Cem Aziz Çakmak ve Tahsin Şahinkaya

3 Temmuz günü Tuğamiral Cem Aziz Çakmak ebediyete uğurlandı. Balyoz kumpasının; ailesinden, kışlasından, milletinden, vatanından koparıp aldığı zulüm şehidi…

Ardından 12 Eylül darbesinin kudretli komutanlarından Tahsin Şahinkaya’nın ölüm haberi geldi.

Cem Amiral zamanımızda sergilenen zulüm döneminin son kurbanı olurken, Şahinkaya 35 yıl öncesi bir nesli yok edecek zulüm döneminin inşası ile hatırlarda.

***

Cem Amiral tam bir Türk askeri… Onun davası, mevki, makam, rütbe değil, vatan ve milleti. Geleceğin Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak görülüyordu.

Haberiniz com yazarımız Sevgili Celalettin Yavuz şöyle yazıyor;  “Doğu Akdeniz’de hak ve çıkarlarımızı gasp edenleri durduran; Akdeniz’de Cebelitarık’tan Kıbrıs’a kadar, üç ay boyunca, çok sayıda savaş gemisi ile Türk deniz varlığının sergilendiği Türk Deniz Görev Grubu’nun her hareketini planlayan; Deniz Kuvvetlerinin gelecek 50 yılını tasarlayacak vizyona sahip; ilke ve prensiplerinden asla taviz vermeyen, diplomat, savaşçı, centilmen ve aydın bir Amiral.”

………..

Sözünün sonunda, “Ağla Milletim” diyor: Senin için bir değil bin Çakmak amiral feda olsun. Ama ölünecek değer bırakmazsan, fedai de bulamazsın!

*

“Cem Amiral ölmüş diyeler…”  diye başlıyor Müyesser Yıldız!

Köşede bucakta kalmış tek tük vicdanlara bir feryattır yüreğinden dökülenler.

“El birliğiyle, manşetlerle katlettikleri Donanma’nın altın çocuğu umurlarında mı?.. O, Meclis Başkanı kim olacak/oldudan, koalisyonu kimler kuracaktan önemli olabilir mi hiç? Alt üstü yüzlerce kumpas kurbanından, binlerce şehit “kelleden” biri, öyle değil mi?” diyerek devam ediyor;

 “Cami bombalayacaklardı” diye hapislerde çürütülen adam geçen hafta yoğun bakımda 41 derece ateşle yatıyordu. Çıplak ve ıslak havlular içinde. Üzerindeki tek şeyi o zaman gördüm, boynunda Cevşen vardı.

Dinsizler, imansızlar yuvası” iftirasıyla en çok Deniz Kuvvetleri’ne saldırdılar. Babası Mustafa Çakmak denizci astsubaydı. 40 yaşında Hacı oldu. Bir sene ABD’ye gemi almaya gittiler. Bayrama denk gelmişti. Mustafa Astsubay, gemi komutanı başta olmak üzere tüm mürettebatı toplayıp, güvertede bayram namazını kıldırdı.

Geçen hafta iki gün boyunca biricik oğlunun başında Kuran-ı Kerim okudu nur yüzlü Mustafa Baba!..

NATO’da görevli subaylarına talimatı şuydu; “Dikkatli olun. Türkiye aleyhinde hiçbir karara ve işe geçit vermeyin”…

Çocuklarına, “Size sadece ismimi bırakıyorum. Bırakacağım başka bir şeyim yok. Sizi bir şemsiyenin altına koydum. Ben olsam da olmasam da o şemsiye sizi koruyacak” demiş Cem Amiral…

Ve diyor ki;

Ey katiller!.. Bilin ki, sizi Sırat köprüsünün başında Ali Tatar, Murat Özenalp, Cem Aziz Çakmak ve diğer kurbanlarınız bekliyor olacak!..

Güle güle Cem Amiral… Mekânın cennet olsun…”

*

Yılmaz Özdil Sözcü gazetesinde kızı Tuğçe’nin düğününü anlatıyor.

“Nikah masasına oturdu. Gözyaşları yanaklarından süzülüyordu. Nikah memuru babasının ismini sordu. Gölcük’teki Poyraz Limanı’nda koşa koşa babasına sarılan o minik kızın yaşadıkları, film şeridi gibi gözlerinin önünden geçti… Gurur duyduğu ismi fısıldadı, “Cem Aziz Çakmak” dedi. İstanbul, İstanbul olalı böyle nikah görmemişti. Davetliler ayakta alkışlıyor, herkes ağlıyordu.

Çıktılar nikah salonundan, el ele, doooru Hasdal askeri cezaevinin yolunu tuttular. İçeri girdiler. Bahçeye. Tuğçe’nin duvağı kapalıydı. Kızını gelinlikle gören baba, bir süre öylece kalakaldı. Birbirlerine bakıyor, konuşamıyorlardı. Sessizliği Tuğçe bozdu, “babacığım duvağımı açmayacak mısın?” dedi. Baba kendine geldi, açtı duvağı, alnından öptü, “ne güzel olmuşsun kızım” dedi, “bir kuğu gibi…”

Şöyle bitiriyor.

“Ramazan mübarek gün, beddua etmeyelim ama… Bu yapılanlar, bunu yapanların yanına kalırsa, zaten bu canlı cenaze ülke için dua etmeye de, beddua etmeye de gerek kalmamış demektir!”

*

Şehidin cenazesi silah arkadaşlarının tamamı değil, kader arkadaşlarının dua ve  gözyaşlarıyla kaldırılıyor. Engin Alan hiç yalnız bırakmadığı hastalık döneminden sonrada “Emanetlerinin sahibiyiz” diyor.

Ne hazindir ki;

Kahramanlık ve onur abidesi evlatlarına sahip çıkamayan, kayıtsız kalan Türk Milleti, acısını dahi hissedemez bir melankolide durağanlığını sürdürebiliyor…

***

Ardından 12 Eylül darbesinin kudretli komutanlarından Tahsin Şahinkaya’nın ölüm haberi geldi. 1980 Darbesinden 3 gün önce ABD’den dönmüştü. Hani şu ihtilal sonrası “Bizim oğlanlar başarmış” diyen Pentagon’un başındaki adamın ülkesinden.

*

Eğer ki;

Türk Milleti 12 Eylül’ü anlayıp, hesaplaşabilseydi, farkında ve diri olabilseydi, bu kumpaslar yaşanmayacaktı. O zamanki nesli heba eden dış güdümlü saldırı, bugün Türk Ordusunu hedef alabilecek alçaklığın yapısını kuramayacaktı. Cüret edemeyecekti.

Evet! İki “Komutan” gönderdik…

Bir tanesi istikbali kirleten zulüm dönemin komutanı, diğeri günümüzün vatan millet aşkıyla dolu oluşunun bedelini ödeyen, zulüm şehidi!..

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!