En klasik, klasik olduğu kadar doğru bir söylemdir; insan sosyal bir varlıktır. Yaratılışa, fıtrata göre topluluklar halinde yaşayabilen bir türüz biz. Dünya düzeni de bu yaratılışa uygun kurulmuştur. Zamana, toplumların yapı ve değerlerine göre farklı şekiller alsa da dünyanın kuruluşundan bugüne ve kıyamete dek aynı ana mantık üzere devam eden ve edecek bir düzendir bu… İyiyle kötünün, doğruyla yanlışın, adaletle zorbalığın, ahlakla alçaklığın amansız ve acımasız bir mücadelesine sahne olmuştur bu düzen. Bu mücadele de iyilikten, doğrudan, adaletten, ahlaktan tarafa olmak zahmetli, zor, yıpratıcı ve çoğu zamanda çileli bir yoldur. Kötülükle, art niyetle, alçaklıkla ahlaklı, dürüst, namuslu bir düsturla mücadele etmek çok zordur. Çünkü onlar yalan söylerler siz doğruyu söylemelisiniz, onlar her duruma göre mevzii değiştirirler siz ilkeleriniz neyi gerektiriyorsa neye mal olursa olsun o tavrı koymalısınız. Bu mücadele de kötülüğün kullandığı yol ve yöntemleri kullanmak kötülüğü durdurmanın en kolay ama aynı zamanda doğruluğu yok eden bir yoludur. Çünkü o yöntemleri kullanırsanız sizde artık kötülükten yana olursunuz, bu bataklığın bir parçası haline gelirsiniz.
Kötü usta ucuz fiyat verir işi kapar, kötü mühendis kontrol görevini yapmaz işi kapar… Kötü doktor hastayı iyi ağırlar müşteriyi kapar ve böyle uzar gider bu liste. Kötü iş yapan herkes aslında sadece işini yaptıklarına zarar vermiyorlar, aynı zamanda hepimizin geleceğini, emeğini çalıyor sömürüyorlar. Bu anlayışın siyasetteki yansımasıdır; seçmen iyi, dürüst, doğru iş yapacak adayı beğenir, ama sandığa gider oyunu işini yaptıracağına verir. Böyle işleyen sistem liyakati, niteliği, doğruluğu mahkûm eder.
Yıllar önce idi, çocukluktan gençliğe ilk geçiş döneminde aktif siyasi yapıyla ilk karşılaştığım gün hayatta ilk defolu adamla tanıştığım gündü. Okuduğum kitaplarla kafamda kurduğum ideal adamları yöneten bir şahıs 9 Işık Doktrin’inde olmayan “Devletçilik” maddesini biz gençlere anlatmaya çalışıyorken, o gençlik ateşi ile teşkilattaki ilk itirazımdı; ”9 Işık’ta ‘Devletçilik’ diye bir madde yoktur!…”. Ancak ilk defo ile tanışmamda aldığım cevaptı; “Sen bilmezsin aç kitap oku!”. Aslında okuduğum için itiraz etmiştim. Bu şok edici bir etkiydi “Ülkü” sahibi olma iddiasındaki bir adamın defosu. Sonraları gözlemledim ki bu toplumun topyekûn bir arızası ve o toplumun içinde yaşayan bizlerde bundan nasip(!)lenmişiz. Ancak acı içinde ve hiçbir an hazmedemeyerek yaşadım ki sistemin çarkı eğer sizde bir defo bulamıyorsa üretmeye yöneliyor, defo üretemiyorsa sistemin dışına itmeye çalışıyor. Bütün bunlara direnen çarkların arasında çelik bilye olan yiğitler her dönem hep oldu ama defonuz yoksa yükselmeniz(!) çok zordur.
Son dönemde görmeye/duymaya alıştırıldığımız dinlenme-izlenme olaylarına tam da bu noktadan bakıldığında daha dikkat çekici bir manzara ile karşılaşıyoruz. Bir süredir ses ve görüntü kayıtları birden internete, gazeteye düşüyor isimsiz ihbarlarla savcılığa gönderiliyor. Bir bakıyorsunuz sekiz on yıl önceki kayıtlar. Kayda alınanlar siyasette, basında, ticarette, bürokraside iyi yerlerde yer alan insanlar. Kayıtlar iddia edildiği gibi eğer doğru ve uygunsuz içerikli ise bu on yıllar içerisinde ortaya dökülmeden önce bu defolar bazı yollar açmış mı idi? Acaba bu defolar gazete manşeti değiştirmiş midir, atama veya atamamalara sebep olmuş mudur? Yahut bir yasa tasarısına destek çıkartıp, birilerinin de vekillik yollarını açtırmış mıdır? Bazı davaların seyrine veya sonucuna etki etmiş midir bu defolar? Ortaya dökülmeyen defolar kimlerden neleri satın alıyordur?
Bu kadar çok defolu adamı dönüp baktığımız her yerde görünce bu soruların cevapları insanın uykularını kaçırıyor, bu ülkenin geleceği adına… Her markanın çeşitli derecelerde defolu ürünleri satılıyor her yerde ama unutmayın o defolu ürünler hangi markanın olursa olsun aslına göre değersizdir, ucuzdur. Bu vatan ucuz elde edilmedi ki defolu adamlar ülkesi olmaya terk edilsin. Türk Ülkücüleri ‘Ahlakçılık’ ve ‘Şahsiyetçilik’ ilkelerine sahip çıkarak hem kendi bünyesinde hem de bu ülkede her alanda ‘emaneti ehline teslim edecek’ sistemi kuracaktır.