Sonuncusunu dün yaşadığımız depremler bu coğrafyanın ayrılmaz bir gerçeğidir. Her deprem sonrası olduğu gibi ölenlere rahmet, kalanlara şefkat dileyeceğiz. Ancak bu gelecekte olacak depremlerde bize bir fayda sağlamayacak. Hep söylenir ya; “Deprem öldürmez, kötü bina öldürür”. Gerçekten de mesele tam burada düğümlenmektedir; mühendislik hizmeti görmüş sağlam binalar üretmek… Bu mesele yani sağlam bina yapmak aslında bir milli güvenlik meselesidir. Sürekli depremle yaşanan ve her seferinde verilen büyük can ve mal kayıpları, ülkemizin ve milletimizin geleceğine de büyük kayıplar verdirmektedir. Yıkılan kötü binaların yerine yenisini koyarken yapacağımız kaç okul, hastane, fabrikadan vazgeçtiğimizi hesaplayabiliriz ama yitirdiğimiz canlardan kaç tanesinin geleceğin M.Kemal’i, fizik dehası yahut dünyanın en yetenekli ressamı olup olmadığını hiç öğrenemeyeceğiz…
Gerekçeleri çok fazla olmakla birlikte gerçek şudur ki; İnşaat sektörü Türkiye’nin en disiplinsiz sektörlerinden birisidir. İnşaat sektöründe, özellikle özel konutlar alanında müteahhitlik hizmeti verebilmenin ilgili meslek odasına kayıt dışında nitelik ve nicelikleri dahi tanımlı değildir. Bu nedenle hemen hemen her meslekten insanlar hiçbir eğitime, bilgiye gereksinim duymadan müteahhit olabilmekte yahut kendi evinin ekmeğini dahi yapamayan insanlar, kendi arsaları üzerine bina yapabilme hakkını kendilerinde görebilmektedir. Bu durumun en hazin tarafı ise vatandaşının can ve mal güvenliğinden sorumlu olan devlet yetkilileri ve kanun koyucuların bu duruma seyirci kalmasıdır.
Sektörde mühendislik hizmetlerinin alınabilmesi için ön görülen “Yapı Denetimi”, pilot bölgelerde başarısız olmasına rağmen zaafları giderilmeden Türkiye genelinde uygulamaya konulmuştur. Sektör topyekûn ele alınmadığında, teoride doğru gözüken çözümler dahi amiyane tabirle araziye uyum sağlayarak çözüm yerine yeni sorunların parçası haline gelmektedir. Bu sektörün içinde olan herkes bilir ki kahvehane köşelerinde dahi “Denetçi Mühendislerin” Proje onaylamaları rastlanan durumlardandır. Yahut “Yapı Denetim Firması”nın anlaşma imzaladığı müteahhitle sözleşme esnasında tarihsiz ama imzalı kontrol formları vermesi de olabilen bir durumdur. Benzeri aksaklıklar farklı örneklerle anlatılabilir, fakat konu ile ilgili dikkat çekmek istediğim husus, inşaat sektörünün topyekûn ele alınarak düzenlenmesidir.
İnşaat sektörünün gücü en büyük istihdam alanı olmasından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte bu önemli vasıf, aynı zamanda çözümü en çok zorlaştıran etkendir. Sektörde çalışan insan sayısının çokluğu üretilecek her çözümde bu kitlenin niteliğinin ve vasfının arttırılması zorluğunu beraberinde getirmektedir. Sektör çalışanları ülkenin en büyük istihdam grubudur ve hakları üzerinde hassas davranmak gerekir. Ancak bu hassasiyet, sektörün ürünlerini istisnasız kullanmak zorunda olan bütün milletin güvenliğini göz ardı edecek noktaya gelmemize yol açmamalıdır.
İnşaat sektörüne disiplin getirecek ve düzenleyecek “Yapı Sektörü Çerçeve Yasası”, sektörün tüm aktörlerinin ödev ve sorumluluklarını tanımlayıcı ve düzenleyici nitelikte olmalıdır. Müteahhitin mali koşullarından, taşeron ve ustanın vasıflarına, malzeme satıcısından üreticisine uyacağı standart ve kurallara, mühendislik hizmetlerinden iş güvenliğine, mühendis ve ara eleman eğitimine kadar tüm alanları düzenlemekle birlikte, bütün bu alanlarda yürütmeyi de tek elde toplamalıdır.
İnşaat sektörünün topyekûn düzenlenmesi ile birlikte yeni affa gereksinim duymayacak yapıların üretilmesi güvence altına alındığında, mevcut durumdan kaynaklanan ve birçok çelişkinin ürünü olan ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapılar için imar affı faydalı hale gelecektir. Aksi takdirde kurallara uyanlarda bir mağduriyet duygusu uyandıracak ve haksız rekabeti ödüllendirerek geleceğimizi daha karanlık hale getirecektir. Toplumun, adalet duygusunu zedelememenin ve güvenli yapılarda yaşamasını sağlamanın, siyasetçilerimizin önceliği olması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle Türk Milletinin geleceği açısından konunun önemi ve hassasiyeti nedeni ile acilen “Yapı Sektörü Çerçeve Yasası” çalışmalarını başlatmak gerekir.