Qin Gang, temel çıkarları korumayı misyon edineceklerini, her türlü hegemonyacılığa ve güç politikasına kararlılıkla karşı çıkacaklarını, Soğuk Savaş zihniyetiyle yüzleşmeye, çevrelemeye ve bastırmaya karşı olacaklarını ve ulusal egemenliği, güvenliği ve kalkınma çıkarlarını savunacaklarını kaydetti.
“Çin’in dost çevresi genişliyor”
Qin Gang, COVID-19 salgınının durumu iyileştikçe Çin ve yabancı ülkeler arasındaki temasların düzenli olarak yeniden başlatıldığını ve Çin diplomasisinin hızlandırma tuşuna bastığını belirtti.
Qin Gang, ilk “Çin ve 5 Orta Asya Ülkesinin Liderleri Zirvesi” ve 3. Uluslararası İşbirliği Zirvesi Forumu’na ev sahipliği yapmak için ellerinden geleni yapacaklarını ve Çin diplomasisinin benzersiz üslup sergilemeye devam edeceklerini ifade etti.
Qin Gang, Çin’in dost çevresinin her geçen gün genişlediğini ve eski dostlarla ilişkilerin daha samimi olduğunu hatırlattı. Açık kalkınmayı hedefleyeceklerini ve yurt içinde yüksek kaliteli kalkınmaya ve yüksek düzeyde dışa açılmaya hizmet edeceklerini dile getiren Qin Gang, “ayrılma ve zincirlerin kırılmasına” ve tek taraflı yaptırımlara karşı çıkacaklarına, açık ve kapsayıcı bir dünya ekonomisini sürdüreceklerine ve Çin’in yeni kalkınmasıyla dünyaya fırsatlar sağlayacaklarına dikkat çekti.
Qin Gang, ortak kader topluluğu ve uluslararası ilişkilerin demokratikleşmesini teşvik edeceklerini, küresel yönetişimi daha adil ve makul bir yönde gelişmesini yürüteceklerini ve insanlığın karşı karşıya bulunduğu ortak sorunları çözmek için Çin zekası ve Çin planını sunacaklarını belirtti.
Qin Gang, her zaman yurtdışındaki Çin vatandaşlarının güvenliğini göz önünde bulunduracaklarını, yurtdışındaki Çin vatandaşları ve kurumları için güvenlik korumasını ve hizmetlerini güçlendireceklerini ve Çin ile yabancı ülkeler arasındaki temasları daha güvenli ve elverişli hale getireceklerini kaydetti.
Çin tarzı modernleşme
Qin Gang, Çin tarzı modernleşmenin tüm halkın ortak refaha kavuştuğu modernleşme olduğunu vurguladı. Çin tarzı modernleşmenin sadece halka maddi refah değil aynı zamanda manevi refah getireceğine işaret eden Qin, az sayıda ülke veya kişilere hizmet verilmesinin modernleşmeye ulaşılması anlamına gelmediğini dile getirdi. Bunun yanı sıra zenginlerin daha da zengin ve fakirlerin daha da fakir hale gelmelerinin modernleşme sayılmadığına dikkat çeken Qin, ruhsal eksiklik ve düzensizliğin de modernleşme olmadığını belirtti.
Qin, farklı ülkelerin halklarının eşit bir şekilde gelişme ve mutluluk isteme hakkına sahip olmaları gerektiğinin altını çizdi.
“Borç tuzağı yaftası, hiçbir durumda Çin’e yakıştırılamayacak”
Kuşak ve Yol inisiyatifine de değinen dışişleri bakanı Qin Gang, borç tuzağı yaftasının hiçbir durumda Çin’e yakıştırılamayacağını vurguladı.
Qin, “Verilere göre, çok taraflı finans kuruluşları ve ticari alacaklılar, gelişmekte olan ülkelerin devlet borcunun yüzde 80’inden fazlasını oluşturarak ilgili ülkelerin borç baskısının en büyük kaynağıdır. Özellikle geçen yıldan beri, ABD’nin faiz oranlarını eşi benzeri görülmemiş bir oranda artırması ve çeşitli ülkelerden sermaye çıkışı, ilgili ülkelerin borç sorunlarını daha da kötüleştirdi.” diye konuştu.
Çin-Rusya ilişkisi, Soğuk Savaş yaklaşımıyla değerlendirilmemeli
Bakan Qin Gang, Çin-Rusya ilişkisine değinirken, bu ilişkinin büyük devletler arasında karşılıklı stratejik güven, iyi komşuluk ve dostluğun tesisi için bir örnek oluşturduğunun altını çizdi.
Qin Gang, bazı ülkelerin Çin-Rusya ilişkisini Soğuk Savaş yaklaşımıyla değerlendirmeye alıştığını hatırlatarak, ancak bu ilişkinin bir blok veya zıtlaşma yaratmadığını, herhangi bir üçüncü tarafı hedef almadığını, hiçbir ülkeye tehdit oluşturmadığını, hiçbir tarafın müdahalesi ve kışkırtmasından etkilenmediğini belirtti.
