Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı, en az 53 bin insanın hayatını kaybettiği 6 Şubat depremlerine ilişkin dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ve diğer kamu görevlileri hakkında yapılan suç duyurusu için “soruşturma yapılmasına yer olmadığına” karar verdi.
Halkçı Hukukçular, dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, dönemin Malatya Valisi Hulusi Şahin ile AKP’li Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Cumhuriyet’ten Mehmet Oflaz’ın haberine göre, Malatya Cumhuriyet Savcısı, dilekçede yer alan isimler hakkında “soruşturma yapılmasına yer olmadığına” karar verdi.
Kararda ne dendi?
Kararda, “Deprem Suçları Soruşturma Bürosu tarafından deprem nedeniyle meydana gelen tüm ölüm ve yaralanmalara ilişkin ayrıntılı soruşturma işlemlerinin devam ettiği, öte yandan şikâyet hakları bulunan maktul yakınları ile yaralıların şikâyetlerinin cumhuriyet başsavcılığımızca ayrıntılı olarak alındığı, yine ilgili ihbar dilekçesinin soruşturmaya kaydedilmesi halinde benzer mahiyette aynı olaya ilişkin birden fazla mükerrer soruşturma olacağı, usul ekonomisi bakımından ihbar eden tarafından gönderilen dilekçenin ihbara kaydedildiği, konusu ve tarafları aynı olan ihbarla ilgili yeniden bir soruşturma yapılamayacağı anlaşılmıştır” ifadelerine yer verildi.
“Bunların birçoğunun asli faili olarak soruşturulması ve yargılanması gerekmekte”
Halkçı Hukukçular’dan avukat Tacettin Çolak kararı şöyle değerlendirdi:
“Savcılığın kararında bahsedilen şikâyetlerle bizim başvurumuzun aynı içerikte olmadığı çok açıktır. Biz, deprem felaketinin sorumluları arasında alt düzeyde müteahhitler kadar üst düzey yöneticilerin de olduğunu iddia ediyoruz. Bizden başka verilen dilekçelerle bizim suç duyurumuz arasında en azından şüpheliler arasında ciddi farklılıklar vardır. Bizim şüphelilerimizin içinde çok sayıda siyasi vardır. Esasında bunların birçoğunun deprem felaketinin asli faili olarak soruşturulması ve yargılanması gerekmektedir. Ama bu hukuki nitelemeyi, siyasallaşmış, dolayısıyla AKP’nin hukuk bürolarına dönüşmüş yargıdan beklemek ölü gözünden yaş ummakla eşdeğerdir.”