Davutoğlu, YSK ve Şecaat!

Ahmet Davutoğlu, yeni bir parti kurma konusunda “Temel değerlerimizi yitirmemek için…herkesi yeni bir vizyon ile birlikte yeni bir hâl ile hâllenmeye davet ediyorum. Bu yeni hâl… yeni bir duruşun eseri olacaktır. Özetle; ya yeni bir hâl ya da izmihlal” diyerek sinyali verdi.
 
Davutoğlu, mevcut siyasi halin Türkiye’yi izmihlale (yıkıma) götürdüğünü onun için de yeni bir hale ihtiyaç duyulduğunu söylüyor.
 
Davutoğlu milletin hafızasında, stratejiyle ilgili en derin kitabı yazıp da yüzeysel ve kör bir siyasetin parçası haline gelmenin resmi olarak durmaktadır.
 
Davutoğlu parçası olduğu bugünkü siyasi hale itiraz ediyor.
 
Esat’la altı saatlik görüşme yaparak sıfır sonuçla dönen Davutoğlu’dur.
 
“Türkiye’nin izni olmadan Ortadoğu’da yaprak kımıldamaz” diyen de odur.  
 
Yüz yıllık tarihi sorun tarih oldu, oluyor” hevesiyle Ermenilerle Zürih protokollerini imzalayan da Sayın Davutoğlu’dur.
 
Kıbrıs’ta “Annan Planı başarılı olursa çok mutlu olacağız” sözleri de onundur.
 
Davutoğlu’nun bakanlık ya da Başbakanlığında Suriye, Ermenistan, Rusya, ABD, Kıbrıs’la ilgili olarak yürütülen politikaların hepsi de Türkiye’nin aleyhine sonuçlar vermiştir.
 
Dahası Davutoğlu’nun seçim kazanmış bir genel başkan olarak “genel başkanlığı ve Başbakanlığı bırak” denildiğinde sessiz/sedasız bırakıp gitmesi de onun lider olmadığının ve olamayacağının kanıtıdır.
 
Şimdi çıkmış “ya yeni hal ya izmihlal” diyor.
 
Bu hale “Şecaat arz ederken merdikıpti sirkatin söyler” sözü ne kadar da yakışıyor!
 
Doğrusu Davutoğlu siyasi boşluktan hareketle ‘siyasette var bir muhal ondan dolayı olacaktır yeni bir hal’ demeliydi.
 
 

YSK, Şecaat ve Sirkat
 
Son zamanlarda milli iradeyi sakatlayan dolaysıyla da demokrasiyi tehdit eden iki önemli gelişme yaşanmıştır. Bunlardan birincisi halkın oylarıyla seçilmiş onca belediye başkanının “metal yorgunu” denilerek görevden alınmasıdır.
 
İkincisi de YSK tarafından milyonlarca vatandaşın oylarıyla seçilmiş olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasının iptal edilerek seçimin yenilenmesi kararıdır.
 
YSK, İstanbul’daki yerel seçimlerin yenilenmesinin gerekçesi olarak da bazı ilçe seçim kurulu başkanları ve seçim müdürlerini gösterilmişti. Bu seçimdeki yolsuzluğa, usulsüzlüğe, yanlışlara sebep olduğu gerekçesiyle bu ilçe seçim kurulu başkanları ve seçim müdürleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasını YSK karara bağlamıştı.
 
Şişli Seçim Kurulu haklı olarak “hakkımızda soruşturma var. Bu işi sağlıklı götüremeyiz. Bunu değerlendirin” diyerek görüş sorması üzerine YSK “Göreve devam” kararı veriyor.
 
Şu hale bakın YSK aynı YSK, milletin iradesini sakatlamakla suçladığı ve haklarında soruşturma başlattığı kişiler aynı kişilerdir. Milletin iradesini sakatlamakla suçlanan seçim kurulu başkanları ve seçim müdürlerinin 23 Haziran’da yenilenecek seçimlerde, ‘tekrar görev yapabilirler’ diye karar veren de aynı YSK’dır. Ortada şaka gibi bir durum var.
 
Halk arasında bu tür tutumlar için “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” derler. Yapılan seçimin iptalinin gerekçesi olarak gösterilen aktörlerin yenilenen seçimlerde de görevlendirilmesi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptalinin gerekçesinin ne denli anlamsız, tutarsız ve gerekçeden yoksun olduğunu göstermektedir.
 
YSK gibi demokratik sürecin koruyucusu olan bir kurumun kendi aldığı kararın kendisi tarafından geçersiz olduğunu ilan etmesi ilginç ötesi bir durumdur.
 
Haklarında soruşturma ya da suç duyurusu olan seçim kurulu başkan ve müdürlerine “sizin yüzünüzden seçimler iptal edildi ama olsun siz yine de görevlerinize devam edin” denilebilir mi?
 
O zaman bu YSK’ya vatandaş “ya iptal kararınız yanlış ya da iptale gerekçe olarak gösterdiğiniz kişilerin görevlerine aynen devam edebileceğine yönelik verdiğiniz karar yanlış” dediğinde buna YSK’nın vereceği cevap olamaz!

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!