten veya renkten olursak olalım birbirimizi bizselleştirmeyip, ötekileştirdiğimizde ve ayrıştığımızda Çanakkale geçilir. İster İslamcı, ister sosyalist, ister milliyetçi olalım ama şunu unutmayalım: Çanakkale Hak yolunda Haksızlığa karşı İslam’ın, sömürüye karşı antiemperyalizmin, vatan ve millet aşkına Türk milliyetçiliğinin zaferidir. Unutmayalım ki Türk milleti ayrışsaydı, tek yürek olmasaydı ne Çanakkale’yi ne de İstiklal Harbi’ni kazanabilir ve dünyaya biz varız diye haykırabilirdik.
Her şeyi unutsak bile şunu unutmayalım sadece: ‘’Birileri nefesini kaybettiği için biz şu anda nefes alabiliyoruz.’’Çanakkale’yi hissedebilenlerin 18 Mart Çanakkale Zaferi kutlu olsun. Kahramanlarımızı saygı ve duayla anıyorum.