CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, Merkez Bankası’na başkan yardımcılığı için gereken tecrübe şartının kaldırılmasına ilişkin açıklamada bulundu ve kararın detaylarına mercek tuttu. Cumhurbaşkanlığı kararına göre başkan yardımcılığı için tecrübe şartı kaldırılırken Merkez Bankası karının yüzde 20’sinin ihtiyat akçesi olarak ayrılması şartı da tarihe karıştı. Konuya ilişkin açıklama yapan CHP’li Karabat, Hazine’nin Albayrak döneminde ne hale geldiğini resmi verileri derleyerek ortaya koydu. CHP’li Karabat açıklamasında şunları söyledi;
“Merkez Bankası belki de tarihinin en fazla uzmanlık gerektiren günlerinden geçiyor. Merkez’in rezervlerinin swaplar yoluyla köpürtüldüğü artık sır değil, dış basında dahi manşetleri süslüyor. Swap hariç net rezervlerin ise eksi bakiyede olduğu biliniyor. Covid-19 ile birlikte finansal kırılganlıklar arttı. Tüm bunlar ortadayken Hükümet, Merkez Bankası’na olan güveni sarsacak bir karara daha imza atarak ve Merkez Bankası’na başkan yardımcısı olmak için gereken tecrübe şartını kaldırdı. Bu kuruma uzman yardımcısı olarak giren bir personelin uzman olabilmesi için 5 yıl çalışması gerekiyor; ancak kurumun yönetim kurulu üyesi de olan başkan yardımcısının herhangi bir tecrübesinin olmasına gerek duyulmuyor. En basit işte dahi en az 2 yıl tecrübe aranır olmuşken, memlekette uzman kıtlığı mı yaşanıyor? Saray çevresindeki birinin sadakatini ödüllendirmek için koskoca Merkez Bankası’nın itibarını sarsmaya değer mi? Merkez Bankası’nın koltukları Saray’a sadakatin hediyesi değil, 83 milyonun alın terinin emanetidir.”
“Kararnameyle asıl gözden kaçan yenilik Merkez Bankası’nın ihtiyat akçesine ilişkin olandır. Bilindiği üzere Merkez Bankası hisselerinin %51’i Hazine’ye aittir. Merkez Bankası her yıl Nisan’da genel kurulunu toplar, kar hesabını yapar, karın %20’sini ihtiyat akçesi olarak ayırır, kalan tutardan Kurumlar Vergisi’ni Hazine’ye öder. Geriye kalan ise hissedarlarına kar payı olarak dağıtılır. Burada da en çok kar payını yine Hazine alır. Yani Hazine, Merkez’den hem Kurumlar Vergisi tahsilatı yapar, hem de Merkez’in hisselerinden kar payı alır. Bunlar belli ki Hazine’ye yetmiyor ve Hazine %20’lik ihtiyat akçesini de istiyor. Merkez Bankası kaynaklarının bu şekilde hunharca kullanılması hiçbir gelişmiş ekonomide görülmez. Finansal piyasalar züccaciye dükkânına benzer. Hükümet ise bir fil gibi hareket ediyor.”
“Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ise Hazine’nin durumuna ilişkin yaptığı açıklamalarda verileri manipüle ediyor. Albayrak’a göre kamu borçluluğunda Türkiye dünyadan çok daha iyi durumdadır. Türkiye’nin borç yükünün daha çok özel sektörün sırtında olduğu doğrudur. Ancak son 2 yıldır yaşanan ekonomik darboğazla beraber özel sektörün borçları hızla kamulaşmaktadır. Üstelik kamu borçlarındaki artış hızı OECD ülkelerini geride bırakmıştır. Albayrak Hazine’nin başına 10 Temmuz 2018’de geçti. 2018’in ikinci çeyreği itibariyle kamunun net borç stoku 296,1 milyar liraydı. Bu ise gayrisafi yurtiçi hasılamızın yüzde 8,7’sine denk geliyordu. En son açıklanan tutarlar ise 2020’nin ilk çeyreğine ait. Yani henüz Covid-19 yıkımı yaşanmadan önce. Albayrak’ın 2018’de 296,1 milyar net borç ile aldığı Hazine’nin 2020 ilk çeyrek sonu itibariyle net borcu yüzde 782,2 milyar liradır. Bu borç ise gayrisafi yurtiçi hasılamızın yüzde 17,7’sine karşılık gelmektedir. 2 yılda kamu borcu 2,6 katına çıkmıştır ve bu haliyle Hazine alarm vermektedir.”
“Hazine’nin özellikle iç borçlarında pandemi sürecindeki artış dikkat çekici boyutlara varıyor. Yıllara göre Hazine’nin iç borç çevirme oranı AKP döneminde ilk kez 2009’da %100’ün üzerine çıkmış ve %103 olmuştu. Yani Hazine 100 lira borç öderken 103 lira borç edinmişti. 2009’dan sonraki yıllarda en yüksek iç borç çevirme oranı ise %131,4 ile 2019 yılına yani Albayrak’ın ilk mali yılına aitti. Bu yılın Ocak ile Haziran ayları arasındaki iç borç çevirme oranı tarihi bir rekor kırarak %196 olarak kaydedilmiştir. Bu Hazine’nin 100 lira borç ödemek için 196 lira borç aldığı anlamına gelir ki, bunun da anlamı AKP, geleceğimizden çalıp bugünü idare etmeye çalışmaktadır.”
“Merkez Bankası kaynaklarına girişmek züccaciye dükkanına fil sokmaktır. Borsadan yabancı yatırımcı çıkarken, kamu bankaları mevduatlarının 2 misli kadar kredi dağıtmışken, bir yandan ihtiyat akçesi uygulamasını kaldıracaksınız, bir yandan da yetkin olmayan isimleri Merkez Bankası’nın yönetimine atayacaksınız. Merkez’in parası bu ülkenin alın teridir. TCMB bir anonim şirkettir ki bu şirket ülkenin en stratejik kurumlarının başında geliyor. Ancak son düzenlemeyle anlaşılıyor ki Merkez Bankası Saray AŞ’ye dönüştürülmek istenmektedir.”