TBMM, mesaisinin çok önemli bir bölümünü daha önce çıkarılmış yasaların öngörülemeyen sakıncalarını düzeltmek için harcamaktadır. TBMM’ye getirilen yasa teklifleri üslup, kapsam ve sınır yönünden sıkıntılı olmakta ve yeterince müzakere edilememektedir. Hukuki olan teklifler için siyasi ve ideolojik tartışmalar yapmak, sorunu çığırından çıkarmaktadır.
AKP’nin yalnız siyasileri değil hukukçularının da korkunç bir kibir ve körlük içinde olması çıkarılan yasaların sorunu çözmemekte aksine sorunu büyütmektedir. Bu yangını söndürmek için su yerine benzin kullanmaya benzemektedir.
Nasıl olsa düzeltiler yasası!
TBMM’ye getirdikleri çoğu yasa teklifleri baştan savma, alelacele ve ‘kervan yolda düzülür’ mantığıyla hazırlanmaktadır. Bu zihniyet uygulamada karşılaşılan sorunlara bakılarak çıkarılan yasaların aksayan yönleri ‘nasıl olsa düzeltilir’ diye düşünmektedir.
Boşanmaların, kadına yönelik şiddetin, cinayetlerin, intihar ve cinsel tacizlerin alabildiğine arttığı bir zamanda cinsel istismar yakıcı sosyal bir sorundur. Böyle bir sorun siyasi, ideolojik ve megaloman yaklaşımlara kurban edilemez.
TBMM’ye sunulan ve cinsel istismar düzenlemesiyle ilgili yasa teklifi tam bir yüzeysellik ve öngörüsüzlük örneğiydi.
Kadın, kadına şiddet ve tacizlerle ilgili olarak onlarca araştırma önergesi verilen, komisyon kurulan ve tartışma yapılan TBMM’de böyle bir tasarı nasıl hazırlanabildiği anlaşılır değildir.
Kaş yaparken göz çıkarmak!
Küçük yaştaki evlilikler ya da kaçma ve kaçırılma yoluyla yapılan evlilikler yasal olarak suçtur. Yasal olmayan bu tür evlilikleri yasal hale getirmek için her yana çekilecek genişlikteki cümle ve kavramlarla yasa teklifi hazırlamak anlaşılır değildir.
Türk toplumu tacizciye, tecavüzcüye, özellikle çocuklara cinsel istismar yapanlara idam isterken sınırları belirsiz cinsel istismar kavramı ve belirsiz faili tanımlaması risk içermektedir.
Diğer yandan yasa tasarısıyla cinsel istismar suçunu işleyenlerin, güç, nüfuz ve imkânlar ile mağduru etki altına alması muhtemeldir. Dahası mağdurun bu baskı altında erken yaşta zorla evlilik yapmak zorunda kalması ya da bu evliliği sürdürmeye mecbur olması kuvvetle muhtemeldir. Yasanın yürürlük süresinin belirlenmemiş olması da ayrı bir handikaptır.
Diğer yandan bu yasa tasarısı çocuk yaşta evlilikleri teşvik etmeyeceğinin garantisi de yoktur. Dahası olgunun bir de ‘tecavüzcüsüyle evlendirilme’ boyutu olduğu da açıktır.
Yasa tasarısının haklı ya da haksız olarak adı ‘tecavüzcüye af yasası’ olarak tanımlandı. Bunu nedeni AKP’nin tepeden inmeci, ben bilirimci, her şeye hâkim bir zihniyete sahip olmasıdır.
Bir sosyal sorunu çözmek isterken başka sorunlara sebep olmak böyle bir şeydir. Halk arasında buna “kaş yaparken göz çıkarmak” denir.
Yasa, cinsel istismar faillerine mağdurla evlilik şartıyla bir defa için hapisten kurtaracak düzenlemesi, kadın derneklerini ve muhalefeti ayağa kaldırdı. Bunun üzerine Başbakan, Partisine “muhalefetle görüşün” talimatını verdi.
Türkiye’de muhalefetle birlikte toplumsal bir soruna çözüm getirilmesi için olağan üstü tepkilerin olması gerekiyor.
Fiili durumlara yasal zemin yaratmak böyle bir şeydir!
Toplumsal sorunların çözümünde iktidar-muhalefet işbirliği esas olmalıdır. Herkesin sorunların çözümüne katkı sunmasından herkes kazançlı çıkacaktır. El elle akıl akılla yükselir. Tek yanlı ya da tepeden inmeci tasarruflarla istenilen sonucun alınması mümkün değildir.
Dahası fiili durumları meşrulaştıran yasalar çıkarmak da çözüm değildir. Tam aksine esas olan bireylerin fiillerini yasalara uygun hale getirmektir.
Türk siyaseti toplumsal sorunlardan kopmuştur. Siyasetin gündemi başkanlık tartışmalarından ibaret hale gelmiştir. FETÖ, PKK ve DAEŞ terörü fiili olarak gündemi bloke etmiş bulunmaktadır. Tek yanlı, sığ ve ön yargılı tartışmalardan sosyal sorunlar tartışılamaz hale gelmiştir. Türkiye artık kısır tartışmalardan kopmalıdır.