Yeniçağ Gazetesi yazarı Mehmet Faraç “Sığınmacı, yayılma, tehlike!..” başlıklı yazısıyla Türkiye’nin içinde bulunduğu sığınmacı krizinin tehlikeli boyutlarına değindi. Cezaevlerindeki 2 binden fazla IŞİD’linin yüzde 75’inin Suriyeli olduğunu belirten Faraç, “Hatay’dan Mardin’e kadar 2.5 milyona yakın Suriyeli’nin yaşadığı kentlerde, sığınmacıların son yıldaki konumu incelendiğinde barınma, istihdam ve eğitimde yarattıkları büyük sıkıntıların yanısıra, en çok da güvenlik konusunda tehlikeli bir gidişatı tetikliyorlar” diye yazdı.
Gazeteci Faraç yazısında Türkiye’ye kaçan, özellikle 18-30 yaş arasında milyonlarca gencin, “her açıdan imtiyazlı” geçinmesinin giderek daha çok tepki çektiğini ifade etti.
Faraç’ın yazısının tamamı şöyle:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iddiasına göre; 4 milyon olan yurt içindeki Suriyeli sayısı, Göç İdaresi’ne göre 3.6 milyon, resmî olmayan verilere göre de en az 5 milyon civarında…
Sığınmacılar arasında; ülkelerindeki savaş ortamına adeta ihanet ederek Türkiye’ye kaçan, özellikle 18-30 yaş arasında milyonlarca gencin, “her açıdan imtiyazlı” geçinmesi giderek daha çok tepki çekiyor…
Suriyeliler artık kendi ekonomilerini de kurmuşlar… Vergi vermiyorlar, SSK ile ilgileri yok, piyasaları daraltırken varlıklarına varlık da katıyorlar!..
Ancak Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından 31 Mart 2019 tarihinde yapılan açıklamaya göre, Türkiye’de çalışma izni verilen Suriyeli sayısı 31 bin 185 kişi!!!
Ne tuhaf ki, 26 Şubat 2019 tarihi itibarıyla en az bir ortağı Suriye uyruklu olan şirket sayısı da 15 bin 159’a ulaşmıştı…
Büyük bölümü çalışmayan, ancak bir bölümü de Doğu kentlerindeki ekonomi içerisinde giderek etkili bir güç haline gelen sığınmacılar, Güneydoğu’da bir yandan kiralık ev fiyatlarına zirve yaptırırken, bir yandan nasıl olur da (!!!) çok sayıda konut alabildikleri kuşku yaratıyor!!!
Devletten, AB ülkelerinden, Afrika ve Orta Doğu’daki Selefi grupları da destekleyen Suudi Arabistan-Katar kökenli vakıflardan gelen kaynaklarla bir göçmen rantının da oluştuğu Urfa, Antep ve Hatay’da, Suriyelilerin sistemli olarak Türk vatandaşlığına geçirildiğine ilişkin bilgiler artıyor…
İçişleri Bakanlığı verilerinde, Türk vatandaşlığı alan Suriyeli sayısı 2019 sonu itibarıyla 110 bin olarak açıklansa da, bu rakamın çok daha yüksek olduğu konusunda bilgiler de bulunuyor
IŞİD’i besleyen göç!..
Aslında sığınmacıların iskanına yönelik konut-eğitim-istihdam üçgeni, AB ülkeleri ile kimi Selefi kuruluşların da desteğiyle yayılmacı bir politikaya da dönüşüyor…
Hatay’dan Mardin’e kadar 2.5 milyona yakın Suriyeli’nin yaşadığı kentlerde, sığınmacıların son yıldaki konumu incelendiğinde barınma, istihdam ve eğitimde yarattıkları büyük sıkıntıların yanısıra, en çok da güvenlik konusunda tehlikeli bir gidişatı tetikliyorlar…
Cezaevlerindeki 2 binden fazla IŞİD’linin yüzde 75’i Suriyeli olduğu için akıllara şu sorular da geliyor;
– Kayıtlı 420 bin sığınmacının bulunduğu Urfa’da, neredeyse her gün IŞİD’e yönelik bir operasyon yapılması tesadüf mü?..