Dünyadaki kargaşalar önünde Çin-Rusya ilişkisinin daha da sağlıklı şekilde ilerletilmesi gerektiğini söyleyen Bakan Qin, Çin ile Rusya arasındaki ticarette hangi para biriminin kullanılacağının, hangi para biriminin güvenilir olmasına bağlı olduğunu ve uluslararası paraların tek taraflı yaptırımların aleti haline getirilmemesi gerektiğini vurguladı.
“Taiwan meselesinin çözümü, Çinlilerin kendi işidir”
Taiwan meselesiyle ilgili soruyu yanıtlayan Qin Gang, bu meselenin nasıl çözülmesi gerektiğinin Çinlilerin kendi işi olduğunu ve herhangi bir yabancı ülkenin müdahale hakkı bulunmadığını yineledi.
Qin, Çin Anayasası’nın önsözünde yer alan “Taiwan, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kutsal topraklarının bir parçasıdır. Vatanın birleşmesini gerçekleştirmek, Taiwan adasındaki soydaşlar dahil tüm Çin halkının kutsal görevidir” şeklindeki sözleri hatırlattı.
Qin, Taiwan meselesinin Çin’in çekirdek çıkarlarının merkezi ve Çin-ABD ilişkisinin temeli ve aşılmaması gereken bir kırmızı çizgi olduğuna dikkat çekdi.
Taiwan meselesinin oluşumunda ABD’nin sorumluluğu olduğuna işaret eden Qin Gang, ABD’nin Çin’in içişlerine karışmamasını istediklerini dile getirdi. Qing, Çin halkının ABD’ye neden Ukrayna krizinde insan hakları ve toprak bütünlüğüne saygıdan bahsederken, neden Taiwan meselesinde Çin’in egemenliği ve toprak bütünlüğüne saygı göstermediği sorusunu sorma hakkı bulunduğunu kaydetti.
Qin Gang, sözlerine şöyle devam etti: “ABD, Çin’den Rusya’ya silah sağlamamasını isterken, neden kendisi Çin’le arasında varılan ortak bildiriye aykırı şekilde Taiwan’a silah satıyor? Bir yandan Taiwan Boğazı’nda barış ve istikrarı koruduğunu iddia ederken, diğer yandan neden gizlice Taiwan’ı yok etme planı hazırlıyor?”
Qin, “Eğer ABD, Taiwan Boğazı’nda huzur istiyorsa, Tek Çin ilkesine dönmelidir” ifadesini kullandı.
“ABD’nin Çin algısı ve konumlandırmasında ciddi bir sapma var”
ABD ile ilişkilerine değinen Qin Gang, ABD’nin Çin algısı ve konumlandırmasında ciddi bir sapma olduğunu, Amerikan yönetimlerinin Çin’i en önemli rakip ve en ciddi jeopolitik meydan okuma olarak gördüğünü söyledi.
Qin, tüm bu yanlış algılamalarının ABD’nin Çin politikasının tamamen rasyonel ve sağlıklı yörüngeden sapmasına neden olduğuna işaret etti.
Kısa süre önce iki ülke arasında yaşanan balon olayının tamamen mücbir sebeplerden kaynaklanan tesadüfi bir hadise olduğunu hatırlatan Qin, “bu gerçek son derece nettir, ABD tarafı bile bu olayın bir tehdit oluşturmadığını kabul etti.” dedi.
Qin, buna rağmen ABD’nin uluslararası hukuk ve uluslararası uygulamaları ihlal ederek suçluluk varsayımıyla aşırı tepki göstererek gücünü kötüye kullandığını ve önlenebilir bir diplomatik kriz yarattığını söyledi.
Qin Gang, Çin’le rekabetinde zafere ulaşmak, fakat Çin’le çatışmaya girmemek iddiasında bulunan ABD’nin sözde “rekabeti”nin Çin’i kapsamlı bir şekilde dizginlemek olduğunu, bunun tamamen bir sıfır toplamlı oyunu olduğunu kaydetti.
Çin’in iki halkın temel çıkarları ve hatta insanlığın geleceği üzerine oynanan bir kumar anlamındaki böyle bir rekabete tabii ki kararlılıkla karşı çıktığını vurgulayan dışişleri bakanı Qin, dizginleme ve baskının ABD’yi büyük yapmayacağı gibi, Çin’in yükselişini de durduramayacağını ifade etti.
Çin’in Ortadoğu politikasının önceliği nedir?
Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, geçen yılın sonunda Çin-Arap Zirvesi ve Çin-KİK Zirvesi’ne katıldı ve Suudi Arabistan’a resmi ziyaret yaptı. Bu yıl Şubat ayında İran Cumhurbaşkanı Reisi Çin’i ziyaret etti. Bu diplomatik girişimlerin Çin’in Ortadoğu bölgesine verdiği önemin arttığı anlamına geldiği savunuluyor.
