CHP, yemin, zafer ya da hiç

CHP, TBMM’de yemin etmeyi, tutuklu bulunan Balbay ve Haberal’ın durumuna endeksleyerek ertelemişti. İktidar partisi AKP’nin bu konuda bir irade beyanında daha doğrusu bir imada bulunmasını dahi yeterli görerek yemin edeceklerini açıklamışlardı. Ardından da kendileri gibi davranmayan MHP’yi “Biz arkadaşlarımızı satmayız” diyerek suçlamışlardı. CHP, sonuçta TBMM’ye geldi ve yemin etti. İyi de etti.
CHP’nin yemin krizinin AKP ile CHP arasında bir mutabakat metni sonrası aşıldığı açıklandı. Mutabakat metni diye kamu oyuna duyurulan yazıda ise mutabakatın “m” sinden dahi bahsetmek mümkün değildir. Metinde tarafların hangi konuda mutabık kaldığı yazılı değildir. Temenni cümleleriyle inşa edilmiş, her anlama gelen, anlaşılmaz bir metin kamu oyuna “mutabakat” diye duyuruldu. Mutabakat metninde konuya vurgu yapılmıyor. Suya sabuna dokunulmuyor. Balbay ve Haberal’ın konumlarına atıf da dahi bulunulmuyor.
“Mutabakat”, “diyalog”, “her şeyi Meclis çatısı altında çözmek” söylemleri dillerinde, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” kokartları yakalarında CHP’liler yemin etti. Mutabakat denilen şeyin zevahiri kurtarma yazısı olduğunu TBMM’de ilk yemin yapılırken ismi okunan Balbay ve Haberal’ın bu kez adlarının dahi okunmamasıyla ortaya çıkmıştır. Balbay ve Haberal’ın adını dahi okumaya tahammülü olmayanların onların demir parmaklıklar arkasından TBMM’ye gelmesi için çaba gösterecekleri düşünülemez.
Durum bu iken Başbakan Erdoğan’ın “göreceksiniz tükürdüklerini yalayacaklar” sözlerini ettikten sonra, TBMM’de CHP sıralarına dönerek “ne oldu? Bak gelip yemin ettiniz!” sözleri de CHP adına yenilir yutulur gibi değildi.
Ancak işin bir de diğer yönü vardı. O da Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın BDP’yi de Meclis’e davet ettikten sonra söyledikleri sözler arasında saklıydı. Bozdağ şunları söyledi: “Yemin etme konusunda mutabakat sağlandı. Bu uzlaşmanın parlamentonun bundan sonra yapacağı çalışmalara zemin oluşturması ve başta yeni anayasa çalışmaları olmak üzere 24. parlamentonun çalışmalarına katkı yapmasını diliyorum. Bu uzlaşmadan dolayı iki grubu da tebrik ediyorum”.
Bozdağ’ın bu söylemleri aslında CHP ile AKP arasında biri açıklanan, birisi de gizli tutulan mutabakatın olduğuna işaret ediyor. Zira kamu oyuna “mutabakat” diye açıklanan şey en olumlu biçimde değerlendirilse bile bir iyi niyet açıklamasından öteye geçmeyecek sözlerden ibarettir. Bozdağ’ın üzerinde mutabık kalındığı söylenen hususlar açıklanmayan konulardadır.
Aslında Sayın Bozdağ’ın ima ettiği “mutabakat” ın ne olduğunu yine Bozdağ’ın sözlerinin arasında görmek mümkündür. Yeni anayasa konusunda CHP’nin AKP’ye destek vermesi, karşılığında da Balbay ve Haberal’ın durumlarını çözümlenmesi için de AKP’nin CHP’yi desteklemesi konusunda iki partinin bir mutabakata vardığı anlaşılıyor.
“Gerekirse dört yıl yemin etmeyeceğiz”, “maaş da almayacağız” türünden söylemler sonucunda CHP, yemin etmeyerek ne kazandı? Bu soruyu sormanın zamanıdır. CHP yemin etmeyerek soruna dikkat mi çekmiş oldu? Kamu oyunda hapishanedeki milletvekillerinin durumuna yönelik duyarlılığı mı geliştirdi? Sosyalist Enternasyonale konuyu taşıyarak sorunu uluslar arası bir boyuta mı getirmiş oldu? AKP’yi zorlayarak sorunun çözülmesi için bir iradenin ortaya çıkmasını mı sağladı? Yoksa AKP’nin eline yeni yeni gerekçeler mi verdi?
CHP açısından sonuç “zafer ya da hiç” olarak özetlenebilir. Ortada zafer olmadığına göre CHP bu kez de bir hiç ile idare etmek zorunda kalacaktır.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!