– Özellikle Urfa’dan Batı’ya patlayıcı sevkiyatını da organize eden hücreleri kim-nasıl ayakta tutuyor?..
– Urfa’da, Antep’te suikastlar ve saldırı girişimlerinin IŞİD ve Suriyeliler arasında yoğunlaşması, bölgedeki sığınmacı varlığının yol açtığı tehlikeleri dışa vurmaya yetmiyor mu?..
– Peki, Adana, Hatay ve Urfa’daki güvenlik ve istihbarat birimleri, kentlerin neredeyse bütün mahallelerine dernek-vakıf adı altında yayılan Suriyelilerin IŞİD bağlantısını (!!!) yeterince sorguluyor mu?..
Göçmenlerin suç trafiği…
Metropollerin yanısıra; Urfa, Antep, Hatay ve Adana gibi kentlerde de radikal dinci örgütlerin palazlanmasının gerisinde ne yazık ki Suriyeli sığınmacıların etkisi bulunuyor…
Çünkü hem Türkiye içerisinde faaliyet gösteren hem de sınırı geçerek Türkiye’ye gelenlerin çoğu, Güneydoğu’daki Suriyeli akrabalarının yanında barınıyor, sığınmacı evleri bir süre sonra da örgüt hücrelerine dönüşüyor…
Zaten Güneydoğu’dan Akdeniz’e, Orta Anadolu’dan (özellikle Ankara) ve çevresi ile Marmara Bölgesi’nde deşifre olan IŞİD hücrelerinin çoğu Suriyeli militanlardan oluşuyor…
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nün yayımladığı 2012-2019 yıllarına ilişkin bir tabloda da, Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların terör dışında karıştıkları suçlarla ilgili çarpıcı ve ürkütücü veriler bulunuyor.
Suriyeli’ye bedava üniversite!..
Suriyeli sığınmacılara yönelik ayrıcalıklar konut-istihdam-yardım ve sağlık desteğinden de ibaret değil…
Türkiye’de Suriyelilerin üniversitelere sınavsız alınmasının yoğunlaştığı 2013’te, 1235 öğrenci kayıtlara geçmişken, bu rakam son yıllarda hızla artıyor, diğer yandan da büyük tepki çekiyor…
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından 1 Kasım 2020 tarihinde yapılan açıklamada, devlet üniversitelerinde okuyan Suriyeli öğrenci sayısının 73 bin 570 olduğunun açıklanması, AKP’nin yürüttüğü ayrımcı ve haksız politikayı anlatmaya yetiyor…
Çünkü Türkiye’de milyonlarca öğrenci üniversite kazanmak için her yıl dershane ve özel kurslara büyük paralar harcarken, yorucu sınavlardan geçerken, Suriyeli sığınmacıların devlete milyarlarca liralık yük bindirdikleri yetmezmiş gibi, bir de sınavsız üniversiteye kavuşturulması büyük tepki çekiyor…
Millî Eğitim Bakanlığı ve YÖK’ün, ayrımcılığı körükleyen uygulamaları ile ilgili belgeler de sıklıkla medyaya yansıyor…
İşte İYİ Parti Kurucular Kurulu üyesi İlay Aksoy da, 2015 yılında, YÖK’ün Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Rektörlüğü’ne gönderdiği, üniversite “kabul kontenjanına“ başvuran Suriyeli öğrenciler için “gerekli kolaylığın“ sağlanmasına ilişkin bir belgeyi ortaya çıkardı…
Evet; Türkiye’de toplumun tepkisini çeken ayrımcı ve haksız uygulamalar Suriyelilerin tamamen yerleşik düzene geçmesi stratejisine de hizmet ediyor…
Devletin 40 ila 80 milyar dolar arasında para harcamak zorunda kaldığı Suriye çıkmazının Türkiye’deki ağır yansımaları, ileride sosyal-siyasal-kültürel ve güvenlik konularında ciddi sıkıntılara yol açacak ama, AKP’nin zerre kadar umurunda değil…”