Kişiler teker teker hata yapabilir. Ancak milyonlarca insanın aynı anda hata yapma ihtimali düşüktür. Çeşitli vasıflara sahip insanlardan meydana gelen bir topluluğun ortalama değerinin, o grupta yer alan insanların, bireysel değerlerine göre daha az yanlış yapacağına yönelik büyük sayılar yasası vardır.
Bu gerçek demokrasiyi özel kılar. Sayı arttıkça hata yapma riski azalır. Demokrasi bu yönü itibarıyla kişi ve oligarşinin aklına karşı toplumun ortak aklını arama sanatıdır.
MHP’deki dip dalga!
MHP’nin olağan üstü kongresine iştirak eden kitlenin miktarı, büyük sayılar yasası gereği milliyetçi ülkücü camianın ortak aklıdır. Olağan üstü kongre için imza veren delegeler ile Ankara’ya gelen kitleler MHP’nin ortak aklının muharrik gücüdür.
MHP’lilerin iktidar talebi bu dip dalgasını harekete geçirmiştir. Aslında MHP özelinde tartışılan da milliyetçi ülkücü camianın iktidara olan arzusudur.
Ülkücü hareketteki iktidar arzusunun bu denli şiddetli olması nedensiz değildir. Ülkücü hareket yalnızca 12 eylül öncesinde üç binin üzerinde şehit vermiştir. Onların geride bıraktıkları öksüzler, dullar ve çaresizlerin sayısı ise yüz binleri bulmaktadır. Sakat kalanlar, hapishanelere düşenler ve yurt dışına çıkmak zorunda kalanlarla milliyetçi ülkücü hareket, mağdurlar ve mazlumlar hareketi hüviyetine bürünmüştür.
Ülkücüler daha on iki eylül döneminin travmasını atlatamamışken, on dört yıllık AKP iktidarı dönemi gelmiştir. Bu dönemde de ülkücüler ezilmiş, sürülmüş, görevlerinden alınmış, örselenmiş ve hırpalanmışlardır.
İktidarların MHP’lilere yaptığı baskılar!
Devlette görevli olan ülkücü-milliyetçi kadrolara sendikalarından istifa etmemeleri halinde görevlerini sürdüremeyeceği şeklinde baskılar yapılmıştır. Ülkücüler AKP iktidarı tarafından onurları ile ekmekleri arasına sıkıştırılmışlardır.
İş o kadar ileriye gitmiştir ki, devletin istihbarat teşkilatı MİT bile MHP’li iş adamlarını fişlemiş ve onları ihalelere sokmamak için elinden geleni yapmıştır.
MHP’li işadamlarını fişleyen MİT, böylece MHP’li işadamları ihalelerden dışlanmasını sağlamıştır. 2013 yılındaki bir belgede bir şirketin, MHP Erzurum İl Teşkilatı’na bürosunu kiraya vermesi MİT tarafından suç olarak kabul edilmiş, fişleme belgelerine sokulmuştur. Bu şirket de fişlemenin ardından ihaleye alınmamıştır.
Ülkücü-milliyetçiler onlarca yıldır başta devlet olmak üzere her alanda itilmiş, kakılmış, örselenmiş, hırpalanmıştır. Her türlü baskıya rağmen ülkücü-milliyetçiler davlarından ve ideallerinden taviz vermemişlerdir.
Hemen her gelen iktidar MHP kadrolarını ezmiş, biçmiş ve dağıtmıştır.
Bir CHP’li bakanın “kadrolara kendi partililerimizi atamayacağız da MHP’lileri mi atayacağız” sözü dillere düşmüştür.
Eğitimde dört-dört-dört yasası çıktıktan sonra üç ay içinde yaklaşık 45 bin ülkücü milliyetçi okul müdürü görevlerinden alınmıştır.
İşte bu sebepten insanların suya duyduğu ihtiyaç kadar ülkücü milliyetçi kadrolar da iktidara ihtiyaç duymaktadır.
Bugün ülkücüler devlet kadrolarından adeta kazınmıştır.
Titreyip kendine gelmek!
7 Haziran seçimleri ardından izlenen politika MHP’nin fedakâr ve cefakâr mensupları üzerinde büyük bir kırılma, hayal kırıklığı ve öfkeye sebep olmuştur. 1 Kısım seçim sonuçları ise MHP seçmeninde büyük bir yenilgi, ümitsizlik ve öfkeye neden olmuştur!
Milliyetçi ülkücü camianın içine düştüğü bu durum MHP tabanını harekete geçirmiştir. MHP tabanının olağan üstü kongre toplama talebi aslında hem mevcut yönetime hem de iktidara karşı “kimse bizi aşağılayamaz ve kimse bize bu muameleleri layık göremez” itirazıdır.
MHP tabanı yorgun, yılgın ve tükenmiş bir yönetim istemiyor. Heyecanları ve ideallerini arşivlere bırakmış olanları tepelerinde görmek istemiyor. Tam tersi koca Yunus’un “her dem yeniden doğan” yönetimler istiyor. MHP delegesi Ankara’da “titreyin kendinize gelin” mesajı vermiştir! Bu mesaj ciddiye alınmalıdır!