İnsanlık tarihi boyunca; güç ve yetki sahiplerinin muhaliflere yönelik kin, öfke, nefret ve hınçla intikam alma girişimleri, önlenmeye çalışılmıştır.
Siyasi iktidarın sahip olduğu güç ve yetki ile hukuku, hakları, adaleti tersyüz etme endişesi; Hukuk Devleti gerçeğini ortaya çıkarmıştır.
Gücün ve yetkinin keyfiliğine, diktatörlüğüne ve totaliterliğine karşı, kitleleri bastırma, sindirme, susturma, hak arama taleplerini önleme çabasına karşı siyasi iktidarın; hukuk kuralları ve hukuk organları ile denetlenmesi gerçeğine varılmıştır. Anayasaların ve yasaların devlet ve toplum düzeninde hakim olması gerçeğine böyle varılmıştır.
Türkiye’de yıllardır süren tartışma; Türkiye’nin hukuk devleti olup olmadığı, yetkili kişilerin denetlenebilirliği ve hesap verebilme durumdur. Dokunulmazlıkların olduğu, siyasilerin ve bazı kamu yetkililerin hesap veremezliği anlayışı, Türkiye’yi hukuk devleti olmaktan uzak bırakmıştır.
Şimdilerde ise yapılan tartışma; yargısal düzenlemelerin, Türkiye’yi hukuk devleti yapıp yapmadığı veya daha da geriye götürüp götürmediğidir.
Toplumda; Ceza Yargılamasının güç ve iktidar savaşın aracı olarak kullanıldığı, sindirme aracı olarak kullanıldığı, İntikam Hukuku olarak kullanıldığı algısı vardır.
Yargı ne derece demokratikleşmiştir?
Demokratikleşemeyen yargı, demokrasi sistemini işletemez.
Yargı; oyalama, güçlerin eşitsizliği, üstünlerin hukuku yandaş karşıt ikilemesine göre soruşturma, yargılama ve hüküm verme mekanizmaları olmamalıdır.
Türkiye’de hukuk devleti ve adalet olsaydı;
-Kanun önünde herkes eşittir ilkesi bir tarafa bırakılır mıydı?
-Siyasetçiler dokunulmaz zırhıyla yargılanmaktan ayrık tutulur muydu?
-Terörden, ihaleye fesat karıştırmaktan yargılananlar, Milletvekili olur muydu?
-Özel yetkili mahkemeler olur muydu?
-İnfazla başlayan yargılama olur muydu?
-Adil yargılama da, Adli denetimsizlik olur muydu?
– Keyfi iddianame düzenlemekten meslekten ihraç edileni, rüşvetten mahkum olduğundan meslekten ihraç edileni, ahlaksızlıktan meslekten ihraç edileni, homoseksüellikten meslekten ihraç edileni mesleğe döndürüp de, görevinden dolayı değil de sırf basında mesleki başarıları yer aldı diye başarılı dürüst hakimi mesleğe döndürmezlik edilir miydi?
Kanunların değiştirilmesi, Yargılamanın siyasi otorite iradesine göre yürütülmesi, adil olması anlamına gelmez. Öncelik hukuk kurallarının ve yargılamanın adil olmasıdır.
Yeni Yargı paketleri ile sistem aynı, omurga aynı organ ve doku nakli yapılmıştır.
Adli yargıda ikili yapı oluşturulmuştur.
Siyasi iktidarı emrinde Bürokhakimi ortaya çıkmıştır.
Yargının; hem bağımsızlığı, hem tarafsızlığı olmalı hem de teminatı olmalıdır.
Ceza Hukuku’nun Genel önlem ve Özel önlem olmak üzer iki amacı vardır.
Cezalandırma ile devlet;
Suç işlemeyi önler, ibret almayı sağlar, toplumsal savunma ödettirilir
Yani suç ve ceza da hesaplaşma ve ödetme vardır. Suçun karşılığı ceza verilir
Mahkemeler; fiili yargılar, faili değil.
Yargı; adaleti sağlamazsa kişi öç alır, toplum ve kamu düzeni bozulur, kaos olur.
Ceza Yargılaması siyasal olmamalı, Yargılama hukuki yapılmalıdır.
Ceza Hukuku, İntikam Hukuku olmamalıdır.
İntikam, intikam getirir.
Günün Sözü: Adalet diye adaletsizliğin, yandaşa ve karşıt kesime göre dağıtılması yıkımdır.