Cumhuriyet Tarihinde Böyle Rezalet Görülmedi

18 Mart, Türk Tarihi’nde çok önemli, çok şerefli bir gündür. Çünkü 18 Mart 1915’de emperyalist İngiliz-Fransız Donanması Türk Askeri tarafından hüsrana uğratılmıştır. 

Ne yazık ki, 18 Mart 2013 günü  çok şerefli bir  zaferin yıldönümünde Türk Milleti ve Türk Devleti açısından çok hazin, çok büyük  iki rezalet yaşandı.

Bu rezaletlerden birincisi, teröristbaşı Apo’nun hiç utanıp sıkılmadan BDP’liler aracılığıyla Türk Halkı’na selam gönderebilme cesaretini bulabilmesi, ülkeyi yöneten iktidarın ise buna imkan vermesidir.

Teröristbaşı Apo, mesajında kendisini Türkiye’yi demokratikleştirme misyonunu yürüten çok önemli bir kişi gibi tanıtıyor ve muhatap olarak parlamentoyu kabul ediyor. Bölücübaşı, o kadar yüksek perdeden konuşuyor ki, Hükümeti bile muhatap kabul etmiyor.

Bölücübaşı, kendinden o kadar emin ki, parlamento üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirirse barış olacaktır. Tersi olursa barış olmayacaktır. Bölücübaşının bu tavrı, bir anlamda parlamentoya talimat vermektir. 

Türkiye’ye son 30-40 yıldır yaşanan gelişmelerden haberi olmayan bir uzaylı gelse,  bölücübaşının konuşmalarını dinlese, bu caninin  çok önemli başarılar kazanmış milli bir lider olduğunu zanneder. Çünkü, Apo, aynen çok önemli başarılar kazanmış milli bir lider edasıyla konuşmaktadır.

Oysa hepimizin bildiği gibi Apo, Türkiye’nin değil, dünyanın halen  yaşayan en eli kanlı katilidir. Bu caninin emriyle 40 binden fazla insan hayatını kaybetmiştir.

Apo, yalnız katil değil, aynı zamanda 30 yıldan beri Türkiye’yi uğraştıran, ülkenin bölünmesi için silahlı bir isyan başlatan bir asidir. 

Türk Adaleti, ülke topraklarını bölmek amacıyla silahlı isyan başlattığı için bu caniye Türk Kanunlarının gerektirdiği en ağır cezayı vermiş, cezasını çekmesi için çok iyi korunan İmralı Cezaevi’ne tıkmıştır.

Ancak, ne hazindir ki, bu eli kanlı bölücü cani kendisinden medet umulan, güya barışı tesis etme rolüne soyunan çok önemli bir aktör konumuna yükseltilmiştir.

Bölücübaşı Apo’nun kendisinden medet umulan, güya barışı tesis etme rolüne soyunan çok önemli bir aktör konumuna yükseltilmesi Cumhuriyet Tarihi’nde eşine rastlanılmamış çok büyük bir rezalettir. (Türk Tarihi’nde eşine rastlanılmamış bir rezalettir diyemiyorum. Çünkü, Mondros Mütarekesi sonrasında Damat Ferit diye bir hain ne yazık ki Sadrazamlık, yani Başbakanlık Makamına oturabilmişti.)
İkinci rezalet ise, Ergenekon Davası Savcısı’nın Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur ile emekli orgeneraller Hasan Iğsız, Nusret Taşdeler ve Hurşit TOLON hakkında darbeye teşebbüs suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet cezası istemesidir. (Buna da gene Türk Tarihi’nde eşine rastlanılmamış bir rezalettir diyemiyorum. Çünkü Mondros Mütarekesi sonrasında kurulan Nemrut Mustafa Paşa Harp Divanı’nda Mustafa Kemal’in de içinde olduğu çok sayıda subay idama mahkûm edilmişti.)

Yukarıda adlarını verdiğim komutanlar en az kırk yıl şerefle Türk Ordusu’nda komutanlık yapmışlardır. Her birisi yüz binlerce askerden oluşan ordulara komuta etmişlerdir. Bu komutanlar darbe yapmak isteseler yüz binlerce askere komuta ederken yaparlardı. Komutanların darbe yapmak için örgüt kurmasına hiç gerek yoktu. Hal böyle olduğu halde bu komutanların darbeye teşebbüsle suçlanması, hele hele yargılandıkları davanın Tuncay Güney gibi bir serserinin ifadelerine dayandırılarak açılması çok büyük bir rezalettir. Kaldı ki, Tuncay Güney, sonradan yaptığı açıklamalarda poliste verdiği ifadenin baskı altında alındığını belirterek bu ifadeleri yalanlamıştır. “Ergenekon” adı verilen bu dava, zaten Tuncay Güney’in yalanlamasıyla çökmüştür.

Bu rezaleti daha hazin hale getiren ise Savcı’nın komutanlar hakkındaki ağırlaştırılmış müebbet istediği haberinin teröristbaşı Apo’nun  zafer kazanmış komutan edasıyla yüksek perdeden gönderdiği mesajın aynı güne denk gelmiş olmasıdır.

Düşünebiliyor musunuz? Bir tarafta devlete isyan eden, kırk binden fazla insanın ölümüne sebep olan eli kanlı bir katil kendisinden medet umulan, güya barışı tesis etme rolüne soyunan çok önemli bir aktör konumuna yükseltiliyor ve bu katil zafer kazanmış komutan edasıyla mesaj yayınlayabiliyor, Türk Parlamentosu’na talimat verebiliyor, diğer yanda ise Türk Ordusu’na yıllarca şerefle komuta etmiş bir  Genelkurmay Başkanı ile çok sayıda orgeneral hakkında   sahte delillerle ağırlaştırılmış müebbet cezası isteniyor.

Yukarıda açıkladığım rezaletlerin ikisi de Cumhuriyet Tarihi’nde yaşanmış en büyük rezaletlerdir. Bu iki rezalettin de müsebbibi AKP İktidarı’dır. AKP’ye oy vermiş vatansever insanlarımız artık bu gerçeği görmelidir. Yoksa, gidişat iyi değildir. Ülkemiz hızla korkunç bir felakete doğru sürüklenmektedir.  
 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!