18 Mart Çanakkale Deniz Zaferinin yıldönümlerinde; Her yıl, yüz binlerce yaşlısı-genci-öğrencisi vatandaşımız Çanakkale’ye gider…!
Fedakârlığın ve kararlılığın Kabe’si olmuş,Vatanımızın her karış toprağını kanlarıyla sulamış, yaşatmak için can vermiş, Zorluklarla ve kalabalıklarla baş etmiş, 7 düvele karşı tarih yazmış; yüz binlerce şehitlerimizin aziz hatıralarını yad eden ziyaretçilerin,milli ve manevi değerleri bu topraklarda hayat bulur…!
Çanakkale’de, savaşın kaderine tesir eden Anafartalar kahramanı,Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu, ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarının, yurdumuzu savunmak için;emperyalist ülkeler karşısında gösterdikleri direnç ve azim:Türk Milletinin minnet ve şükran dualarında kendini bulur…!
Baş eğmeden,başını verenlerin manevi huzurunda,ruhunu arındırma terapisinin zirvesidir, buralar…!
Bu ülkeyi karşılıksız sevmenin,Bir hilal uğruna canını vermenin ne demek olduğunu dağın taşın dile gelip anlattığı diyarlardır, buralar…!
Buraları bu duygularla gezip, görenlerin; yüreğine vatan sevgisi hiç çıkmamak üzere işlenir…!
…
Çanakkale Zaferinin yıldönümü münasebetiyle; O diyarlara hayat pahalılığından ötürü gitme imkânı bulamayanlar için; AKP’li Kepez Belediyesi, geniş bir alana Çanakkale Savaş alanları Çadırı kurdurdu…!
Bu alanı ziyaret edenlerin ilk haftada yüz elli bini aşmasından duyduğum memnuniyet ve merak üzerine, etkinliği görmek maksadıyla, geniş bir alanda binlerce öğrenci ve vatandaşın gezelediği çadır alanına girdim.
Başları bir yana doğru bükük ve eğik,iki ellerini göbekleri altlarında birleştirmiş,yuvarlak ağızlı badem bıyıklı,görevlilerden ve gönüllülerden oluşan bir hizmet ordusunun,Çanakkale’yi; duydukları,inandıkları ve işlerine geldiği şekilde anlatmaya çalıştıklarını acıyla gözlemledim…!
Antalya merkez ve ilçelerinden okul servisleriyle,planlı bir şekilde getirilmiş öğrencilere,iyi niyetlerle çoluğunu çocuğunu toplayıp gelmiş ailelere ve bu panayırı gezmeye gelen misafirlere;propaganda teknikleriyle enjeksiyon yapıldığına ibretle şahit oldum…!
’’Çanakkale’yi,Antalyalının ayağına getirdik…!’’ faaliyetinin siyasi amaçlı bir operasyon olduğuna dair,içimizde kuşkusuz bir hüküm hissi oluşuyor…!
Ortalıkta tuhaf bir koku,birde zihnimizi zorlamama rağmen bir türlü bulamadığım,adını koyamadığım bir garabet var…!
Kasvet kaplayan bedenimi ve ruhumu bir an önce temiz havayla buluşturmak için,çıkışa doğru yönelmişken;Bir öğrenci grubu içerisinde 8-10 yaşları arasındaki bir kız çocuğunun,görevliye:’’Çanakkale Savaşında Atatürk yok muydu…? Atatürk Nerede…? ‘’sorusuyla,Ecdadımın tokadını suratıma yemişçesine,sarsılıp,titreyip kendime geliyorum…!
Tarihi hakikatleri ters yüz eden bu alanda, Atamıza ilişkin kayda değer bir şey olmadığını, bulamadığım ve göremediğim garabeti,çocuk masumiyetiyle bir nevi ‘’Aaa Kral Cıplak…! ‘’ nidasıyla , kirletilmemiş saf bir yürek buluvermişti…!
Gönüllü görevli kem kümler karışımı vaziyeti kurtarmaya çalışarak, laf olsun torba dolsun, dış kapının mandalı misali,bir dip bucak köşeyi gösteriyor…!
‘’Ya sabır’’ çekerek dişlerimi ve yumruklarımı sıkarak oradan uzaklaşıyorum…!
Söylene söylene,söve saya;Ülkücü camianın kanaat önderlerinin her daim bulunduğu bir kahvehaneye gidiyorum…! Bir yandan okey oynanıyor,çaylar içilip,sigaralar tüttürülüyor….! ‘’Listede falanca mutlaka olmalı…’Filancayı istemiyoruz…! Bize liste hazırlanırken mutlaka danışılmalı….! Ne olacak bu MHP’nin hali….!’’ Muhabbetlerini ve okeylerini rahat oynamaları için müsaade isteyip,deniz kenarına doğru yürüyorum…!
Sahilde eski tüfek bir devrimcinin işletmeciliğini yaptığı, ekseriyetle CHP’lilerin takıldığı çay bahçesi kafeteryadayım. Yan masalarda Göğüslerinde altı oklu rozet bulunan bay ve bayan partililer, denize nazır mekândan Akdenizin eşsiz manzarasını biralarını ve çaylarını yudumlayarak içmenin keyfini yaşarlarken,diğer yandan ‘’Vatandaş uyuyor…!Bu millet adam olmaz…!Yine götürüp koyun gibi oy verecekler…!’’sızlanmaları kulağıma çarpıyor….!
Cumhuriyet meydanına doğru yürüyorum…! Meydana yakın Orduevinin önünden geçiyorum…! Antalya Orduevi şehrin en güzel yerinde…! Kaleiçi,Yat limanı ve Akdeniz manzaralı bu alanda,harika güneşli bir günün tadını çıkartan,ordu mensubu ailelerini görüyorum…!
Bu esnada gözüme Muharip Gaziler Derneğinin Orduevine ait çay bahçesinin bitişiğine açmış olduğu, halka açık sergiye giriyorum. Kıbrıs’ta savaşmış Konyalı bir gazimiz, kalabalıkların önünden gelip geçtiği ama kimsenin ilgi göstermediği bu alana ziyaretçi olan bize, yaşadığı savaş anılarını, yazılı bilgiler ve belgeler ışığında aktarıyor.
Gazimizi yalnızlığında bırakarak,hüzünle kalabalığa karışıyorum….!
Efendiler-Hanımefendiler,Ağalar-Hanımağalar,Paşalar-Beyler;İmamın ordusu yüz binlerce gencimize,öğrencimize,vatandaşımıza zehrini kusarken,Sizler;belayı def etmek için sahaya çıkıp çalışmazsanız,poponuzu oturduğunuz yerden kaldırmadan mızmızlanmaya ve izlemeye devam ederseniz….!
12 Hazirandan sonra Akdeniz manzarasını 90 derecelik açıyla izlersiniz…!
Anlayamadınız mı…?
Hürrem,Fatmagül, Fehmigül, Behlül desem anlarsınız anlamasına da…!
Lafın tamamı deliye denirmiş gerisini anlayın….!
…
‘’Atatürk nerde…?’’ diye soran,geleceğimizin ümidi güzel kızımıza intihal yaparak naçizane ben cevap vereyim…!
Atatürk; Yıldızla Ayın, Canla Kanın, Toprakla Bayrağın, İstiklalle İstikbalin Birleştiği Yerdedir.
