TamgaTürk ekibi, Çin’in Türkiye’de kendi çıkarları doğrultusunda propaganda yapmaları için fonladığı kimselerin bulunduğu bir WeChat grubu konuşmalarına ulaştı. Gruba yanlışlıkla gönderilen bir mesajda, Cumhuriyet Gazetesi’nin Çin Büyükelçiliği’nden reklam almak için “ısrarlı” aramalar yaptığı belirtiliyor.
Gönderildikten hemen sonra silinen mesajda,”Yang Bey, Cumhuriyet Gazetesi bizde de reklam verin diye arıyor. Baya da ısrar ediyor bu konuda. Ne diyeyim?” ifadeleri yer alıyor.
Mesajda adı geçen “Yang Bey” isimli kişinin, Çin’in İstanbul Konsolosluğu Sözcüsü Yun Yang olduğu ortaya çıktı.
Cumhuriyet Konu Çin Olunca Epey Özenli
Ayrıca, Cumhuriyet Gazetesi’nin Çin çıkarlarının zarar görme ihtimalinin belirdiği siyasi sahalarda güttüğü haber politikasını da Gazete’nin internet sitesinde yayımladığı haberler üzerinden inceledik.
Cumhuriyet Gazetesi’nin internet sitesinde “Doğu Türkistan” ifadesini arattığınızda karşınıza İYİ Parti’nin Meclis’te reddedilen Doğu Türkistan önergesi, Gelecek Partisi’nin konuya dair açıklamaları ve Çin Büyükelçiliği’nin Mansur Yavaş ve Meral Akşener’i tehdit etmesi gibi haberler dışında “Doğu Türkistan” ifadesinin belirgin olarak kullanıldığı tek bir haber çıkıyor. Haberde “5 Temmuz 2018’de Çin Büyükelçiliği önünde Urumçi katliamını protesto etmek isteyen Uygur Türkleri ile polis arasında yaşanan arbede” şeklinde verilmiş.
Bu haberler dışında Doğu Türkistan ifadesinin kullanıldığı istisna niteliği taşıyan bir haber daha var. “Türkiye, Doğu Türkistan İslami Hareketi’ni terör örgütü olarak tanıdı” haberi. ABD’nin Afganistan’ı işgali sırasında Çin’in BM’de sessiz kalmak için terör örgütü listesine alınması şartını koştuğu bir örgüt olan Doğu Türkistan İslami Hareketi’nin Türkiye tarafından da terör örgütü olarak tanınması habere konu edilmiş.
Gazete’nin Uygurlar hakkındaki haberlerde bu istisnalar dışında, işgalci Çin’in dayattığı diskur olan “Sincan Uygur Özerk Bölgesi” ifadesini kullandığı görülüyor. İngiltere, Hollanda, Kanada, ABD gibi ülkelerin Çin’e Doğu Türkistan’daki soykırım nedeniyle uyguladığı yaptırımların çoğu görmezden gelinirken haberleştirilen yaptırımlarda ise “Doğu Türkistan” ifadesini bulmanız için haberleri okurken bir mercekten yardım almak zorundasınız.
ABD’nin Çin hakkında yayımladığı 2020 Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu dahi, raporda ısrarlı olarak Doğu Türkistan ifadesi kullanılmış olmasına karşın, “Sincan Uygur Özerk Bölgesi” ifadesi kullanılarak verilmiş. Cumhuriyet’in “küçük editör hataları” dışında Çin’in iletişim stratejisini tamamıyla sahiplendiği görülüyor.
Ayrıca Cumhuriyet’in Çin Büyükelçiliği’ne karşı sempatisi de gözden kaçabilecek gibi değil. Kübra Par’ın Açık ve Net programında konuşan Çin Büyükelçisi’nin insan hayatıyla ilgili onulmaz duyarlılığını yansıtmak için epey dikkatle hazırlanmış bir haber var. Söz konusu haberde Kübra Par, Çin Virüsü salgınında hayatını kaybeden Çinlilerle ilgili olarak “Aslında Çin’in nüfusunu göz önünde bulundurunca bu çok çok küçük bir rakam” deyince, işgalci ve soykırımcı Çin’in Ankara Büyükelçisi Cui Wei “Dikkat edin bunlar rakam değildir. Bunlar candır” diyerek Par’a tepki gösteriyor.
Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Yönetim Kurulu ve Gazete’nin Yayın Kurulu üyesi, Gazete’nin eski Ankara Temsilcisi, Gazete’nin baş sayfasındaki “Gündem” adlı köşenin de yazarı olan Mustafa Balbay’ın ise 12 ve 13 Mayıs 2021 tarihlerinde peş peşe yayımlanan iki yazısı göze çarpıyor. Bunlardan birinin başlığı “Çin Büyükelçiliği ile aşı ve Uygurlar üzerine…”, diğerininki ise “Komşumuz Çin!”
12 Mayıs’ta yayımlanan “Çin Büyükelçiliği ile aşı ve Uygurlar üzerine…” yazısında, Çin’in Ankara Büyükelçiliği’nden Akşener ve Yavaş’a yönelik tehdit tweet’i atılan dönemde göndermeyi durdurduğu aşıların, Çin’deki aşılama nedeniyle durdurulduğu iddia edilmiş. Yazıda, Çin Büyükelçisi’nin Doğu Türkistan’da yaptıkları soykırımı reddettiği kısma ise epey geniş bir bölüm ayrılmış. Son beş yılda nüfus artış oranının sıfıra indiği ve nüfusun da azalma trendine girdiği Doğu Türkistan’dan kaçan 1980’lerde doğmuş Uygur Türklerinin 3-4 kardeş olduklarını belirterek Türk nüfusunu azaltma girişimlerini yalanlayan Çin Büyükelçisi Weihua, toplama kamplarına dair ise hiçbir şey söylememiş. Bu konunun sorulduğu ancak Weihua’nın cevaplamaktan kaçındığı ihtimali yüksek. Weihua, Uygur kadınlarına zorla doğum kontrol spirali takılan Doğu Türkistan’da Uygur nüfusunun “son birkaç kuşakta” yüzde 25 arttığını iddia etmiş, bu “son birkaç kuşak” ifadesinden neyi kastettiği ise meçhul.
Bu yazıda Çin’in düşüncelerini aktaran Balbay’ın ertesi gün yayımlanan “Komşumuz Çin!” yazısında da Çin’in aşı göndermemek için “önce kendi yurttaşlarımızı aşılıyoruz” iddiası aynen tekrar edilirken Balbay, “Keşke kendi aşımızı kendimiz yapabilseydik!” demiş.
Uygur meselesine değinen Balbay 1994’de gittiği “Sincan Uygur Özerk Bölgesi” ziyaretini anlatırken Çin’in işgal ettikten sonra verdiği “Sincan” isminin “yeni topraklar” anlamına geldiği belirtilmiş. Yani Balbay, Çin’in bölgede işgalci olduğunu muhtemelen istemeden itiraf etmiş. Büyükelçi Weihua’nın “Bugün gitseniz arada çok büyük değişim görürsünüz. O bölgeye büyük yatırımlar yaptık” sözüyle bölgeye yapılan Çin yatırımlarını anlatan Balbay, Doğu Türkistan’daki soykırıma dair hiçbir şey yazmamış. Balbay bilakis, Uygur Soykırımı iddialarını AKP’nin dış Türklere kendi siyasi görüşünü benimsetme çabasından doğan bir sorun olduğunu iddia etmiş. “Türkiye, 3K ilkesi temelinde Çin’le diyalog içinde Sincan Uygur temelli sorunları ve yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırabilir” diyen Balbay’ın Doğu Türkistan’daki soykırımı “yanlış anlaşılma” olarak gördüğü anlaşılıyor.
Kaynak: TamgaTürk Özel haberi