AKP iktidarı “çözüm süreci” masalıyla toplumu oyalarken PKK terör örgütü eylemlerine alabildiğine hız vermiştir. Bölgede güvenlik güçleri seyirci ve savunmada tutulduğundan örgüt alan hakimiyetini büyük ölçüde ele geçirmiştir.
Yalnızca 29/30/31 Temmuz tarihlerinde Bitlis’in Mutki ilçesinde 1 muhtar, merkeze bağlı Ünaldı Köyü yakınlarında 2 kişi, Van’ın Erciş İlçesi’nde ise, 2 bekçi kaçırılmıştır. Van’ın Çatak İlçesi’nde 1 kamyon yakılmıştır. Van’ın Erciş İlçesi’ndeki Ulupamir Köyü yakınlarında devam eden HES inşaatında gece bekçisi, Ulupamir Köyü’nde yaşayan Kırgız iki kişi kimliği belirsiz kişilerce kaçırılmıştır. Olaylarla ilgili bilgiler, Genelkurmay Başkanlığı’nın resmi internet sitesinde mevcuttur.
11 ağustos tarihinde ise PKK’lı teröristler Muş-Alparslan-2 Baraj inşaat alanında bulunan taş ocağı ile karakol ve HES inşaatlarını basarak iş makinelerini ateşe vermişlerdir.
Teröristler karakol inşaatını patlayıcı maddelerle havaya uçurmuşlardır. Baraj inşaatında bulunan 3 kamyon, 1 eskavatör ve 1 binek aracını yakmışlardır. HES inşaatında ise 2 beton mikseri, 1 kepçe ve ofis olarak kullanılan 1 konteyneri yakmışlardır. Bütün bu bilgiler Muş Valiliğinin yazılı açıklamasında mevcuttur.
Bölgede bunlardan çok daha vahim ve düşündürücü haberler gelmiyor da değil. PKK’ya yakınlığı ile bilinen internet sitesinde yer alan habere göre, terör örgütünün gençlik yapılanması YDG-H’nin Şemdinli üzerinden Kuzey Suriye’ye geçmeye çalışan, radikal İslami örgüt IŞİD üyesi olduklarından şüphe edilen 13 kişiyi yakaladıklarını duyurdu.
Düşünün bir kez Türkiye topraklarında bir terör örgütü bir başka terör örgütü üyelerini yakalıyor. Devletin ve egemenliğinin ne hale geldiğini anlatmaya bilmem gerek var mıdır?
Terör örgütü ve bölücüler bütün unsurlarıyla harekete geçmiş bulunmaktadır. Bu bağlamda bir haberde Lice’den geldi.
Lice’de mezarlığın kapısında üçgen kaide üzerinde elinde kalişnikof silahıyla dev bir terörist heykeli dikildi. Heykeli dikilen kişi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı ilk silahlı saldırıyı gerçekleştiren ve 1986 yılında asker ile girdiği çatışma sırasında Gabar dağında ölen Mehmetçik katili Mahsum Korkmaz’dır.
PKK 15 Ağustosta başlattığı terör olaylarının 30. Yıldönümünde teröristlerin gömüldüğü Diyarbakır Lice’deki sözde ‘Şehit Harun Şehitliği’nde tören düzenlendi. Eruh ve Şemdinli baskınlarını yapan PKK’lı teröristlerin başı Mahsum Korkmaz’ın mezarlığın girişindeki dev heykelini açılışı da bu tören sırasında yapıldı. Güvenlik güçleri ne olay yerinde göründü ne de teröristlere bir uyarıda bulunan makam oldu.
Bu olaya tek tepki MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den gelmiştir. “Artık PKK’lılara sözde şehitliklerin kurulduğu, katillerin heykelinin dikildiği, ihanete methiyeler düzüldüğü, çözülme ve bölünme refakatçilerinin onay ve teşvik gördüğü bir Türkiye resmi karşımızdadır”.
Diğer yandan geçtiğimiz hafta Diyarbakır’da devlete karşı isyan etmiş olan Şeyh Said ve 47 arkadaşının 1925 yılında idam edildiği Dağkapı Meydanı’nın adı da Büyükşehir Belediyesi Meclis toplantısında alınan kararla ‘Şeyh Said Meydanı’ olarak değiştirilmiştir.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin meclis toplantısında, isyancı Şeyh Said’in idam edildikleri merkez Sur İlçesi’ndeki Dağkapı Meydanı’nın adı, toplantıya katılan BDP ve AKP’li üyelerin oy birliğiyle ‘Şeyh Said Meydanı’ olarak değiştirildi.
Terör örgütü, AKP iktidarının eline ‘çözüm süreci’ adıl bir elma şekeri vermiş, iktidar bununla oyalanırken PKK, pervasız bir biçimde devletleşme faaliyetlerini sürdürmektedir. Çözüm süreci gerçekte bölgenin örgütün istediği şekilde dizayn edilmesi sürecidir. Bu amaçla bölgedeki bürokrasi, idari yapı, simge ve devlete ait değerler PKK’nın istediği şekilde biçimlendiriliyor. Bu bağlamda TC devletinin otoritesi bölgede formaliteye indiriliyorken PKK’nın otoritesi giderek yaygınlaştırılmaktadır. Çözüm süreci budur, gerisi hikâyedir!