Çözüm, kardeşlik, barış adı altında yürütülen süreç, 6/7 Ekim olaylarıyla test edilmiştir. Büyük bir algı operasyonuyla başlatılan bu sürecin ne kadar sahte, tutarsız ve kırılgan olduğunu 6/7 Ekim olayları kanıtlamıştır.
‘Çözüm süreci’ sayesinde PKK terör örgütü bölgede vergi toplayan, yargı yapan, yol kapatan, vali atayan, bayrak indiren ve nihayet özerklik ilan edebilen bir örgüt haline gelmiştir. Bu süreç sayesinde bölgedeki “kamu düzeni” ve “güvenliği”nin PKK’nın eline geçtiği ise AKP yetkililerince bile ifade edilmektedir.
Başta Erdoğan’ın olmak üzere AKP yetkililerinin başlarını ve gövdelerini riske ettikleri çözüm sürecinin ürettiği sonuç budur. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti ise çözüm süreci adı altında terör örgütü karşısında aciz duruma düşürülmüştür.
6/7 Ekim olayları sonrasında “çözüm süreci” resmen kadavra haline gelmiştir. AKP halkı “çözüm süreci” ile uyutmanın faturasını ödememek için yeniden daha büyük bir algı yönetimini devreye sokmuştur. Öyle görülüyor ki Türkiye bölününceye kadar “çözüm süreci” teraneleri tek çıkar yol ve istikamet olarak AKP tarafından savunulmaya devam edecektir.
Bu bağlamda önce uyutma sonra da unutturma stratejisi bütün algı yönetim mekanizmaları tarafından uygulanmaktadır. Bundan amaç 2015 Seçimlerine kadar AKP’nin bir afyon gibi halka yutturduğu çözüm sürecinin bedelini ödemesini engellemektir.
Bu amaca uygun bir biçimde Milliyet Gazetesi manşetinden yeni bir çözüm stratejisi pazarlanmıştır. Bu sürecin sahibi İmralı’daki terörist başıdır. Buna göre “Eş Zamanlı Dört Adım”la çözüm sağlanacaktır.
–Birinci aşama yasal güvence sağlamak olarak ifade edilmiş. Buna göre yasal güvence sağlanması ve yurt dışındaki PKK’lılar için ‘Geri Dönüş Yasası’ çıkarılacaktır.
–İkinci aşama yasal düzenlemelerle üzerinde mutabakata varılacak taslak üzerinden müzakere aşamasına geçirilmesi gerekecek. Hükümet “izleme kurulu” oluşturacaktır.
–Üçüncü aşamada ise çatışmasızlık ortamını güçlendirecek “Tahkim edilmiş ateşkes” ilan edilecek. Karşılıklı olarak tepki çekecek eylemlerin sonlandırılacak.
–Dördüncü aşama olarak da anayasada yapılacak düzenlemeler, toplumsal dönüşüm ve silahsızlanmayla çözüme ulaşılacak.
Aslında bütün bu yaklaşımlar ‘olmayacak duaya amin’ diyen temennilerdir. Gerçeklikle, mevcut bölgesel ve uluslararası gelişmelerle uyumlu değildir. Terörist başı devleti çeşitli vaatler ve sahte çözüm masallarıyla uyutmaya ve örgütü rahatlatacak adımları atmaya zorluyor. AKP’de genel seçimlere kadar zevahiri kurtarmak için idare-i maslahat ediyor.
Milliyet Gazetesinin manşetten terörist başı Öcalan’ın çözüm planı verdiği gün Star Gazetesi bir başka terörist Osman Öcalan’ın çözüm ile ilgili görüşlerini yayınladı.
Orhan Miroğlu’nun Osman Öcalan ile yaptığı röportaj 1 Aralık tarihli Star Gazetesi’nde yayınlandı. PKK’nın uyguladığı stratejiyi deşifre etmesi bakımından Osman Öcalan tespitleri önemlidir:
Terör örgütünü en iyi tanıyan ve izleyenlerden birisi olan Osman Öcalan’ın son gelişmelerle ilgili değerlendirmesi şöyledir:
-PKK Abdullah Öcalan’a ‘evet diyerek reddetme stratejisi” izliyor.
-İki PKK var, bir Kandil PKK’si diğeri İmralı PKK’si…
-Kandil PKK’si Öcalan’ı reddederek siyaset yapamayacağını… bildiği için Apo’ya evet diyecek resmen kabul edecek ama fiilen kendisini uygulayacak…Kandil’in bugüne kadar izlediği strateji odur.
– Hiç bir zaman söylemde Apo’yu reddetmezler. Uygulamaya gelince Apo büyük bir ret olayı yaşıyor.
-PKK’de, Türkiye’den yana olmayanların çabaları az değildir. Her üyesi PKK’yi bir tarafa çekiyor, bir taraftan zorluyor…
AKP çözüm sürecinde umudunu İmralı’ya, uygulamayı da Kandil’in samimiyetine bağlamış durumdadır. Bu nedenle AKP, Öcalan’ın itibarına muhtaç haldedir. Onun için Arınç, Öcalan’ın ‘itibarına zarar vermeyiniz’ diye HDP’yi uyarıyor. AKP, Gençliğe Hitabeyi okumadığı ve okutmadığı için “muhtaç olduğu kudretin” nerede olduğu hususunda yanılıyor!