Cumhurbaşkanı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek, 12 yaşındaki çocuğa cinsel istismarda bulunan Uşşaki tarikatı lideri sahte şeyh Fatih Nurullah’la başlayan tarikat sorununa ilişkin açıklamalarda bulundu.
Cemil Çiçek, “15 Temmuz yeteri kadar ibret olmadı, belli ki din anlayışımızda sıkıntılar var” dedi.
Sözcü gazetesinden İsmail Saymaz’ın sorularını yanıtlayan Çiçek, “Şeyh Nurullah’ın karıştığı cinsel saldırıdan başlayan tartışma hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
Tarikat ve cemaatler toplumun gerçeğidir. Bize mahsus da değildir. Mühim olan, bu realitenin doğru anlaşılmasıdır. Dini grupların varlık sebebi, insanı eğitmektir. İnsanın olgunlaşması ve ahlaki yönden mükemmelleşmesidir. Türkiye’de bir kısım devlet uygulamalarından sonra bunlar kayıt dışı sosyolojik yapılar haline geldi. Yani şeffaf ve geliri gideri belli olmayan, ticarete yönelen… FETÖ’den sonra gördük ki, bir kısım yapılar insandan ziyade çıkar elde etmeye, servet biriktirmeye, devleti yönetmeye, becerebilirse ele geçirmeye çalışıyor. Hepsi mi böyle? Ben kuralı koyuyorum. Herkes çevresine baksın.
Çiçek’in özetle açıklamaları şöyle:
15 Temmuz ibret olmadı mı?
Yeteri kadar ibret olmadı. Çünkü 15 Temmuz sadece FETÖ olayı değildir. Elbette asli faili FETÖ’dür. Ancak belli ki din anlayışımızda sıkıntılar var. Yani kolibasilli (bakterili) bir din anlayışımız var.
“Kokuşmuşluklar bugün de var dün de vardı”
Ne demek bu?
Türkiye’de üç tür kayıt dışılık var: Ekonomide, siyasette ve dinde kayıt dışılık. Dinde olmayan bir anlayış bugün Türkiye’de Müslümanlık olarak takdim ediliyor. Rüyalara, mübalağalı köpürtmelere dayalı, ispatı mümkün olmayan din anlayışı ne kadar İslamidir? İşte, “Peygamberi rüyada gördüm” diyor. “Allah’la konuştum” diyor. Dinde bu söylemlerin ne kadar yeri var? Bakıyorsunuz, haramla uğraşanlara keramet izafe ediliyor. Bu insanların kerameti varsa, Doğu Akdeniz kaynıyor, keramet gösterseler de şu memleket sıkıntılardan kurtulmuş olsa!
İkincisi; şeyhlik geçmişte babadan oğula ve sülaleden mi geçiyordu? Bu işi ehil olan yapıyordu. Şimdi sülaleden geçiyor. Servet sülalenin elinde birikiyor. Dolayısıyla kayıt dışı ekonomi oluşuyor. Hem siyasetin kayıt dışı unsurları haline geliyor, hem kayıt dışı dini oluşum meydana geliyor. Sonra millet diyor ki, “Kandırıldık, ütüldük, anlayamadık.”
Bu tür kokuşmuşluklar bugün de var dün de vardı. Osmanlı onlarla çok mücadele etti. Özellikle devlet imkanı ve parayla yüz yüze geldiklerinde çıkış sebepleri ortadan kalktı ve öncelikleri bunlar oldu. Bizim insanımız üç şeyi kendinde bıraksın: Aklını, vicdanını ve cüzdanını. Dini öğrenmek istiyorsa müftüye sorsun.