Dışişleri Bakanı Qi Gang, Çin’in Ortadoğu politikasının önceliğiyle ilgili soruyu yanıtlarken, Çin’in Ortadoğu ülkelerinin stratejik bağımsızlığa kavuşmasını desteklediğini, dış güçlerin bu ülkelerin içişlerine karışmasına karşı çıktığını ve bölgedeki sıcak sorunların diyalog ve müzakere yoluyla çözülmesini desteklemeye devam edeceğini belirtti.
Qin, Çin’in Ortadoğu ülkelerine tamamen saygı gösterdiğini ve sözde bölgedeki boşluğu doldurma niyetinde olmadığını kaydetti.
“Ukrayna krizi, önlenebilir bir trajediydi”
Dışişleri Bakanı Qin Gang, Ukrayna krizinin önlenebilir bir trajedi olduğunu, krizin bugüne gelmesindeki acı dersleri tüm tarafların derin şekilde ele alması gerektiğini söyledi.
Krizin özünde Avrupa’da güvenlik yönetimi konusundaki çelişkilerin patlamasının yattığına işaret eden Qin, Çin’in bu konuda barış ve diyalogu seçtiğini vurguladı.
Bu konuda Çin’e yöneltilen eleştiri ve yaptırım tehdidine değinen Qin Gang, Çin’in krizin yaratıcısı ve taraflarından biri olmadığını, çatışan herhangi bir tarafa silah sağlamadığını bu nedenle yaptırım tehdidine asla izin verilmeyeceğini kaydetti.
Ukrayna krizinin çözümü için kritik ana gelindiğini söyleyen Qin Gang, bir an önce barış müzakerelerinin başlatılması, tüm tarafların güvenlik kaygılarının dikkate alınması, böylece Avrupa’da uzun vadeli güvenlik tesis edilmesi çağrısında bulundu.
“Ukrayna tarzı krizinin Asya’da sahnelenmesi kabul edilemez”
Qin Gang, kısa süre önce birçok ülke liderlerinin ASEAN’ın herhangi bir dış gücün temsilcisi haline gelmemesi ve büyük devletler arasındaki çekişmelerin gölgesine düşmemesi gerektiğini belirttikleri hatırlattı.
Qin, Asya’nın jeopolitik satranç tahtası yerine iş birliği ve ortak kazancın sağlandığı bir sahne olması gerektiğine dikkat çekti. Soğuk Savaş’ın Asya’da tekrarlanmasına izin verilmeyeceğine işaret eden Qin, Ukrayna tipi krizlerin de bölgede sahnelenmesinin kabul edilemeyeceğini vurguladı.
“Tarihi unutmak ihanet demektir, suçu inkar etmek yeniden suç işlemek demektir”
Çin-Japonya ilişkilerini ele alan Qin Gang, Japon militarizminin Çin ulusuna ciddi zararlar verdiğini hatırlatarak Çin halkının bunu unutmayacağı ve Japonya tarafının da bunu asla unutmaması gerektiğini söyledi. Qin, “Tarihi unutmak ihanet demektir ve sorumluluğu inkar etmek suçu tekrarlamak demektir.” ifadesini kullandı.
Her zaman Japonya’ya iyi niyetle davranan Çin’in iki ülkenin iyi komşu ve dost olmasını temenni ettiğine dikkat çeken Qin, Japona’daki bazı insanların iyi komşuluk yerine kendi zorluklarını veya belalarını komşularına aktarmaları, hatta Çin’i dizginleyen “yeni soğuk savaş”a katılmaları halinde, Çin ile Japonya arasındaki eski yaraların sarılmadan kalacağı ve yeni acıların da ekleneceğini sözlerine ekledi.
Çin’den Avrupa’da stratejik bağımsızlık ve kalıcı barış çağrısı
Qin Gang, Çin ile Avrupa’nın iki büyük medeniyet, iki büyük pazar ve iki büyük güç olduğunu hatırlattı.
Çin ile Avrupa arasındaki temasların karşılıklı stratejik çıkarlar temelinde yapılan bağımsız bir seçim olduğuna işaret eden Qin, ikili ilişkilerin üçüncü tarafları hedeflemediğini, üçüncü bir tarafa bağlı olmadığını ve üçüncü taraflarca kısıtlanamayacağını belirtti.
Qin, “Durum nasıl gelişirse gelişsin AB’yi her zaman kapsamlı stratejik ortak olarak gören Çin, Avrupa’nın entegrasyon sürecini destekliyor.” diye konuştu. Qin, Ukrayna savaşından kaynaklanan acıları yaşayan Avrupa’nın bundan ders alarak stratejik bağımsızlığa ve kalıcı barışa kavuşmasını temenni ettiklerini dile getirdi.
Qin, AB ile birlikte gerçek çok taraflığı izleyerek karşılıklı saygı, iş birliği ve ortak kazanç kurallarını takip etmeye hazır olduklarını yineledi.
Qin, kısıtlamalara ve sıkıntılara karşı Çin ile AB arasındaki kapsamlı stratejik ortalıklık ilişkilerini derinleştirerek karışık koşulların iç içe geçtiği dünyaya daha fazla istikrar, belirginlik ve pozitif güç katmak istediklerini kaydetti.
Kaynak:Çin Uluslararası Radyosu